¹⁰

5.8K 500 697
                                    

Hyunjin'in benim için seçtiği kıyafeti denemiştim. Bej renginde güzel bir kıyafetti. Kabinin perdesini açıp dışarıya çıktığımda duvara yaslanmış Hyunjin beni süzüp sırıtmıştı. Yanıma gelip omuzlarımdan tutmuş ve yüzüme doğru eğilmişti.

"Güzel oldun."

Bir şey demedim. Onunla konuşmak midemi bulandırıyordu.

"Bence bunu almalıyız. Sen beğendin mi?"

Kafamı 'evet' anlamında sallayıp ondan biraz uzaklaştım.

"O halde..."

Ani hareketi ile beni kabine itmiş ve kendine girip perdeyi kapatmıştı.

"Üstündekini çıkart alıp çıkalım."

Şokla yüzüne bakarken üstümdeki elbisenin düğmelerini çözmeye başlamıştı. Bir geri adım atıp ondan uzaklaştım.

"Çıkar mısın...?"

"Neden?"

Diyerek pis pis sırıtmıştı.

"Üzerimi giyineceğim."

"Tamam, sana yardım ediyorum işte. Daha ne istiyorsun?"

Kafamı 'istemiyorum' der gibi salladım ve biraz daha uzaklaştım.

"İnat etme."

Üstüme yürüdüğünde geri adım attım ama sırtım arkadaki büyük boy aynasına çarpmıştı. Üzerime geldiğinde kapana sıkışmış bir fare gibi hissettim kendimi. 2 duvar ile arasında kalmıştım resmen.

Elbisenin düğmelerini kaldığı yerden çözmeye devam ederken gözlerimi sımsıkı kapatıp kafamı sağ tarafa çevirdim. O ise düğmeleri çözmeyi bitirip üzerimden çıkartmıştı bile.

Üstümdekilerin hepsini çıkarttıktan sonra hareketleri durdu. Çenem de hissettiğim eller ile gözlerimi açtım. Üzerime eğilmiş ve kafamı kendisine doğru çevirerek ona bakmamı sağlamıştı.

"Neden bu kadar korkaksın...?"

Konuşurken dudaklarından çıkan nefesler benim dudaklarıma çarpıyordu. Bu ağlama isteğimi daha da arttırırken yine içimden kendi kendimi susturdum.

"Gözlerin doldu."

"Lütfen, uzaklaş benden..."

"Neden bu kadar korkuyorsun?"

Cevap vermeden sesli şekilde yutkundum. Gözümden düşen yaşı silip bana bakmaya devam etti.

"Çünkü, seni tanımıyorum..."

Yüzünde bir sırıtış olduğunda kafamı daha da geriye itip duvarla bir bütün olmasını sağladım. O ise daha da üstüme yürüdüğünde vücutlarımız birbirine yaslanmıştı. Aramızdaki boy farkından kafam göğsüne geliyordu.

"Hep böyle benden korkacaksan işimiz zor... Sonuç olarak benden olan bir çocuğu taşıyorsun."

O böyle konuştukça kendimden daha da nefret etmemi sağlıyordu. Bebeği aldırma düşünceleri kafamda firar ederken bir kez daha kendimi bastırmaya çalıştım. Ancak bu çok zordu...

"Bu bebeği istemiyorum..."

Yüzüme alayla bakıp baş parmağını dudaklarımın üzerinde gezdirmişti.

"Sence bu bebeği isteyip istemediğini sana sordum mu...? Ya da, böyle bir seçeneğin olduğunu?"

Kafamı eğdiğimde benden uzaklaşmıştı.

"Haklısın, sormamıştım."

Kenarda duran kıyafetimi getirip bana giydirmişti. Daha sonra elimden tutup beni kabinden çıkartmış ve kendisi kasaya doğru ilerlemişti. Burnumu çekip düşen yaşı sildim ve arkasından ilerledim.

Forced Marriage|HyunLix +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin