end

495 61 64
                                        

Aradan geçen 1 senelik süre zarfında Türkiye'nin durumu daha da kötüleşmiş doktorlar kendinizi hazırlayın demişti sovyetler birliği'ne...

Sovyetler Birliği ise hoşlandığı kadının bu sona layık görülmesini kendisine hala yedirememiş , yediremediği gibi birde ona mektuplar yazmıştı aynı türkiye gibi. Sevdiği kadın bir ölüden dönmesini bekliyordu. Ona defalarca kez öldüğünü söylemişti ancak ertesi gün olduğunu unutmuş oluyordu. Küçücük bedeni o faşist adamın öldüğünü kabullenemiyordu....

Acısı ile gülümserken gözleri tavana kaydı. Türkiye'yi o kadar saf sevmişti ki gözlerine bakmaktan bile utanmıştı.  Elleri ellerine deydiği her an kalbinin ağrısından ölecek gibi hissetmişti..

Sovyetler düşünmeye devam etti gözlerini sağa kaçırırken . Onu seviyordu hemde deliler gibi! Ama açılması doğru değil di çünkü onun uğruna canını feda edeceği kalbi bir başkası için atıyordu ve buna kendiside engel olmadı. Miniği her acı çekerken kendinden nefret etti... ama bu nefretin sevdiğine bir faydası olmadı...

Onu o olmadan sevmeye çalışmıştı çoğu zaman. Onu sevse de abisi gibi davranarak miniğini iyileştirmeye çalıştı hep. Ona her dokunduğunda kendi şerefsizliği yüzüne su gibi çarpmış onu kendinden iğrendirmişti..

Onun tek suçu sevmekti...

Miniği ise öldüğünü kabul edemediği sevgilisini bekliyordu. Bu umutsuz bekleyişin farkındaydı ama bekliyordu onu...

Hissettiği acı ile gözleri yaşarırken içeri doktor bey girdi. Doktor elindeki şırınga ile ona yaklaşırken genç kız kendini oynatmaya çalıştı ama acısından kıpırdayamadı. Doktor aşıyı göstererek konuşmaya başladı.

"Bayan Türkiye bu uyku ilacı ile uyuyacaksınız ve... bedeniniz son anlarınızda çekeceğiniz acıyı neredeyse hissetmeyecek ."

Türkiye kafasını olumsuzca salladı. Nazi ya o uyurken gelirse? Ona uyuduğunu mu söyleyecekler? Onu bekleyecekti , hayatının son saniyelerin de bile...

Doktor aşıyı yapmak için genç bayanı ikna etmeye çalışsada genç bayan ikna olmamış aşıyı yaptırmamıştı . Doktor üzgünce odadan çıkarken Türkiye'nin gözü açık cama kaydı. Rüzgar delice esiyor intikam almak istercesine perdeleri uçuruyordu. Hava kararmış kasvetli bulutlar her yeri kaplamıştı. Hissetmişti türkiye... ölecekti.

Duyduğu muazzam acı ile ağzından ufak bir inilti kaçırdı . Bu acı onun için bile fazlaydı, bu kadar acı çekiyor muydu insan ölürken ama kitaplarda öyle değil di, acısız ölümler vardı, o neden acı çekiyordu? Bu adil miydi? sevdiğinde ayrı kalması, onu görememesi adil miydi? Adil miydi! Onu istiyordu, o ölmemişti inanmıyordu onun öldüğüne...

Bedeninde hissettiği acı ile kafasını sola çevirdi. Solda duran açık pencereden esen rüzgar, genç kızın yüzüne sert bir şekilde çarpıyordu. Kulakları rüzgarın sesinden uyuşmuş, boğazı soğuk nefes almaktan kurumuştu ve yutkundukça batıyordu kuruluk boğazına.

Sevdiğini göremeyeceği için üzgündü... hemde deli gibi...

Çektiği acının artması ile birlikte gözleri kararırken gördüğü son şey, iri bir varlığın üzerine geliyor oluşuydu..

Genç bayan orada ruhunu azraile teslim ediyordu. Kara bulutlar sanki onun acısı ile ağlamaya başlamış, rüzgar onun intikamını sorarcasına sert esmekten kendini alıkoymamıştı. Ağaçlar veda dansı yaparcasına rüzgarın etkisiyle yana yatıyor, kuşlar, kediler korku içinde koşuyorlardı evlerine...

Sovyetler Birliği derince bir nefes aldı. Ona itiraf edecekti tüm hislerini. Ona şu vakte kadar anlatamadığı ne varsa, hepsini dökecekti içindeki kilitli kasadan. Korkarak ilerlemeye başladı. Cebindeki silah ağırlık yaparken yürümeye çalışıyordu.

Odaya vardığında, elini kalbine koydu. Bu bir sondu belki. Ama güzel bir son olmalıydı. Tıpkı masallardaki gibi.

Kapıyı rüzgar sebebiyle zorlanarak açsa da miniği ona tüm acılarını unutturmuştu . Yavaşça yanına giderek yanına oturdu. Elini saçlarına atarken elinin buz kesmiş alnına değmesi ile elini genç kızın alnına götürdü. Buz gibiydi, ceset gibi.

Eli genç kızın boynuna giderken, kalp atışına dair bir titreme hissedemeyince kafasını eğdi. Elini yavaşça soğuk bedenden çekti. Buraya kadarmış demek ha?

Cebinde ağırlık yapan silahı çıkartıp kafasına tuttu, ve bir saniye sonra hastanenin içinde silahın yüksek sesi yankılandı....

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Umutsuzca seven iki bedende o gün veda etmişti hayata ve yalnızlığa.  Çünkü nazi öbür dünya da onları bekliyor olacak sovyetler ise kendini ona açacaktı. Belkide üçü birden mutlu olabilirdi ahiret adını verdiğimiz o hayallerimize sığmayan evrende , belkide cehennemin sıcak ateşinde yanarlar ama üçü de bu defa her şeye rağmen mutlu olacaklardı. Çünkü artık birliktelerdi. Ve bu defa ölüm denen o kavram sözlükten silinmişti. Artık onlar için sonsuzluk vardı... sonsuz bir hayat

-SON-

Farkındayım güzel bir bitiş yapamadım... kusuruma bakmayın lütfen ancak sizlere bir sorum olacaktır. Okurken görmüşsünüzdür sovyetler birliği de türkiye ye mektuplar yazıyordu. Onu bu kitabın devamı olarak yazmak istiyorum 2. Bir kitap halinde. Sizve nasıl olur?

flowers - Turnazi ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin