bizim aşkımız yanlış mı? ³

173 39 30
                                    

- 10 may

günler, her zamanki gibi sakin ve huzurlu geçiyor, kasaba her zamanki gibi sessizliğini koruyordu. arada yan kasabalardan gelen tek düze misafirleri ağırlıyorlardı. hogsmeade, sessiz sakin hayatını sürdürürken yang jeongin, buradan biraz daha uzakta kalan bir kasabadan bir haber işitmişti.

bu haber, dakikalarca ağlamasını sağlamıştı.

korkmamış da değildi, korkmuştu.

hogsmeade kasabasından uzakta olan, sangsa kasabasından iki idam haberi...

içinin korkuyla kaplanmasına engel olamamıştı siyah saçlı. aklına direkt olarak sevgilisi ve kendisi gelmişti.

idamın sebebi, tahmin edeceğiniz üzere eşcinsel iki gençti.

üstelik bu iki genci jeongin tanıyor, seviyordu.

kim taehyung ve jeon jungkook

çevre kasabalarda hep tanınan, mükemmel ikili.. jeongguk ve taehyung...

bu haberi duyduğu an, gözyaşları gözlerini terk etmiş, yanağından usulca süzülmüştü. uzun bir süre sadece changbin ve kendisinin sonunun böyle olmaması için tanrıya dualar etmişti.

her ne kadar bir söz verselerde birbirlerine, aşklarının üstesinden bir şeyin gelmeyeceğine inansalar bile bu haberler onları gerçekten korkutuyor, üzüyordu.

onlar hasta mıydı? onlar psikolojik sorunlara mı sahipti? onlar yaratık mıydı? onlar utanç kaynağı mıydı?

kendi hemcinsinden hoşlanan insanlar, lanetlenmiş insanlar mıydı..?

tanrı tarafından lanetlenen, sevilmeyen utanç verici insanlar mıydı onlar?

yoksa, gazetede okuduğu tüm bunlar yanlış mıydı?

aşk sadece kadın ve erkek ile mi sınırlı kalmalıydı? yoksa aşk kadın-kadın, erkek-erkekte yaşanacak bir şey miydi?

jeongin, bunları uzunca düşündü.

belki de gerçekten yanlıştı.

belki de bu aşk, gerçekten yanlıştı.

changbin ve kendisinin aşkı, yanlıştı belki de.

hayır, hayır...

onlar birbirlerini seviyorlardı ve birbirlerine bir söz vermişlerdi. ne yani, jeongin sadece bu ahmak, geri kafalı insanların sözlerine inanarak kendisinden daha fazla sevdiği sevgilisini yarı yolda mı bırakacaktı?

kafasını kurcalayan şeyleri unutmak adına kafasını hızla iki yana salladı.

oturduğu koltuktan kalkarak hızla evin dışına attı kendini. gözlerini yerlerde gezdirip kahverengi küçük köpeği aradı. uzaklarda aradığı köpek, hemen ayağını dibinde biti vermiş, havlamıştı.

jeongin hemen yere eğilip köpeğin temiz tüylerini okşadı. "berry.." köpeği kucağına aldı ve kafasına bir öpücük bıraktı. köpek sevinçle kuyruğunu salladığında jeongin tekrardan konuştu.

"changbin'e haber verir misin?" dediğinde berry dilini dışarı çıkarmış, hızla soluk alıp vermişti.

bu berry'nin 'tamam!' deme şekliydi. şirin köpek, hızla etrafında dönüp, hemen çaprazda kalan eve koşuşturmaya başladığında jeongin, hızlı adımlarla göle gitmeye başlamıştı.

changbin'e sarılmaya, onla konuşmaya ihtiyacı vardı... taehyung ve jungkook'un haberini aldıktan sonra, tek ihtiyacı olan şey sevgilisiydi..

birkaç dakika içerisinde göle varmış, her zaman oturdukları kayanın arkasına yerleşmişti. hava rüzgârlıydı ve jeongin, her zaman yaptığı gibi yanına bir şey almadan, incecik üstüyle gelmişti.

one love & two boy | jeongbin✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin