Ya hikayeleri yaşar ve kendinizi saklarsiniz yada anlatmayı seçersiniz.Bazen konuşarak, bazen yazarak.Eğer şanslıysanız çizerek anlatırsınız ya da belki ani yakalayarak hikayeyi bir fotoğrafa sığdırdırırsınız.Benim yaptığım gibi.Fotoğraf,ışık yardımıyla iz birakmaktır.
İz bırakmak.Işık yardımıyla.Karanlıklar arasına bir ışık doğrulamak ve orada güzel bir hikaye yaşatmak.Herkesin uzaktan yüzünü burusturdugu çamurlu bir yolun üzerinde doğru açıyi bulup göründüğünden çok daha fazlası olduğunu ispat etmek.Bir yüzün fotoğrafçının açısıyla kac farklı şekilde gorünebilecekğini ortaya koymak.İz bırakmak.Gectigin her yeri guzelleştirerek ya da bazen yalnızca gerçek görüntüyü ölümsüzleştirerek.Bazen yaşanan acıların unutulmaması için iz bırakmak.Bazen yalan söyleyerek,bazen ve şeyi daha karamsar hale büründürerek ama nasil olursa olsun çektiğin her fotoğrafla hayata bir iz bırakmak.Gördüklerinden,yaşadıklarından,
hisettiklerinde kalan izler.Her fotoğraf yeni bir hikayedir.Bu yüzden önüne geldiğim 4 katlı binanın içine girmeden önce kamerami çantasından çıkarıp sokak lambasının altına uzanan apartmanın fotoğrafını çektim.Makineyi yerine koyup bavula açıldıktan sonra beni korkutmak için ellerinden geleni yapan zihnindeki canavarları kovalayarak apartmana girdim.
Bavulunu çekiştirerek merdivenlerden çıkarırken ne basamakta ğöğsum biraz daha daraliyordu.Beni zorlayan bavulun ağırlığı değildi. Bilmediğim bir yere,tanımadığım insanların içine giriyor olmaktı.Bunu son kez yaptığım da hayatim tepetaklak olmustu.Sevdiğim herkesi yitirmiştim.Sevdiğim herşey benden alınmıştı.En son bavulunu sürükleyerek bir eve girdigim de küçük bu kızdım ve çocukluğunu o eşikte bırakmıştım.
Iyi bir hikaye değildi.Ne kadar düşünürsek dusuneyim anlatacak guzle bu yanını bulamıyorum.Iyilige dair tek bir cümlesi bile yoktu.Güzel olabilecek tüm detayları canavarlar tutmuştu.Kötü bir hikayenin içinde yanlız ve korkum bir çocuktum.
Şimdi attığım her bir adımda o korkunç hikayeye ayağıma dolanıyor,beni korkutuyordu fakat kendimi cesur olmaya zorluyordum.Bu kez öyle olmasına izin vermeyecektim.Artık hikayemi kendim yazabilecek güce sahiptim.Burası kalmak zorunda olduğum bir ev değildi.Kalmaya hakkım olan bir evdi.Kendi odam olacaktı.İçini istediğim gibi her şeyi asabileceğim bir oda.Yalnizca bana ait.
Çok bir şey istemiyordum.Dilediğim gibi pijamalarimla oturabilmek,aciktigimda da mutfağa gidip saklanmak zorunda olmadan bir şeyler hazirlayabilmek, eğer canım o gün odamı toplamak istemiyorsa dağınık birakabilmekti istediklerim.Basitlerdi belki ama basitlik yakın zamana dek bir lükstü.Bu lükse sahip olabilmeyi dilediğim öyle çok gün geçirmiştim ki şimdi kendi evime giden son adımları atarken