3 - Kavuşmakmış Aşk

448 52 19
                                    

Ay ben Galatasaray'ın altyapısına girdim bir tık. Dedem zorladı ama.. iyi yaptı ya bence. Bir ayda çok güzel performans gösterip kaptanlık pazubandını takmıştım koluma. Tüm gün floryada geziyordum.

Bir kaç gün sonra da sezon başlıyordu bizim.. ilk maçımız Fenerbahçe ileydi. Bunun için sık sık çalışmaları sürdürüyorduk haliyle..

Dedem benim ve bir kaç takım arkadaşım için tanıdığı en iyi antrenörleri tutmuştu, canımız çıkıyordu ya sabahtan akşama.. vallahi eve zor atıyorduk kendimizi. Duşa giremedem bayılanlarımız oluyordu o derece.

Üç günü ardımızda bırakmıştık. Bu maç hem sezonun hem benim ilk maçımdı. İlk 11'in kaptanı olarak oynayacaktım. Bizimkiler sahada ısınırken tribünde olan dedeme yaklaştım. Onun yanında gözlerimi gezdirdiğimde uzunca yutkundum. Kerem, Yunus, Barış, Kazım Can.. canım kaptanım Musleram ve genç oyuncularımızdan bir kaçı.

Fatih Terimcim bana ciddiyetle bir şeyler anlatıp taktik verirken ben bakışlarımı tribünde gezdirmekten alıkoyamadım kendimi.

"Buraya bak hop hop, nereye bakıyorsun" ay bu adam konu maç olduğunda ne de ciddi oluyordu ayol.. imdat yani

Bakışlarımı dedeme doğru çevirip gözlerimi onun gözleriyle buluşturmuştum, öyle bakıyordum salak salak

"Dinliyorum hocam!" hafif sırıttım. Dedem lafını bitirince diğerlerine baktım. Muslera her zaman yüzünde olan gülümsemeyle dişlerini göstererek bana yaklaştı.

Bir şeyler anlatırken ellerini de hareketlendirdi.

"Sonra, ya alta ya üste. Kaleci sıçradığında, gittiği yerin ortasına atmak yok." dinlerken başımı onaylarcasına sallamıştım, değerleri de bir şeyler konuşuyorlardı.

Birden bakışlarını bana çevirdiler ve bu sırada dedem ile muslera aralarında konuşmaya başladı.

"Başarılar Ela, güzel bir son bekliyoruz hadi bakalım." Keremin dediği şeyle derin bir nefes alarak çevirdim bakışlarımı diğerlerine doğru.

"İnşallah bakalım." Bunu söylerken tekrar bakmıştım Kereme, ardından konuşan kişiyle döndüm bu sefer.

"Fatih hocamın kanı var damarlarında prenses, göster bakalım kendini." Barışa gülümseyerek baktım, teşekkür ederek Kazım Can'a doğru döndüm.

"Başarılar dilerim, elinden geleni yapacağına eminiz iyi şanslarr.." Kazım Can ile konuşurken Yunus elini ona uzatıp konuşarak güldü.

"Ela sen mi oğlum, şansa ihtiyacı yok. Bizim efeden iyi." Herkes gülüşmüştü Yunusun dediğine

"Ee abi sen de boş kaleye gol atamadın, ben onu yapıyorum en azından." Efe de elini doğrultarak Yunusa uzatmıştı. Bir süre daha gülüştüler.

Artık gitmem gerekiyordu, dedem alnıma bir öpücük kondururarak gönderdi beni sahaya. Ortaya doğru ilerlediğimde beni alkışlayan tribünlere döndüm, ellerimi havaya kaldırarak selamladım hepsini.

Yaklaşık 10 dakika çalıştıktan sonra düdükle başladı maç.

Tam yarım saatte iki gol yemiştik. Üçüncüyü yiyeceğimiz sırada 7 numara olan Lara'nın önü açıktı. Ayağında top ile koşuyordu bizim kaleye doğru. Kaleci ileriye çıkmak gibi bit hata yaptığından o da koşuyordu kaleye.

Kendime o kadar yüklendim ki.. orta dahadan bizim ceza sahamıza kadar koşarak çekilen şuta zıplayıp uzattım ayağımı. Havada asılı kalmıştım resmen, kaleye gidecek topu engelleyip kaleciye yolladım.

Tribünlerden yüksek sesler yükseldi, atağa geçmiştik. Kaleyi arkamda bırakıp gelen topa odak kestim, hava topunu röveşataya çevirerek kaleye mıhladığımda herkes birden yükselmişti.

İstersen • Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin