"Hatırlamak istiyorum daima seni kalbimin en derin köşesinde,
Olmayışın, sana dokunamayışım...Her denememde daha da derine gömüyorum imkansızımı,
İstiyorum, sadece istiyorum. Arzularıma karşı koyamamam benim suçum değil..
Hatırlıyor musun ilk doğum günümü kutladığın anı ilk tanıştığımız andı, yani benim seni ilk tanıdığım gün [05.05.2022]
O gün kalbim her zamankinden farklı olarak bir aurayla dolmuştu. Bi yanımda boşluk hissi bir yanımda bıçak yarası gibi bı ağrı..Biliyor musun aynı ağrıyı şu an da yaşıyorum. Demek o zaman bile olamayacağımızı hissetmişim... İmkansızım...İşte öyle ama sen hiç sıkıntı etme eğer bir gün bunları okursan hiç kendini kötü hissetme. Ben seviyorum alışığım böyle platonik takılmalara engel olamıyorum bir şey beni çekiyor çok rahatsız edici bir duygu aslında biliyorum, kalbim de biliyor. Tweetime ilk yorum attığında zamanı durdurmak istedim zaman hiç akmasın ve o anı hep yaşayayım sen yine benim doğum günümü kutla bana şarkı öner..Hala o şarkıyı dinliyorum biliyor musun? Seni özlediğimde... Her gün Twitter hesabını stalklayıp yanıt verdiğin tweetlerine baktığımı biliyor muydun? Bosver bence bilme zaten ama ben yine de yazmak zorundayım yoksa içime yük oluyor bütün bunlar. Dün de o günlerden biriydi işte; birisi yazmış herkes ig hesabını atsın takipleselim diye sen de atmışsın ben de tesadüfen Timeda gezinirken görmüşüm Twitter'dan takiplestigimiz için de "arkadaş olarak" igden de takip etmişim, tabi bunların hepsi sözde yani en azından senin böyle bilmeni istemiştim ama gerçekler çok farklı. Gerçek bir saplantılı aşık olarak ig hesabını da stalklamistim ama gizliydi. Aynı zamanda sen üniversiteli ben liseli çok ayrı yerlerde çok ayrı kafalarda imkansızlıklarla dolu bir ilişki olacağını düşündüğüm için ve çok utangaç birisi olduğum icin yapamadım o mavi tuşa basmaya cesaret edemedim. Bi bahaneyle de olsa artık takiplesyoruz en azindan benim gerçek fotoğrafımı biliyorsun bu da bir şey. Sen çok yakışıklısın ben de olduğu kadar güzel, bir umut ışığı yak bana bekliyorum belki bir gün belki bir ay belki de yıllar yıllar...."•••
“Bu sözler senin için, biliyorum haberin yok.
Belki çift kişilik yatakta teksin şu an, belki memnunsun halinden, kim bilir belki de aklının köşesinde aylardır unutamadığın birisi...Her gece yastığa başını koyduğunda hatıralar havuzunda kayboluyorsun.
Kesin o gittiğinden beri yastık kılıfını bile değiştirmiyorsundur, kokusu kokuna teni tenine karışsın diye...
Özlüyorsundur sonuçta kızmıyorum da hatta seni çok iyi anlıyorum. Neden biliyor musun? Özlüyorum çünkü hem de hiç tanımadığım hiç tanışmadığım birisini. Onun her dakika ne yaptığını düşünecek kadar psikopat ama bi yanlışını öğrensem, yanlış bir hareketini görsem bile sinirlenmeye onu kıskanmaya kıyamayacak kadar da meczup...Seviyorum işte sorgusuz sualsiz. Tüm hesaplarından stalklayıp yazdığı cümleleri okumaktan, profil fotoğrafını açıp bakmaya doyamamaktan kısacası her nefes alışında nefesini bedenimde hissetmekten en çok da ilk adımı atmaya cesaret edememekten, cümleleri yazıp yazıp silmekten yoruldum. Aşk yorar derlerdi de inanmazdım. Ama dertsiz de aşk yaşanmaz ki sefasını süreceksen cefasını çekeceksin. Hadi eyvallah!”•••
Gözleri deniz mavisi galiba, ya da orman yeşili...
Ona dair elimde tek bir fotoğraf var (edit: artık üç) o da şansıma siyah beyaz...
Ama fotoğrafa bakınca sanki tüm renkler bir bir canlanıveriyor gözümde. Sevdanın renkleri olsa gerek...
Ama en çok da gözleri, hele bir de o gözlerle bir bakışı var bakmaya doyamadığım. Saatlerce izleyebilirim, uykumun kaçtığı gecelerde birkaç dakika izlemem yetiyor. Sanki gözlerin bana ninni söylüyor. Göz kapaklarım ağırlaştıkça zihnimde yeni düşlere yer açılıyor. Yüzüstü bir şekilde bedenim de teslim oluyor bu kara sevdaya ve rüyalarda buluşuyoruz yine...•••
Eee ne zaman buluşuyoruz duygularının kapısında?
Kapın aralık kalmış ama açılmıyor bir şey sıkışmış olmalı lakin zorlamayacağım illaki bir gün menteşeler gevşeyecek kendiliğinden açılacak ve kendisini sonsuz duyguların kollarına bırakacak. Ya da pas tutacak ki bu daha muhtemel ve bir daha hiç açılmayacak kapatmak istesen kapanmayacak da hep bir muallakta kalacak. Aynı benim kalbimin kapısı gibi, yalnız ama huzurlu...İçeri girenler ne kadar huzurlu bilemem sonuçta bir daha çıkamıyorsun ama en azından manzarayı seyredebiliyorsun hem de en ön sıradan. Yaşayamıyorsun sadece izliyorsun kısacası hayat gibi... Kısa ve öz, yaşa ya da öl...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pabucumun Yazarı
RandomBu bir roman değil anı defteri de değil bakarsanız deneme vari bir yazı türüne yakın buluyorum yazdıklarımı ama belki de geçmişim geleceğim ya da şu an yaşadıklarımdan bir parça...Belki siz de kendinizden bir parça bulursunuz diye paylaşmak istiyoru...