Her sabah ya alarmıma yada güneşin acımasızca yüzüme yönelttiği ışığına uyanıyordum.Ama bugün Rüzgar'ın attığı günaydın mesajıyla uyanmıştım.Aceleyle ona cevap yazmaya koyuldum.
"Günaydın"mesajımın ardından çevrimiçi oldu ve yazmaya başladı.
"Eğer istersen okula beraber gidebiliriz:)"ne cevap vermeliydim?Onunla okula gitmem bir sorun olur muydu?Bence olmazdı,sadece amcam görmesin yeterdi.
"Olur,ama evin önüne gelme amcam seni görürse pek hoş karşılamayabilir.Bir sokak ötede bekle."mesajı yazıp telefonum ekranını kapattım ve üzerime ne giyeceğimi düşünmeye başladım.Onun karşısına nasıl cıkmalıydım?Çok da fazla düşünmeden üstüme mavi bol bir kazak altımada siyah kotumu giyip odamdan çıktım.Aşagı mutfağa indiğimde amcam kahvaltı hazırlamakla meşguldü,ama ben kahvaltı yapmayacaktım çünkü karnıma ağrılar girmişti.Sandalyeye oturduğumda amcam bana endiseli gözlerle döndü.
"Sen iyi misin Yağmur,bu surat ne?"
"Ne varmış suratımda?"
"Kıpkırmızısın."ah,Tanrı'm bu çok ama cok kötüydü onun karşısına domates gibi cıkmamalıydım!
"Öyle mi bir yüzümü yıkayıp geleyim."diyerek sandalyeden kalkıp banyoya gittim ve yüzümü bir güzel yıkadım.Aynaya bakıp kızarıklığımın geçtiğini görünce rahat bir nefes verip tekrar mutfağa döndüm.
"Bugün pek bir şey yiyesim yok sadece bir bardak kahve içeceğim."diyerek ayağa kalkıp dolaptaki kahveyi aldım.Ben cezvedeki suyun kaynamasını beklerken telefonum titredi.Gelen mesaj Rüzgar'dan dı.
"Nerde kaldın evden çıkmak zor olmasa gerek."bu mesaj üzerine elim ayağıma dolaşırken bir yandan mesaj yazmaya başladım.
"Biraz sabırdan zarar gelmez."mesajımı yazıp ekranı kapattığımda cezvedeki su taşmak üzereydi aceleyle cezvedeki kaynamış suyu bardağıma boşaltıp masaya oturdum.Ben üfleyerek kahvemi içmeye çalışırken amcamda karşımdaki sandalyeye geçip çayını yudumlamaya başlamıştı.
"Yağmur,sana anlatmam gereken bir konu var."
"Dinliyorum."dedikten sonra sonunda kahvemden düzgün bir yudum aldım ve ona döndüm.
"Benim bir süreliğine iş için birkaç meslektaşımla Ankara'ya gitmem gerek."
"Bir süreliğine derken?"
"Beş hafta..."içtiğim kahve genzime kaçınca öksürmeye başladım.Amcam bir yandan sırtıma vuruyor bir yandan da iyi olup olmadığımı soruyordu.Bir iki küçük öksürükten sonra kendime geldim ama yine kızardığımı adım gibi biliyordum.
"Merak etme sana gerekecek her şeyi aldım,dolaba yerleştirdim gitmeden öncede sana kartımı bırakacağım biraz da nakit,"diyerek cebindeki cüzdanı çıkardı ve bana döndü.
"Cidden gerek yok."
Her ne kadar itirazda bulunsamda masaya bes yüz lira bırakıp ayaklandı.
"Seni bugün arabayla bırakmamı ister misin?"dediğinde aklıma Rüzgar'ın beni bekliyor olduğu geldi ve bu duruma engel oldum.
"Şey...Ben bir arkadaşımla gitmeyi düşünüyordum.Hatta beni bekliyor."dediğimde yüzünde hafif bir bozulmuşluk seziyordum.
"Pekâlâ o zaman ben çıkayım."diyerek bana arkasını döndüğünde onu durdurup yanağına bir öpücük kondurdum.Bana tebessümle karşılık verdi ve ardından kapıya yöneldi.
"Ne zaman gideceksin?"dedigimde bana başını çevirip sorumu yanıtladı.
"Bu akşam."
Uzun bir sessizliğim ardından kapıyı açtı ve dışarı çıkıp bana döndü.
"Geliyor musun?Arkadaşının seni beklediğini söylemiştin."
Telaşla askılıktaki montumu üzerime geçirdim ve dışarı çıktım.
"Anahtarın vardı değil mi?"
"Evet."
"Yoksa,arkadaşın seni almaya mı gelecek?"
"Hayır."dediğimde benden laf almayacağını anlayıp polis arabasına doğru yürümeye başladı.
"Bugün eve geç gelme olur mu?Gerçi zaten hiç geç gelmezsin ama...Bugün ben gitmeden son bir amca,yeğen akşam yemeği yiyelim diyorum.En geç dörtte evde ol."
"Tamam."diyerek gülümsediğimde oda bana aynı şekilde karşılık verdi ve sonra arabasına binip uzaklaştı.Koşar adım dün Rüzgar'la ayrıldığımız yere gidiyordum hatta koşar adım demeyelim bildiğiniz koşuyordum.En sonunda onu beni bekler halde gördüğümde elindeki telefona çatık kaşlarla bakıyordu.
Daha sonra başını telefondan kaldırdı ve beni gördü.Gözleri gözlerime değdiği an yüzündeki o sert ifade yerini mutluluğa bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DAMLA YAĞMUR
Teen FictionElimi sıkıca tuttuğunda bu zamana kadar hiç kendimi bu şekilde güçlü hissetmemiştim o bana güç veriyordu elimi tutsundu tüm dünya karşımda olsun bana koymazdı.Onun eli elimdeyken tüm dünyayı alt edebilecek, kafa tutacak cesareti buluyordum.