Bölüm 2

35 1 0
                                    


Bölümü yazarken bu şarkıyla yazdım sizinde dinlemenizi çok isterim. Bu arada nasılsınız nasıl gidiyor?😇 Umarım iyisinizdir.

*********

Barkın Ergün'den
Hastane odasında gergin bir şekilde bekliyorduk. Annem stresten sağ ayağını titretiyor bir taraftan da babamın elini sıkıca tutuyordu. Babam da aynı şekilde gergince bekliyordu. Diğer ailenin gelmesini beklerken Berna sürekli oflayıp
sinirlerimi bozuyordu. Bir süre daha bekledikten sonra odanın kapısı çalındı. İçeriye bir adamla kafasını yere eğmiş kumral saçlı bir kız girdi. Çok garip duruyordu. Yüz ifademi düz tutup kızın hareketlerini incelemeye başladım. Kafasını kaldırıp anneme ve babama baktı. Yüzünü görünce annemin bir kopyasını görmüş gibi oldum. Anneme dönüp baktım. Gözleri dolu bir şekilde kıza bakıyordu. Derin bir nefes alıp doktora döndüm. Doktor bey boğazını temizleyip konuşmaya başladı. Konuşma boyunca kızın tepkilerini izledim. Şok olmuş bir şekilde yanındaki adama bakıyordu. Ne yani buraya ne için geldiğini bilmiyor mu? Yüzünde korku dolu bir ifade ile kalkıp hemşirenin yanına gitti. Sweatinin kolunu yukarı doğru kaldırıp kolunu hemşireye uzattı. Bu kız niye bu kadar zayıf hiç mi bir şey yememiş. Hemşire kolunu iğneyi batırdığında hiç bir tepki vermedi. Sweatinin kolunu indirip ayağa kalktı. Kalkarken biraz sendelemişti. Belli etmemeye çalışıyordu ama ben anlamıştım. Yerine geçmek için yürürken birden durdu. Yüzü kireç gibi olmuştu iyi görünmüyordu. Birden kendini yere bıraktı. Çevik bir hareketle yanına ulaşıp sıkıca tuttum onu ,yere düşmeden hızla kucağıma aldım. Çok zayıftı kuş kadardı. Annem telaşlı bir şekilde arkamdan gelip ne oldu birden diyip duruyordu. Önümden  ilerleyen hemşireyi takip ederek acile indik. Kızı yavaşça sedyelerden birine yatırdım. Ardından doktor ve hemşire kızla ilgilenmeye başladılar. Bende işlerine engel olmamak için odadan çıktım. Annem kapıda meraklı bir şekilde bekliyordu." Barkın,oğlum ne olmuş bir şey dedi mi doktor?" diye sordu. "Bilmiyorum anne şuan kızla ilgileniyorlar." dedim. Odanın kenarındaki koltuklara doğru ilerleyip oturdum. Bir tarafıma Çağan diğer tarafımda  Doruk gelip oturdular. Doruk bana dönüp " Abi acaba kız iğneden mi korkuyordu da bayıldı." diye sordu. Çağan "Sanmıyorum bence dikkat çekmek için yaptı. Görmediniz mi odada yüzümüze bakmaya bile tenezzül etmedi." dedi. Çağan'a kaşlarımı çatarak baktıktan sonra Doruk'a dönüp "Sanmıyorum aslanım iğneden değil başka bir şey var kesin bunda." dedim. "Allah aşkına abi ne başka bir şeyi ya ilgi çekmeye çalışıyor Berna gibi." dedi Çağan. "Çağan, abim istersen bir doktoru dinleyelim ha ne dersin?" dedim hafif bir sinirle. Hissediyordum bu kız da bir şeyler vardı. Hiçbir şekilde Berna'ya benzemiyordu. Bir süre sonra doktor odadan çıkıp bize doğru geldi. " Evet şöyle ki Zehre hanım galiba bir süredir yemek yememiş. Kan verince de iyice kendini zorlamış bu sebeple bayılmış. Biz şimdi serum taktık. Serum bittikten  sonra taburcu olabilirsiniz. DNA sonuçları ise bir kaç saate çıkar. Geçmiş olsun." dedi ve uzaklaştı. Neden zayıf olduğu belli oldu küçük hanımın. Annem yavaşça odanın kapısını açtı ve içeri girdi. Ardından bizde girdik. Sedyede uzanan kıza baktım uzun uzun. Minicikti. Acaba neden yemek yememişti. Dalmış bir şekilde kıza bakarken annem "Demir o bizim kızımız bunu hissediyorum. Baksana ne kadar da bana benziyor." dedi. "Neden yemek yememiş ki bir rahatsızlığı mı var acaba Demir." diye devam etti. Uzanıp serum olmayan elini tuttu. Yavaşça yan taraftaki sandalyeye oturup kızı izlemeye başladı. Gerçekten de o kadar doğal bir güzelliği vardı ki oturup saatlerce izlenebilirdi. Babamda bir sandalye alıp sedyenin diğer tarafına oturdu." Haklısın hatun. Sana benziyor. Çok güzel. Hele bir uyansın da daha iyi tanışalım." dedi. Çağan da köşedeki koltuğa oturup telefonla oynamaya başladı. Bende karşımda sedye kalacak şekilde sırtımı duvara yaslayıp miniğin uyanmasını beklemeye başladım. Doruk yanıma gelip " Abi ben kantine iniyorum." dedi. "Niye?" diye sordum. "Abi niyesi mi var doktoru duymadın mı kız yemek yememiş bir kaç bir şey alıp geleceğim istediğiniz bir şey var mı?" diye annemlere dönüp sordu. Annem başını hayır anlamında salladı. "İyi akıl ettin koçum. Tamam hadi git gel çabucak." dedi babam da. Doruk odadan çıktı. Yirmi dakika sonra elinde üç tost , bir meyve suyu ve iki ayranla geldi. Bu süre içerisinde ise minik yavaştan hareketlenmeye başlamıştı. Yavaşça gözlerini açıp tavana baktı. Yorgunca gözlerini geri kapattı ve bir süre öyle durduktan sonra tamamen gözlerini açtı. Direkt göz göze geldik. Hemen gözlerini kaçırıp annemden tarafa döndü. Boğazını temizlemeye çalışıp " Su verir misiniz?" dedi kuru bir sesle. Annem "Tabii kızım." diyerek komidindeki suyu alıp içirmeye başladı. Gözleri dolu bir şekilde anneme bakarak teşekkür etti. "Ne oldu bana?"diye sordu kısık bir sesle . "Birde soruyor musun yemek yemedin diye bayıldın. Ne bu masum kız gibi görünme çabalarının bir parçası mı?" diye sordu Çağan. "Çağan uzatma istersen oğlum?" dedi babam dik dik Çağan'a bakarken. Minik gözleri dolu bir şekilde toparlanmaya çalıştı. Babamda yardım etmek için ayağa kalkıp elini uzatmıştı ki minik korkarak geri çekildi ve ellerini kendine siper etti. Babam donup kalmıştı. Yavaşça geri çekilip " Sana yardım etmek istemiştim sadece" dedi sesi titrerken. Minik yavaşça ellerini indirdi. Gözlerinde korku ve mahcubiyet vardı. "Refleksten şey oldu..." diye kendini açıklamaya çalıştı. "Gel kızım ben yardım edeyim sana " diyerek annem kalkmasına yardım edip arkasındaki yastığı düzeltti. O sırada babam hızla odadan çıktı. Arkasından bende çıkıp kapıyı hafif aralık bırakarak babama doğru ilerledim. "Baba yapma böyle belli ki bir şey yapmış o şerefsiz. Kendisi de dedi ya refleks diye gel içeri geçelim."dedim. "Yok oğlum ben bir nefes alıp geleyim sen oda da kal gelirim zaten sonuçlar için."dedi ve koridorda uzaklaşmaya başladı. Bende açık kalan kapıdan içeri girdim. "Aç mısın kızım bak Doruk abin sana tost almış ne ile yersin ayran mı meyve suyu mu? Doruk şu masayı da getir bakalım oğlum.Hadi."diye hızlı hızlı minikle konuşuyordu. Minik biraz şaşkın biraz da çekinerek anneme bakıyordu. "Şey... ben meyve suyu alayım zahmet olmazsa.Size de sıkıntı yarattım ilgilendiğiniz icin teşekkür ederim."dedi kafası eğik bir şekilde parmaklarıyla oynuyordu. Doruk annemden önce konuşup " Ne sıkıntı vermesi kız yemek bu bunun ne sıkıntısı ne de zahmeti olur."diyip kızın önüne tostu ve meyve suyunu bıraktı. Kendisi de tabiri caiz ise hayvan gibi iki tost ve ayranı on dakikada bitirdi. Minik şaşkın bir şekilde bir elinde meyve suyu bir elinde de yarım tostla Doruk'a bakıyordu. Şuan tam küçük kız çocuğu gibi duruyordu. Yarım tostunu Doruk'a uzatıp "Doymadıysanız bunu da yiyin istersiniz." dedi çekinerek. Tam ısırmalık bir kız çocuğu gibiydi şuan ve ben kendimi zor tutuyordum. Ne oluyor bana böyle daha DNA sonuçları çıkmadan bile ona kanım ısınmıştı. Doruk tam hevesle kafasını sallayıp evet diyecekken yalandan öksürdüm. Minik öksürüğümle çekinerek bana baktı. Uyarıyı  alan Doruk "Yok bacım ben almayayım."dedi. Minik yine de yarım tostu iki parçaya bölüp Doruk'a uzattı. Doruk hızla miniğin uzattığı tostu aldı ve iki lokmada yedi. Bizimki ise hala elindeki bitirmeye çalışıyordu. Daha fazla midesi almamış olacak ki minik bir parçası kalan tostu tabağa bırakıp kalan meyve suyunu içti. Doruk'a dönerek "Tost için teşekkür ederim. Ben artık gideyim."dedi parmaklarıyla oynarken. "Ne teşekkürü kız bende doydum valla."diyip karnına elini koyup sıvazladı."Nereye gidiyorsun?Sonuçlar çıkmadı daha bekle on dakikaya çıkar."dedim. Kafasını sallayıp "Evet o vardı değil mi?"dedi kısık sesle. "Evet canım birde o vardı. Ne o beğenemedin mi bu durumu sanki biz sana bayılıyoruz da."diye homurdandı Çağan.  "Çağan, annecim. Pişman olacağın şeyler söyleme lütfen hadi çık sen bizi dışarıda bekle."dedi annem sıkıntıyla. "Çıkıyorum zaten babamın yanında olurum."diyip hızla odadan çıktı. "Kusura bakma kızım biraz sarsıldı, o yüzden böyle davranıyor."dedi annem mahçup bir şekilde. Minik titrek bir nefes alıp gülümsemeye çalışarak "Sorun değil ben alışığım böyle şeylere."diyip geri yatağa uzandı. Kapı tıklatılıp içeriye doktor girdi. "Zehre hanım nasılsınız?"diye sordu. "Daha iyiyim ne zaman çıkabilirim acaba?"diye cevapladı doktoru. Neydi bu acelesi bu minik kızın. "Şimdi taburcu olabilirsiniz ama yemenize içmenize daha dikkat etmelisiniz tamam mı Zehre hanım. Geçmiş olsun. Sonuçlar için odama bekliyorum hepinizi."dedi doktor. "Anladım dikkat etmeye çalışırım doktor bey sağolun."dedi minik de. Doktor odadan çıkarken