drakon

29 6 7
                                    


Lara Fabian- Lou

•  °  •  °

"Bin tane hayatım olsa her birinde seni benim yapardım ve her birinde sana ait olurdum."*

°  .  '   ,   *    •    ° .  '   ,   *    •    °

  Cılız bir kıvılcımın küçücük bir rüzgârla harmanlanıp kocaman bir ormanı yakıp kül ettiği yer. Orası. Benim bütün sırlarım orada saklıdır. O ormanın en çok tutuşmuş, o savurgan bir küçük rüzgârın alıp uzaklara savurduğu o tane tane küllerde benim hikâyem vardır. Gökyüzünü teğet geçen, bir kuşun kanat çırpışıyla alaşağı olup pusulasını kaybetmiş gibi, sanki artık kendinden ve tüm benliğinden vazgeçmiş gibi, okunan feryat dolu şarkıların ve işitilen kan dolu çığlıkların arası. Orası benim kalbimin attığı yerdir.

  Bu hikâyenin nerede başladığı ve nerede son bulacağı bilinmez. Bilinmezliğin en orta yerinde bir işaret fişeği kadar etkili değildir bu anlatılanlar, anlatılacak olanlar. Belki bir yardım çığlığını alıp bağrına basar, belki bir ihanete göğüs gerer, belki de asla benimsenmeyecek sözleri sayılı kaburga kemiklerinin arasındaki bir örümcek ağına asılı bırakır. Bu hikâye, insanın göğsünün tam orta yerine emanet bırakılmıştır.

  Hatıraların ölümü insan elindendi. Bir anı son kez hatırlanana kadar yaşardı. O anıyı yaşatacak her şey unutulduğunda yok olurdu hatıralar. Bir kuş kanat çırpmayı unuttuğunda ölürdü. Kuş olmazdı o artık, uçamazdı. Bir kelebek güzelliğini kaybettiğinde ölürdü. Her şey ölürdü en nihayetinde.

**Bütünlüğünü yitirişinden ölürdü bir mum. Ve insan, acıdan ölürdü bir gün.

°  .  '   ,   *    •    ° .  '   ,   *    •    ° 

-Rusya.
1873

 
  Felaketlerin ve fedakârlıkların geride kaldığı, su gibi akan uzunca yılların ardından gelen refahlık tüm ülkeyi koca bir yastan kurtarmış, yüz yıl öncesindeki çığlıklar yerini neşeli gülüşlere bırakmıştı.

  Bu diyarda insanlar mutlu değildi, bir zamanlar. Bu diyarda insanlar gülmeyi yasaklamışlardı kendilerine. Kalplerinin en orta yerinde barınan sevgi alınmış, büyük ve alıp sökmesi imkânsız bir korku saplanmıştı oraya. Sevginin olması gereken yerde korku ve endişe vardı. Göz pınarlarında her zaman yaş vardı. Ellerinde kılıçlar, evlerinde yakılmaya korkulan mumlar vardı.

Yüz yıl öncesi.

Yüz yılda her şey değişip yerini bambaşka mutluluklara bırakmıştı. Gökyüzündeki dağılan kara bulutlar yerini masmaviye boyamıştı.

"Kayığa yürürken elbiseni kaldırmayı unutma."

Aynanın karşısında saatlerce kendi güzelliğime bakmayı bırakamıyor, içimde heyecanla uçuşan kelebeklerin bir yere konup konaklamasına izin vermiyordum. Oturduğum tabureden kalkıp annemin yanına yürüdüm.  İçinde saf sevgi ve mutluluğun barındığı güzel gözlerine baktım derince. Sonra dizinin dibine oturdum yavaşça.

Elveda Sabah Güneşi | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin