#1#

902 108 73
                                    

Kaç gündür buradayım? Bu insanların hepsi gerçek mi yoksa bir ilizyon mu? Bu ilaçların içinde ne var? Bana zararlı mı yoksa yararlı mı? Asıl soru ben kimim... Beynimin içinde o kadar ses varki hangisi gerçek benliğimi yansıtıyor, hangisi doğru söylüyor anlayamıyorum fakat hepsinin ortak olarak söylediği tek bir şey var. Kaçmamı söylüyor, bu insanları öldürmemi istiyor, onlardan kurtulmamı istiyor. Yapamam ben bir katil değilim yani sanırım değil mi? Hayır hayır ben kimseyi öldürmedim bunlar yalan. Ama onlar birer yalancı değil mi, yalancılar yaşamayı hak eder mi? Çok değil belki en fazla 1 yıl oldu buraya geleli beni bir umut ile getirdiler buraya kurtulacağımı söylediler her şeyin iyi olacağına söz verdiler fakat olmadı... Ben hala buradayım onlar bana sadece yalan söylediler. Gerçeklikten uzak fakat bir o kadar da yakın yalanlar...

Çalan kapı ve içeri giren 1 senelik piskiyatristim. Elinde yine ilaçlar var bana iyi gelceğini söyledi bende ona inanıp hiç aksatmadan içtim günlerce aylarca içtim fakat hiç bir etkisi olmadı...

"E Jisung bu gün nasılsın bakalım?"

"Bilmiyorum"

"İlaçların etkisini ile ilgili bir gelişme var mı peki?"

"Hayır, yok"

"Peki tamam, yapmak istediğin ekstra bir aktivite var mı Jisung"

"Hayır"

"O zaman her zamanki gibi resim malzemeleri getiriyorum öyle mi?"

"Hı hı"

"Tamam, hemen döneceğim o sırada sende ilaçlarını iç lütfen"

"Tamam"

Odadan çıktığında bende ilaçları içmek için yan tarafımdaki su şişesine uzanmıştım. Su şişesini alıp kapağını açtım. Elimdeki ilaç tablatlerine baktım bir süre. Ne vardı bunların içinde? Bana cidden faydala mı, yoksa asıl beni kötüleştiren şey bu ilaçlar mı? İçmeye başladığımdan beri hiç bir faydasını görmemiştim hatta daha da kötüleştim.

Elimdeki pakete baktım tekrar. Hayır, içmeyeceğim. Bana etki etmeyen bir şeyi tekrar tekrar içmenin ne anlamı var? Fakat eğer paketten çıkartmazssam içmediğim anlaşılır. Hızla pakette bir tanesini çıkarıp yatağımın altına yerleştirdim. İlacı yerleştirdikten sonra masadaki suyumu alıp biraz içtim ve ayağa kalkıp odada dolaşmaya başladım. O sırada açılan kapı ile içeri giren psikiyatristimi gördüm.

"Al bakalım hepsini getirdim"

"Teşekkürler"

"Rica ederim bir sorunun olursa düğmeye basman yeterli biliyorsun"

"Hıhı"

"Tamam o zaman, görüşürüz"

"Görüşürüz"

Bu akıl hastanesinde tam 1 yılımı geçirdim ve o zamandan beri her gün resim çiziyorum. Buradaki diğer hastalara göre akıl sağlığım bir tık daha iyi durumda olduğu için izin veriyorlar buna iznim olmasa ne yapardım bilmiyorum. Burada belli seviyeler var. Alt düzeyler, benim içinde bulunduğum grup, orta düzey ve üst düzeyler. Üst düzeyler hastanenin farklı bir binasında tutuluyor genellikle haftada bir gün oradan bir cansız beden çıkar. Orta düzeyler biraz daha iyi durumda fakat bazıları sonradan üst düzeylere ulaşıyor. Alt düzeyler ise genelde daha sakin davranan tipler ilaç tedavisi vb. Bazı şeyler deneniyor. Bende alt düzeylerden biriyim açıkcası hangi düzey olursanız olun burada hayat çokta keyifli geçmiyor. Her gün aynı, aynı aktiviteler aynı ilaçlar aynı sesler aynı kişiler ve aynı yalanlar.

Önüme aldığım tuval ile üstüne bir şeyler çizmeye başladım resmi çizerken aklıma sokakta yaptığım bir resim gelmişti. O resmi çizdikten sonra çok şey değişti hayatımda. Nereden bilebiliridm ki bir resim yüzünden 4 seri katilin peşime takılacağını? Ah söylemeyi unuttum burada tek değilim 3 yakın arkadaşım var onlarda aynı benim gibi alt düzey bizi buraya hep beraber kapattılar. Arada görüşmemize izin veriyorlar fakat çok fazla değil. Her pazartesi ve Salı günü konuşma seansı yapıyoruz ondan sonra ise 40 dakikalık serbest zamanımız var o sırada buluşup birbirimize yapacak bir şeyler öneriyoruz böyle geçip gidiyor.

Resmi bitirdikten sonra odanın en ucuna koymuş ardından kendimi yatağa bırkamıştım. Ne yapabilirdim ki? Başka bir aktivitem yok. Kafamı yastığa koyup bir süre tavanı izledim. Gözlerim yavaş yavaş kapanmış ve kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.

############################

Bu gün günlerden Pazartesi. Üç gündür ilaçlarımı içmiyorum. Akıl hastanesinde günün en sevdiğim zamanı gelmişti. Sohbet zamanı. Sonunda arkadaşlarımı göreceğim için mutluyum. Ben oda da heycanla psikiyatristimin gelmesini beklerken dışarıdan gelen sesler ile pencereme yöneldim. Bir grup genç vardı dışarıda. Oldukça mutlu görünüyorlardı. Eğleniyorşar, birbirlerine şakalar yapıp gülüyorlar ve en önemlisi özgürce gezebiliyorlar. Onlar bir yıldır dört duvar arasında değildi, onlar her gğn aynı aktiviteyi yapmak, aynı ilaçları içmek zorunda da değildi onlar özgürdü... Tıpkı bir zamanlar benim de olduğum gibi. Ben pencereden dışarıyı seyretmeye dalmışken açılan kapı ile hızla arkamı dönmüştüm.

"Sohbet seansı için hazır mısın Jisung?"

"Evet"

"Tamam gidelim o halde"

Adam bana gülümseyip dışarı çıkmamı işaret ettiğinde itiraz etmeden çıkmıştım. Adam odamın kapısını kapatıp yanıma gelmişti. Bir süre sonra salona geldiğimizde herkesin yerlerini aldığını fark etmiştik. Hızla kendi yerime geçip sohbet seansının başlamasını bekledim.

############################

"Evet, bu günlük bu kadar 40 dakikalık serbest zamanınız da iyi vakit geçirin"

Görevli bizi serbest bıraktığında hızla diğerlerinin yanına gitmiştim.

"Hey Felix"

"Jisung, sonunda görebildim seni"

"Diğerleri nerde?"

"Gelirler şimdi. Ah bak geldiler bile"

Sağ tarafıma döndüğümde bize doğru gelen Hyunjin ve Jeongini görmüştüm.

"Selam"

"Selam"

"Nasılsını?"

"Aynı işte sen?"

"Ben de aynı"

"Gelin şurda bir yerde oturalım"

Jeongin'in önerisi ile daha demin kalktığımız yerlere geri oturmuştuk. Oturuğumuz gibi Hyunjin söze girmişti.

"Of ben bu yerden bıktım artık"

"Bende ve o verdikleri ilaçlar hiç bir ile yaramıyor hala birinin beni izlediğini düşünüyorum geceleri uyuyamıyorum"

"Bende"

"Bizi saçma bir şekilde tıktılar buraya duygularımızı dinleyip anlamaya çalışmadılar bile biz deli değiliz"

"İnsanlar duyguları göremeyecek kadar kördür Felix..."

"Sanırım haklısın"

Konuşma bir süre böyle devam etmişti. Bende bir yandan onlara ilaçları içmeyi bıraktığımı söyleyip söylememem gerektiği konusunda kendi içimde bir tartışma yaşıyordum.

"Kaçalım buradan"

"Ne?"

"Duydunuz kaçalım işte"

"Nasıl olacka o Hyunjin?"

"Ya bir kaç gün plan yaparız her yeri iyice inceleriz sonrada uygun bir zamanda kaçarız"

Hepimiz susmuştuk. Aslında mantıklı bir fikirdi ama bizi kim yanına alırdı ki? Akrabalarımız mı, arkadaşlarımız mı, yoksa ailemiz mi? Açık konuşmak gerekirse bizi kimse yanına almaz bizi buraya mahkum edenler onlar zaten...

"Tamam ben varım kaçalım buradan"

"Ben de varım"

"Jisung?"

Üçüde bana dönmüş vereceğim cevabı bekliyorlardı. Biraz düşündüm sanırım artık tekrar özgürlüğüme kavuşmanın vakti gelmişti.

"Varım"

Selammmmm
Nasılsınızzz?
LGS çok az kaldı açıkcası heycanlıyım. Neyse bu fici instagramda gördüğüm bir pov dan esinlenerek yazıyorum kitabın açıklamasına hesabın ismini bıraktım. İyi okumalar umarım beğenirsinizzz

Kill the memories ~minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin