Pov // ; jimin.
Boğazıma dolan cam parçaları vardı sanki. Babamın ziyaretinden sonra bir süre konuşamadım. Gözlerime yaşlar doldu ancak yanaklarıma kavuşmalarına izin vermedim. Nefes alamıyormuş gibi hissettiğim her an, dudaklarımı aralayıp ciğerlerim acıyana kadar derin nefesler aldım sessizce. Öfke kapımı çarpıp çıktıktan sonra her seferinde olan şeydi bu ancak bir fark vardı. Küçük perili evimde bu gece ziyaretime gelen başka biri, başka duygular vardı. Yoongi, daha huzurlu hissetmemi sağladı. Birazda bu yüzden ağlamamak için direndim.
Yiyecek bir şeyler hazırlarken bana olanları unutmam için saçma sapan bir takım şeyler anlatmıştı. Üç tane köpekten birden kaçmıştı, küçük çocuğun biri dondurmasını çalmıştı, aslında korku filmlerinden geçen yazdan sonra nefret etmişti. Kesik kesik gülmüş, kısa kısa cevaplar vermiştim. O kıtlıktan çıkmış gibi yemek yerken ettiğimiz sohbetin kelimeleri uzamıştı. Ne olduğunu anlamadan birçok şeyi unutup sadece yanımdaki oğlanla kediler hakkında konuşmuştuk. Bir kedisi varmış, Satürn. Annesi ile tatildeymiş. Kedimi anlattım. Elenor, dedim. Bir kara kedi. Evde bir yabancı olunca saklanıyor. Şaşırdı. Güldük. Ve ben farkına bile varmadan kendimce çok yemek yemiştim.
Işıkları kapatıp küçük evimi karanlığa mahkûm bıraktık. Yoongi'yi kandırıp en sevdiğim korku filminin DVDsini televizyonun DVD kısmına taktım. Eski bir televizyonda böyle bir özellik olmasına şaşırdı ama sırf bunun için almıştım bu yaşlı şeyi. Film başlarken karşılıklı koltuğa oturduk. Filme daldığım sıralarda kendime doğru çektiğim bacaklarıma bir örtü örtmüştü. İlk defa izliyormuş gibi dalıp gittiğim film yüzünden çok sonra fark ettim bunu da.
Önceleri korkmuyormuş gibi yapıyordu. Sonra dayanamadı. Korktuğu her an bağırarak gözlerini kapattı ve ben onu izlemeyi daha eğlenceli bulmuştum. Filmin ortalarına doğru, tuvalette buluştuğumuz ilk gün söylediğim repliği fark etti. "Ah.." Bana döndü şaşkın surat ifadesiyle ve kendisini izlediğimi gördü. "Demek bu filmden bir replikti."
"Evet." dedim kısık sesle. Onun için daha korkunç olmasını istiyordum. Korktuğu zaman tatlıydı.
Huzursuzca kıpırdandı. Bu rahatsızlığından ne diyeceğini tahmin edebiliyordum elbette. Rahatlaması için gülümsemeye devam ettim. İşe yaramış olacak ki benim gibi bacaklarını kendine çekip daha çok yaklaştı. "Peki erkek bozuntusu babanı nasıl korkutuyorsun?" demişti büyük cesaretle.
Güldüm, karanlıkta yalnızca televizyon ışığının aydınlattığı yüzüne daha çok yaklaşarak. Fısıldadım. "Onları Tanrıyı kullanarak korkutuyorum Yoongi."
Gözlerimin içine baktı bir kaç saniye. Çok dikkatle seyrettim tepkisini, belki bir saniyeliğine dudaklarıma kaydı bakışları. Hemen sonra düşündüğü şeyden vazgeçmiş olacak ki geri çekildi. Sahte bir memnuniyetsizlik içinde dudaklarımı büzdüm. "Tüh, öpeceksin sanmıştım. O zaman harbiden seni eve atmış olabilirdim."
Bir an için şaşırdı ancak hemen sonra alaycı bir gülüş yakaladı dudaklarını. Şakaya vurmaya çalışsan bile gözlerinden anlaşılıyor aptal. Yüzlerimiz arasındanki mesafeyi kapattı tekrar. Gözlerimin içine bakarken gülüyordu. "Beni eve atmak istediğine emin misin Park Jimin? Hani tipin değildim."
"Aptal Tanrı'nın işine bak.." dedim nefesimi dudaklarına üflerken. "Gözüme tatlı gözüktün. Özellikle korkudan çığlık atarken."
Sahte olduğuna emin olduğum bir kızgınlıkla kaşlarını çatmış, gülmeyi bırakmıştı. Aniden ciddileşen ifadesi karşısında benim de gülüşüm gittikçe kayboldu. Karanlık salonda, çoktan unuttuğumuz filmin gürültüsü eşliğinde soğuk dudaklarıma değdi dudakları. Gözleri çoktan kapanmıştı. Bense kötü hissettirmediğine kanaat getirdiğimde kapadım gözlerimi. Dudaklarımı aralayıp ince dudaklarının üst dudağımı kapana kıstırmasına izin vermiştim. Öpüşlerimiz alıp başını giderken zihnimde canlandı tozlu anılar. Ürktüm. Lanet olası bir göz yaşı iznim dışında azad oldu kirpiklerim arasından.
Gözlerimi açmaya cesaret edemedim. Ellerim boşlukta tutanacak bir şeyler için aranıyordu. Öpüşleri arasında kesik kesik nefes aldığım Yoongi'nin ellerini buldu ellerim sonunda. Buz kesmiş parmaklarımı hissettiğinde avucunun içine aldı ısıtmak ister gibi. Ancak o sıralarda dudaklarımı teslim alan oğlanın kabuslarımdaki kişi olmadığının farkına varıyordum.
Bir göz yaşım daha gözlerimi terk edip yanaklarıma ulaştığında Yoongi yavaşça dudaklarımızı ayırdı. "Jimin, seni incittim mi?" dediğini duyuyordum. Fakat bir kaç saniye gözlerimi açmaya cesaret edemedim. Göz yaşlarımı silen ellerini hissettiğimde yavaşça araladım gözlerimi. Yoongi'nin karanlıkta parlayan endişeli gözlerini gördüm. Tahmin ettiğimden daha kötü bir durumdayım.
"Hayır." dedim gülümsemeye çalışarak. "Sadece, babam yüzünden sinirlerim bozulmuştu. Daha fazla dayanamadım."
Bir şeyler söylemek için dudaklarını araladı ancak orta sehpaya bıraktığı telefonu çalmaya başlamıştı. İkimizinde dikkati tamamen dağıldı o anda. O telefonunu alıp açmadan hemen önce arayanın adını görmüştüm. Beom. Hızlıca kendime gelip televizyonun kumandasını buldum. Çoktan unuttuğumuz filmin sesini sonuna kadar kıstım, rahatça konuşabilmesi için.
Yoongi arayanın kardeşi olduğunu fark ettiği andan itibaren telaşlanmıştı. Açtıktan sonra ise gözlerinde öfkesini, tepkilerinde telaşını görebiliyordum. "Bir kaç dakikaya yanında olacağım Beom." dedikten sonra titreyen elleriyle telefonu kapatıp cebine koydu. Ayağa kalktığında bir an duraksadı ve bana baktı yüzünde anlam veremediğim bir ifadeyle. "Seninle yarın konuşacağız Bay Park." Birbirine girmiş saçlarımı karıştırdı. "Şimdi gitmem gerek."
"Bu ne lan?" derken koluna vurdum elini saçlarımdan çekmesi için. "Gitmen için kovmak mı lazım illa? Git artık."
Çıldırmış gibi gülerken göz deviriyordu. Fakat daha fazla bir şey söylemeden dış kapıya koştu. Kapının bir açılış, bir de kapanış sesini işittim. Küçük perili evim uzun zamandır olduğu gibi tekrar sessizliğe gömüldü Yoongi'nin gidişinin ardından. Alışkın olduğum bu sessizliğe ilk defa o gece yabancı kaldım.
***
Pov // ; jimin'in telefonu.
'Bear'
Son görülme, dün 14:35.jimin:
lan kucuk sillik
iyi misin
03:47***
⚡
neler yapiyorum oyle ya
imansizin basinin altindan cikacak isler de
ancak bu kadar oluyo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
losers club ; yoonmin.
FanfictionPerdeleri yaktık ve evlerimizden kaçtık, çünkü bazen bazılarımızın kâbuslarıdır o soğuk duvarlar. ★ : Düşünürken çırılçıplak olmak isterdim. Olabildiğince özenle yapmak isterim düşünmek eylemini. Beni bu kadar avucu içine alan düşüncelere bir değer...