tanımak istemiyorum.

355 17 1
                                    

Gözlerine ilk defa bu kadar uzun bakmıştım galiba. Koyu kahverengi, kocaman gözbebekleriyle bana bakıyordu şimdi. Yüzünde ilk kez gördüğüm derin bir gülümseme..

-Sen istediğin yerde uyuyabilirsin.Dünden uykusuzsun zaten, yatağa geç istersen.

‐O zaman sıra sıra yapalım. Ne bileyim günaşırı belki, ya da haftalık değişiriz.

-Sorun değil konuşuruz onu sonra, sen şimdi git dinlen güzelce.

gülümsedim. Dediklerim onu bu kadar etkilemiş olamazdı ya. Bu kadar kibar bir çocuk olduğunu hiç mi fark edemedim yani? Dediği gibi yaptım. Yatağa geçtim, dinlendim güzelce. O ânâ kadar.

Uyandım birden anlamsızca. Neden bilmiyorum ama ilk onu aramaya başladı gözlerim. Sağa baktım, sola baktım; terasa, banyoya bile baktım. Yok. Anlam veremedim odada olmayışına. Bir hava aldıktan sonra tekrar dalmışım uykuya. Sabah uyandığımda yerde sızmış yatıyordu. Şaşırıp yanına gittiğimde de alkolün o pis kokusu, Ferit'in dün anlamsızca bana güzel gelen kendi kokusunu bastırmıştı. Şimdi öyle bomboş yatıyordu yerde. Gittim kaldırdım. Koltuğa bıraktım ve hemen bir kahve istedim Ferit'e. Biraz ayıldıktan sonra hemen duşa girmesini sağladım.

Neydi şimdi bu? Bana neden haber vermeye gerek duymadı. Ben çocukluğumdan beri nefret ederim alkolden. Çünkü bilinç kaybı bana çok korkutucu gelir. İnsanın kendi vücut kontrolünü yapamayacak hale gelmesi ne kadar acınası bir durum. Bu korkum yüzünden hiç içmedim. Babam saçma sapan misafirlerini bizim eve çağırıp annemle beni de hizmetçi gibi kullandığı için içki içen erkeklerden de hiç hoşlanmam. Saçma sapan davranıp boş boş gülüyorlar çünkü. Ferit'in niye eve böyle geldiğine anlam veremiyorken duştan çıktı bir anda. Anlamsız baktı yüzüme, bir şeyler soracağımı biliyor, ben sormadan cevap vermek istiyor ama sanırım ne söyleyeceğini ayarlayamıyordu.

-Ohh duş almak gibisi yok.

Ben de bunu! düşünüyordum sanki

-Noluyor?

- Hiiç. Bir sorun mu var ki?

-Ferit gece uyandım yoksun, sabah bir baktım yerde sızıp kalmışsın. Ne bu?

-Ne var ya, benim hayatım da böyle işte Seyran Hanım. Gece canım sıkılır çıkarım, içer içer istediğim yerde sızarım; istediğimde gezerim,tozarım. Alışırsın yakında merak etme.

Ben senin bekar yaşam şekline neden uyayım ki? Ben kimim o zaman bu odada. Evet iki yabancıyız diye ben dedim biliyorum hâlâ öyle zaten. Ama sen istediğin gibi takılırken ben bu odada seni mi bekleyeceğim yani? Ben bu koca yalıda, odada esaret hayatı süreyim ama sen gez toz. Ee benim hayatım nolacak. Bu evliliğe zorunda bırakılmam sözde kocamın istediği hayatı yaşamasının bir destekleyicisi olamaz. Öyle kafana göre bu odaya girip çıkamazsın. Ben sana nasıl saygı gösteriyorsam sen de bana saygı göstermek zorundasın.

-Ne gibi bir alışmak şimdi bu. Ne yani sen istediğin hayatı yaşarken ben bu odada öylece oturup seni mi bekleyeceğim?

Şaşırdı galiba. Bağırmaya başladı birden.

-Ne olmasını arzu ederdiniz sevgili karıcım? Aynı yatağı bile paylaşmadığım karımla oraya gideceğim buraya gideceğim, şehir şehir gezeceğim mi sandın?

-Ben sana benimle gez demiyorum ki. Bana saygı duy istiyorum. Ben bu odada bir başıma durumuma ağlarken sana hiçbir şey olmayacak o zaman. Sen kaldığın yerden o eski pis hayatına devam edeceksin yani?

-Eski? Pis? Sana ne kızım? Bu benim hayatım, giderim gezerim; evime, odama istediğim saatte gelirim ne var bunda. Ha aynen bana hiçbir şey olmayacak.

Bu çocuk şaka mı ya? Nasıl ben hiç yokmuşum gibi davranabilir? Beni nasıl yok sayabilir.!

-Yok öyle Ferit Efendi. Herkes her istediğini yapamayacak bundan sonra. Ne olursa olsun evliyiz biz. Birbirimize saygı duymak zorundayız.

-Valla Seyran benden şu halimden daha fazla bir şey bekleme. Hatta sen benden bunun tekrarı olduğu zaman herhangi bir açıklama da bekleme, okeyy?

Ferit şimdiden böyle davranmaya, böyle saçma sapan konuşmaya başladıysa ben bu çocuğun dahasını merak etmiyorum. Onu tanımak istemiyorum.

nasıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin