Güne kardeşimin öpücükleriyle uyandım.Canım kardeşim benim beni her gün öpücüklere boğarak kaldırır bende bu öpücüklere gıdıklayarak karşılık veririm. Bu arada ben kendimden bahsedeyim.
Ben Nurşen 23 yaşında mavi gözlü kahverengi saçlı biriyim. Kendimi güzel biri olarak bulmuyorum. Neyse konu bu değil. Konu kardeşim Berk'in hastalığı ve bunlarla nasıl mücadele edeceğimiz. Annem bir sene önce babamın öldüğünden beri bize daha çok kenetlendi. Babamın ölümü bir kaza yüzündendi. Bemim hatam ne yazık ki arabayla piknikten geliyorduk. Berk terlediği için babamdan camı açmasını istedim. Ah keşke aç demeseydim. Çünkü kazaya ben sebep oldum. Pişmanlıktan bedenim kavruluyor. Babamın ölümünden kısa bir süre sonra kardeşim bayıldı. Annemle apar topar hastaneye götürdük ama öğrendik ki canım kardeşim Berk'im ilik kanseriymiş onun için bayılmış. Eğer ilik bulunmazsa söylemesi bile zor. Babamın kazasından sonra annem ve kardeşim tek destekçilerim oldu.Peki ben şimdi napıcaktım.
Artık onlara bakmak boynumun borcu olmuştu. Çünkü ancak böyle kendimi pişmanlık duygusundan kurtarabilirdim. Kahvaltımı yaparken bi yandan gazetede iş ilanına gözüm takıldı. Ve altındaki numarayı hemen aradım. Ve hemen görüşmeye gelmemi söylemişlerdi.
İçimde büyük bir çoşkuyla taksi çağırdım. Bende bu arada taksi gelesiye kadar kıyafetlerimi giyip. Hemen makyaj dolabıma geçtim. Ve hızlı bir şekilde rimelimi, eyeliner'imi ve rujumu sürdüm birazda pudrayla ten rengimi kapattım. Aslında çok fazla makyaj yapan biri değilim neyse bugünlük makyaj yapmamın sakıncası yok.
Aynadan kendime bakıp geçer not verince aşağı indim.Şans versin diye canım kardeşimin ve annemin yanağından öptüm.Ayakkabılarımı giyerken taksinin korna sesiyle hemen dışarı çıktım. Ve kendimi taksiye attım. Şirketin adresini söyleyip camdan dışarı izlemeye başladım. Bu arada içimden dua etmeyi de ihmal etmedim. Bu işe gerçekten çok ihtiyacım vardı.
Taksi şoförü'nün: "İstediğiniz adrese geldik."demesiyle kendime gelip düşüncelerimi bir tarafa bıraktım ve " Borcum ne kadar?"dedim. Borcumu ödeyip taksiden indim. Nefesimi düzene soktum. Ve şirkete giriş yaptım. Kapıdaki görevliye iş başvurusu içim geldiğimi söyledim. Görevlinin yarım yamalak tarif ettiği odaya bulmaya çalışıyordum. Ama nafile bulamıyorum. Tam arkaya doğru dönmeye hazırlanırken sert bir şeye çarptığımı hissettim.Arkama döndüm ve kim olduğuna baktığımda bir adama çarptığımı gördüm. Çok sakarım napıyım. Allah var şimdi adam da adam yanii yakışıklı halt etmiş. Adam tahminen 1.80 boylarında kahverengi gözlü aynı rüyalarımda ya da hayallerimin prensesi gibiydi. Büyüden onun naif sesi alıkoymuştu.
"Önüne bakar mısınız?ne kadar sakarsınız burası bir iş yeri dikkatli olun." deyip uzaklaştı. Ne biçim adamdı bu öyle kaba erkek kurusu ne olacak insanlıktan nasibini almamış. Bana demediğini bırakmadı.İnşallah bir daha karşılaşmayız. Neyse şimdi bunla zihnimi kurcalayamam iş başvurusuna odaklamam gerek odayı bulduğumda sevinçle ve heyecanla kapıyı çaldım.
"Gel"sesiyle birlikte içeriye girdim. Aman
Acaba nurşen kimi gördü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMALI EVLİLİK
RomanceKardeşi için yapamacağı bir şey yoktu. Hayallerinden vazgeçip hayatını değiştirmek nasıl bir duygu? Anlaşmayla yapılan evliliğin sonucu ya gerçek bir aşka ve mutlu bir evliliğe dönüşürse.Mutluluk ona bir o kadar uzakken kaderi ona gülümserse...