1

65 6 57
                                    

Bu kitapta içimi dökücem ve fikirlerimi soyliyicem begenmezseniz ve yargılıyicaksaniz okumayin

Bazen bi insan her anlamda eksik hisseder kendini. Ailesi eksik, hayalleri eksik, mutluluğu eksik, duyguları eksik, zihni eksik, umudu eksik, nefesi eksik. Ama en cok ne eksik biliyor musunuz?

Babası...

Her çocuk gibi bir babam olsun isterdim. İnsanların babası ile olan anılarını görünce içim paramparça oluyor.

Nefes alamıyorum babamı düşününce. Herkes gibi olmak isterdim. Peki neden yok babam? Hastaydı dimi. Cok hastaydı babam. Gitmek istemezdi yoksa.

Beni severdi belki.

Siz hic koca bayramda herkes babası ile bayramlașırken mezar tașını öptünüz mü?

Mezar tașının bayramını kutladınız mı?

Ben 13 senedir yapıyorum biliyor musunuz?

Artık çok yoruldum. Her bayram bayram pazarında babalarıyla gülen eğlenen kızları görmekten yoruldum. İnsanların babasızlığımı bir silah gibi kullanmasından yoruldum.

Bi kersinde bi arkadașım vardı. Yakındık. Çok yakındık. Ama bi gun küçük bi tartisma oldu aramizda. Bana ne dedi biliyor musunuz?

"Tabii canim senin baban yok diye hemen bana bağlandın zavallı șey."

Ben zavallı değilim.

Ayrıca benim babam var. Sadece siz görmüyorsunuz.

Ben babamı görüyorum. Bakın işte gökyüzünde. O da bana bakıyor. Her zaman bana bakiyor.

Yașasaydı eminim en iyi babalığı yapardı bana.

Yașamasını isterdim kendi yașamımdan daha çok istedim. Onun gülüşü onun bakışı onun sesi onun hareketleri hiçbiri. Hiçbirini hatırlamıyorum.

Geceleri en çok da hafızama lanet okuyorum. Neden onu hatırlamıyorsun aptal șey. Neden hatırlamıyorsun salak. Neden. Neden. Neden.

Daha 1 yașındaydım. Babasıylık değil bolca anne sütü ve sevgi ile bakilma zamanımdı. Babamı kaybetme zamanım değildi.

Bu lanet özlem beni 5 yașından beri bırakmıyor.

7 yașında anladım geri gelmiyiceğini.

11 yașında ağlaya ağlaya babamın 10. ölüm yıl dönümü için gelen misafirlerin tabaklarını yıkadım.

Şimdi 14 yașındayım. Ve yine babamsız bi bayram daha geçiriyorum.

Alıștım diyemem. Hele geçti hiç diyemem. Çünkü her geçen gün daha çok aciyor canim.

Özledim diyebilirim. Keske geri donse de diyebilirim. Çünkü bunları diyicek kadar aci çekiyorum.

Bazen ruyalarima girmiyo ve ben de cok özlediğim icin açıyorum resmini saatlerce izliyorum belki rüyama gelir diye. Ama yine gelmiyor...

Bazen cok kızıyorum ona. Diyorum ki neredesin neden yoksun bir yaşında kucucuk çocuğu birakip gitmeye utanmıyor musun diyorum. Ama sonra da ne sacmaliyorsun sen o kendisi gitmek istesmedi ki aptal onun hayatı bu kadardı diyorum.

Bazen erkenden uyuyorum ruyama gelsin diye. Bazen de sabaha kadar oturuyorum zaten ruyama gelmiyor diye.

Mezarlar konușuyor....
Mezarlar babanız oluyor...

Kabus görüyorum bazen baba diyerek uyanıyorum. Bakıyorum etrafıma yok babam. Boșuna uyanmıșım gördüğüm kabus babamın olmadığı dünyadan daha iyi diyorum.

Ama en çok șașırdığım șey de Bang Chan'ın doğum günü ile babamın ölüm gününün aynı olması.

Bang Chan babamdan sonra beni mutlu edebilen sayılı insanlardan.

Korktuğum tek sey çevremdeki herkesin babam gibi bi anda gitmesi.

Ya bi gun herkes bi anda babam gibi giderse.

Yalnızlıktan korkmuyorum. Onları kaybetmekten korkuyorum.

Çünkü zaten odama girdiğim andan itibaren benden daha yalnız kimse olmuyo.

Mutsuz oldugumda hep kendimi oyalıyorum. Hep bi șeyden kaçtım ben.

Gerçi neydi kaçtığım. Acılar. Evet acılardı.

Bu bölümlük bu kadar canlar bi dahakine daha cok yazarım belki.

bakma sen banaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin