Herkese yeniden merhabaaa. Çok uzun bir aradan sonra ilk kez bölüm geliyor. Okul vb. derken bölüm atamadım ama biriktiriyorum ve artık tekrar atmaya başlıyorum. Hepinize iyi okumalarr.
Bölüm şarkısı: Son Feci Bisiklet-Gece
&&&
''Hadi ama ya! Kıçımı döndüğüm gibi burun buruna gelmeyi nasıl başarıyorsunuz?'' Rüzgar gülmemek için kendini zor tutuyordu. Mert bize korkutucu bir bakış sallayarak kardeşine ve Rüzgar'ın kuzenine ilerledi. İkiliyi birbirinden uzaklaştırdı ve Egemen'e baktı. ''Uzaklaş!'' diye tısladı. Egemen ellerini havaya kaldırıp geri çekildi Melisa yani Mert'in kız kardeşi ise Mert'in omzunun üzerinden bakıp bizi gördü. Mert'i kenara itip yanımıza geldi ve bana sarıldı. Tam olarak ne olduğunu anlayamadığım için boş boş bakıyordum. Geriye çekildi ve Rüzgar'a göz kırptı bana fark ettirmemeye çalışarak.
Festival başlamıştı ve sahneye Son Feci Bisiklet grubu çıkmıştı. Herkes delirmiş gibi alkış tutuyordu. Mert sakinleşmişti ve Özgeyle kahkahalar eşliğinde konuşuyorlardı. Melisa ve Egemen ise ortalarda görünmüyordu. Grup 'Gece' şarkısını söylemeye başlamıştı. Şarkının ritmiyle dans ediyordum ki Rüzgar kulağıma eğilip konuştu.
''Bu grubun en sevdiğim şarkısıdır.'' Yüzümde oluşan büyük bir gülümsemeyle ona baktım. Gece benim de en sevdiğim şarkılarıydı. Boyu benden uzun olduğu için parmak ucunda yükseldim ve beni duyması için sesimi yükselterek konuştum.
''Benim de en sevdiğim şarkıları 'Gece'.'' Yüzünde güzel bir gülümseme oluşmuştu. Beraber şarkıya eşlik ediyorduk.
''Vazgeçebilirdim buraya bakmasa
Bana doğru birkaç adım atmasa
Evet, gece uzun ama hayat kısa
Bunun farkındaVe o, benimle gel, dedi
Ve beni dinledi
Yalandan muaf birkaç bi' şey de söyledi''Festival bitmişti ve alan yavaş yavaş boşalıyordu. Melisa fazlasıyla içmişti ve bir Özge'ye bir bana sevdiğini söyleyip duruyordu. Egemen ise sürekli gülüyordu. Mert Melisa'yı otele götüreceğini söylemişti ve Özge'de onlara eşlik etmek istediğini söyledi. Egemen zaten Melisa'yı yalnız bırakmayacağı için onlarla gidecekti. Yani bu durumda Rüzgarla ikimiz tek kalmıştık. Hepsi bize veda ettikten sonra Rüzgar'a kumsala inmeyi teklif etmiştim. Hemen kabul etmişti. Elini tutmam için elini uzattı ve hiç tereddüt etmeden elimi onun eline götürdüm. Birlikte kumsala yürüdük. Boş bir şezlongu denize yaklaştırdık ve oturduk. Elini çenesine yaslamış beni izliyordu ben ise denize bakıyordum.
''Doğum günün ne zaman?'' çok ani bir soru olmuştu ama benim için doğum günleri çok özeldi ve eğer yakın bir tarihteyse kutlamayı çok isterdim. Sadece benim için değerli insanlarla doğum günü kutlardım ve sevmediğim hiç bir insanı doğum günü kutlamama çağırmazdım. Hafifçe güldü ve sorumu cevapladı.
''12 Temmuz.''
''Ne!'' Verdiğim ani tepki biraz şaşırmasına sebep olmuştu ama bir anda şaşkınlığıma engel olamamıştım.
''Neden bu kadar şaşırdın ki? Yanlış bir günde mi doğmuşum yoksa?'' Ardından güldü.
''Hayır, hayır. Şaşırdım sadece.'' Elimi kendi elinin içine aldı. ''Peki ya sen?'' Gözlerime bakıyordu. ''13 Temmuz.''
''Ne!'' Bu sefer benim ağzımdan dökülen şaşırma nidası onun ağzından dökülmüştü. Ardından gülmeye başladı. ''Gerçekten yanlış günde doğmuşum. Bir gün sonra doğsaydım ne olurdu sanki?'' İkimizde gülüyorduk. Elindeki elimi baş parmağıyla yavaşça seviyordu. O fark etmese bile benim içimde kelebekler uçuyordu ve asla durduramıyordum. Cebimde titreyen telefonun sesiyle ellerimizi ayırmak zorunda kaldım ve telefonumu alıp oturduğum yerden kalktım. Arayan Boraydı. Kumsaldan yukarıya doğru yürümeye başladım. Telefonu kısa bir süre kulağımdan indirip Rüzgar'a '' Ben bize içecek bir şeyler alıp geliyorum." dedim ve yürümeye devam ettim.
"Ne oldu Bora?"
"Oh, sen tatildesin tabi. Bora da burada el mahkum yaşasın."
"Ağlanmayı keser misin lütfen! Annem konuşuyor babamla." Telefonda kısa bir sessizlik oldu. "Bora, merak etme. Yaz bitmeden burada olacaksın. Her şey çok güzel olacak." Sakince güldüm, o da aynı şekilde karşılık verdi. Ardından telefonu kapattık. Arkama bakmadan ilerledim ve kumsaldan çıktım. Köşede bir büfe vardı. İlerleyip dükkandan içeri girdim. Dolaptan iki tane bira alıp kasaya yöneldim. Kasanın önündeki çikolata rafından iki tane 'Karam' aldım ve onları da biraların yanına koydum. Ücretlerini ödeyip büfeden çıktım. Tekrar kumsala, oturduğumuz yere ilerledim. Rüzgar oturduğumuz yerde görünmüyordu. Etrafa göz gezdirdim ama yine göremedim. Oturduğumuz yere biraz daha yaklaştığımda onun yerde yattığını gördüm. Şezlonga elimdeki poşeti bırakacağım sırada Rüzgar'ın yüzüyle karşılaştım. Burnu ve ağzı hatta tüm yüzü kan içindeydi. Poşet elimden düştü ve hemen yanına eğildim. Baştan aşağı onu inceledim hızla ve yüzünü ellerimin arasına aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKININ MELODİSİ
General Fiction''Asıl sen, sen kaçıyorsun! Herkesten, kendinden, benden...'' Yaşlı, kırmızı gözleriyle bana baktı. Ağzımdan çıkacak başka bir şey var mı diye bekliyordu. Yoktu, söyleyeceğim her şeyi tüketmiştim. Biraz daha bekledi ve ardından konuştu. ''Çünkü kaç...