hemşire serumu çıkarmak için Zehre'ye doğru gelip serumu çıkardı. Çıkarken de geçmiş olsun diyip çıktı. Zehre ayaklarını yataktan sarkıttı. Biraz öyle durduktan sonra yerde ki ayakkabılarını giymek için eğildi. Yanına yaklaşıp omuzlarından biraz bastırarak yatağa otutturdum. Ani hareketim karşısında korkmuş olacak ki biraz geri çekildi ve tedirgin bir şekilde bana baktı. "Korkma sadece ayakkabılarını ben giydirmek istedim."dedim. Doruk hafiften kıkırdadı. Ona ters bir bakış atıp miniğin önünde eğildim ve ayakkabılarını giydirdim. Utangaç bir şekilde parmaklarıyla oynuyordu. Bu hali o kadar tatlıydı ki kendimi tutamayıp kızarmış  yanağından bir makas alıp yerimden doğruldum. Kocaman olmuş gözlerle bana bakıyorlardı. Ne var dermiş gibi Doruk'a kafa salladım. "Bir şey mi dedim abi ya sen de niye öyle bakıyorsun bana ya."diye saçmaladı. "Yürü Doruk adamı sinir etme hadi abicim hadi. Anne hadi sende yürü doktorun odasına gidelim. Zehre hadi sende gir annemin koluna başın falan dönerse diye."diye kendimi açıkladıktan sonra  Doruk'un ensesinden tutup dışarı doğru sürükleyip doktorun odasına doğru yürüdüm. Kafama hafif arkama çevirip Zehre ve anneme baktım yavaş bir şekilde arkamızdan geliyorlardı. Önüme dönüp yürümeye devam ettim. Odaya gelince kapıyı  çalıp içeri girdim. Annemlerde gelince herkes tamamlanmış oldu zaten Berna ve o adam odada duruyorlardı. Babam ve Çağan da gelmişti. Doktor elindeki zarftan sonuçları çıkarıp sesli bir şekilde okudu. "Yapılan DNA testine göre Zehre Alkın %99,9 oran  ile kanları Demir Ergün ile uyumludur."dedi. Kafamı çevirip miniğe baktım kafasını hafif bir şekilde eğmiş ve gözleri dolu bir şekilde yere bakıyordu. Berna hemen ortaya atlayarak "Ben gerçek babamla gitmek istiyorum."diyip adama sarıldı. O sırada Zehre dolu gözlerle Berna'yı takip edip o adamla sarılışını izlediğinde ise incilerini dökmeye başladı. Niye ağlıyordu? Bu adamdan ayrılmak istemiyor muydu? Ama gözlerinde başka bir şey daha vardı kırgınlık ve hayal kırıklığı gibi. Berna ve o adam birlikte odadan çıktıktan sonra babam Zehre'yla aralarında biraz mesafe olacak şekilde önünde diz çöküp "Sende bizimle gelir misin? Tabii istersen bu konuda seni zorlamak istemem."dedi. Zehre biraz düşündükten sonra hafifce kafasını sallayıp "Tamam gelirim." dedi. Babam ayağa kalkıp annemle birlikte odadan çıktı. Doruk da elini Zehre'ye uzatıp "Hadi bakalım bacımsu tut bakalım elimi."dedi sırıtarak. Zehre hafif kaşlarını çatarak "Neden?"diye sordu tedirgince. "Doruk yürü abim hadi darlama kızı hadi."diyerek kenara doğru ittirdim. Zehre de ayağa kalkıp yürümeye başladı. Hadi bakalım gazamız mübarek olsun. Neler yaşayacağız seninle minik.
******
Biraz geç geldi bölüm finallerim vardı.🫠 Canım hocam bir hafta da tam dört tasarım yapmamızı  istedi de öldüm bittim yaparken.😣Umarım bölümü begenmişsinizdir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin