"...üzgünüm,üzgünüm ben çok üz-"
"Dur artık Esila!Sorun değil tamam mı?"
Buraya geldiğinden beri üzgün olduğunu söylüyordu.Ama artık yeterdi!Cidden!
"Sakin ol birtanem."Ah birde Bora vardı! İkisi bir olmuş ve beni dışarı çıkarmaya çalışıyorlardı.'Doğum günümde evde tıkılmamalıymışım.' Ya size ne ki?!
"Hadi elbise seçelim ve çıkalım" dedi Esila ısrarına devam ederken.
"Peki.Gidelim ve bitsin" dediğimde Esila çocukmuş gibi ellerini birbirine çırparak.Elimden tutup beni odama çekmeye başladı.Uyuya kalmıştım ben ne güzel ..! Ta ki Bora'nın kokusunu hissedene kadar...Selim beni ona emanet etmişti.Giysi odama girdiğimizde ben elime düz beyaz bluzumu ve siyah dar paça pantolonumu almışken Esila'nın elinde okyanus mavisi derin sırt dekolteli ultra mini bir elbise vardı.Ve evet bunu da kabul ettirmişti.
* * *
Siyah deri ceketim,platformlu siyah topuklum, 'az parası olduğundan (!) kumaş alamayan firmanın mağazasından alınan ultra dekolte ve ultra mini okyanus mavisi elbisem,altlarını dalgaladığım saçlarım ve hafif makyajımla cidden...değişik görünüyordum.
"Oha!Hazal bu sen olamazsın!" dedi Esila kendi kombinleyerek elime tutuşturduğu hoş parçalar içindeki bana bakarken.
"Bencede ben olamam..! bu fazla...sürtükçe!"
"Saçmalama kızım manyak mısın?Feci güzel olmuşsun"
Kendimi çok...garip hissediyordum.Ve açıkçası cidden bir 'sürtük' gibi görünüyordum.Ben sade salaş bluzlarım ve pantolonlarımla gayet iyiydim.Kendimi öyle seviyordum.Tam 4 yıldır elbise giyinmiyordum zaten.Telefonumu elime alıp hızla odadan çıktım.Bora topuklunun çıkardığı sesi duyunca yere sabitlediği bakışları beni buldu.Yavaşça beni süzerken hayranlık dolu bakışları beni buldu.Yavaşça beni süzerken hayranlık dolu bakışlarını bıkkın bakışlarımla buluşturdu.
"Sen..." dedi beni daha önce hiç böyle görmemiş olduğunu belirtici bir ses tonuyla.
"Evet ben.Hadi gidelim artık."dedim sakince.
"Pe-peki" dedi kekeleyerek.Esila arkamdan topuklularıyla koşarak gelmişti.Bora elini uzatıp;
"Seni yemelerine izin veremem güzelim" dedi.Büyük ihtimalle orada cemiyetten birileri olacaktı.Nereye gideceğimizi bilmesemde ufak,şirin bir kafeye gitmeyeceğimizden emindim.Bora'nın uzattığı elini tuttum ve arabaya ilerlemeye başladık.Elimi yavaşça kendime çektim ve arabanın kapısını açtım.Sakinliğimi koruyarak usulca arabaya binip kemerimi taktım ve kapıyı kapattım.Diğerleride arabaya bindiğinde sakin geçen bir yolculuğa başladık.Umarım sakin biterdi bu gece.Gülmesemde, gülemesem de belki ufak bir tebessüm belirirdi dudaklarımda.İhanet sayılamayacak o anlarda...Denerdim belki?Bilemiyorum...
* * *
"Hazal?Beni duyuyor musun?" dedi Esila.
"Ha?Efendim?" ne söylediğini kaçırmış daha doğrusu duymamıştım.Dalgındım bugün,4 yıldır olduğumdan daha dalgın...içimde tuhaf çok tuhaf bir his vardı.Ben ise ne olduğunu çözemiyordum.
"Geldik diyorum.İn arabadan." dedi Esila ve kapısını açıp çıktı.Bora ise çoktan gitmişti sanırım.Ortalıkta görünmüyordu.Arabanın kapısını açıp çıktım.Soğuk hava vücuduma çarptığında titredim.Çok soğuktu,ve soğuk iliklerime kadar işlemişti.Esila koluma girip yürümeye ve beni yönlendirmeye başladı.Aynı zamanda harıl harıl bişeyler anlatıyordu.Büsbüyük bir kapının önünde durduk Esila kolumdan çıkıp kapıya biraz daha yaklaştı.Çok siyahtı burası,kapıyı zor seçmiştim.Esila telefonunu çıkarıp bir kaç tuşa bastı ve telefonu kapıya doğru tuttu.Kapı yavaşça açılırken bangır bangır çalan müzik kulaklarıma dolarken yavaş adımlarla içeri girdiğimizde kapı kendiliğinden kapandı.İçerisi çok büyük ve genişti,fakat gösterişli olduğu söylenemezdi bunun tam aksine sade de değildi.Duvarları;siyah,kırmızı ve beyaz ağırlıklı renklerle boyanmıştı.Duvardan duvara uzanan geniş sahneye baktığımda canlı müzik yapıldığı belli oluyordu.Büyük koltuklu 3 loca vardı.Üçünde de taa kapıdan okunacak büyüklükte 'rezerve' yazıyordu.
Bazı insanlar bar taburelerinde kafayı bulmuşken bazıları çılgınca dans ediyordu.Beni bara getirme fikri hangisinden çıkmıştı bilmiyorum ama hiç iyi bir fikir değildi bu.Yüksek merdivenlerden aşağı Esila'nın kolunda inerken localardan birinin 'rezerve' yazısı çıkarılmıştı.Esila beni o locaya sürüklerken ben hala etrafı inceliyordum.Şüphesiz en dikkat çekici yer localardı.Rahat gözüken koltukların başında 3 saniyede bir renk değiştiren büyükçe bir led takılmıştı.Koltukların önünde yuvarlak beyaz bir masa vardı.Locaya ulaştığımızda Bora elinde iki içki bir meyve suyuyla gelmişti,usulca koltuklara yerleştik.Ben hala etrafı incelerken meyve suyumdan bir yudum alıp tekrar masaya koydum.
Sahneye biri çıktığında dikkatimi oraya yönelttim,18-19 yaşlarında olmalıydı sanırım.Kumral saçlarının önü hafif sarı rampa modelli saçları vardı.Düz beyaz bir t-shirt altına siyah pantolon kombinlemişti.T-shirt'ü karın kaslarını gizleyemezken üstüne giydiği kot ceketi biraz olsun gizlemesine yardımcı oluyordu.Yemyeşil gözleri vardı ve bu mesafeden belli oluyordu.Eğilip kırmızı elektro gitarı eline aldığında gitarının ipini boynuna astı ve gitarı elinde tutmak zorundalığını biraz olsun ortadan kaldırdı.Gayet biçimli kasları ve tenine uygun renkteki dudaklarıyla dikkat çekmek istemiyor olsa bile çok dikkat çekiciydi.Gitar tellerinin üstünde gezdirdi biraz ellerini gözleriyle etrafı tararken bakışları beni buldu.Ona bakıyor olduğumdan olsa gerek bana göz kırptı ve mikrofonu önünde sabitledi.Dj kendi çaldığı şarkıyı durdurduğunda 2 kişi daha geldi sahneye.Esmer olan çocuk bateriye geçerken diğeri elinde başka bir gitarla gelip diğer mikrofonun önünde durdu.Baterist şarkıya giriş yaptığında kumral olanda çalmaya başlamıştı.Kumral olanın gözleri hala bendeydi.Ne zaman gözlerini benden ayıracak diye düşünürken gözlerini kapatıp şarkıya başladı.Diğer mikrofondaki çocukta onun vokalini yapıyordu.Kumral çocuk şarkının ortalarında tekrar bana bakınca bir an kalbim yerinden çıkacak sandım.Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım.Gözlerimi gözlerinden kurtarıp tekrar masadaki meyve suyumu aldım,bu sefer kafaya dikmiştim.Sahne performansları bittiğinde son kez bana baktı ve sahneden indi.Esila makyaj tazelemek için lavaboya gideceğini söylediğinde bende onunla beraber kalktım.Uzun ve geniş koridorda yere bakarak ilerlerken sert bir vücuda çarparak durdum.Kollarımı tuttuğunda kafamı kaldırıp yüzüne baktım.Bu o kumral çocuktu !
"Yürürken yere değil önüne bakmalısın küçük kız" sesi...sesi beni büyülerken ve ona hayran kalmışken 'küçük kız' deyişi sinirlerimi bozmuştu !
"Ben bugün 17 oldum bir kere"dedim ayağımı yere vurarak küçük bir kız gibi.Yani ona hak vermiş gibi ! Ah !
"Küçük ve bunu kabullenemeyen bir kız hmm" dedi hala beni sinir ederken.Bu cidden...ah !
"Ben KÜÇÜK. KIZ. DEĞİLİM. !" dedim sesimi yükselterek .Kollarımı tutan elleri kollarımı sıkarken;
"BANA.BİR.DAHA.ASLA.BAĞIRMA !"diye kükrediğinde gözlerim dolmuştu ve çok...korkmuştum.Ben...hemen ellerinden kurtuldum ve kendimi geri çektim.Koşarak lavaboya ilerledim.Öyle bağırmıştı ki..!Dolan gözlerim lavaboya girdiğim an akmaya başladığında kapının arkasına yaslanıp ağlamaya başladım.O günden sonra ilk defa biri bana bağırmıştı.4 yıl sonra ilk defa...kapıya biri tıkladığında hemen ayağa kalktım ve yüzümü yıkayıp kapıyı açtım.Gelen kişinin Esila olduğunu gördüğümde kollarımı hemen boynuna doladım.Kolları sıkıca bedeni sararken göz yaşlarım hunharca dökülüyordu,ardındansa hıçkırıklarım...
* * *
Sakinleştiğimde Esila'nın yardımıyla locaya geçtim.Bora'nın meraklı ve endişeli gözleriyle karşılaştım.Esila'nın ya da Bora'nın sorduğu hiçbir soruyu cevaplamayarak oturuyordum ta ki Bora ayağa kalkana kadar...Ayağa kalkıp kolumdan tutarak beni de kaldırdı ve benimle göz hizasına geldi ve gözlerimin içine bakarak;
"Seni seviyorum güzelim,seni yıllarca sevdim.Hep bekledim her seferinde umut ettim.Ama sen...sen beni sevmeyi denemedin bile.Hiç şans vermedin bana,aşkıma...Hep önemsedim,seni tanımaya çalıştım.AMA SEN...AMA SEN BUNU DEFALARCA ENGELLEDİN!MUTLU OLMAN İÇİN SUSTUM.AMA YETER ARTIK!"sonlara doğru sesini yükseltirken olduğum yerde mıhlanmışcasına nefesimi tutarken sadece onun gözlerinin içine şaşkınlıkla bakıyordum.Göz yaşlarım istemsizce akmaya başladığında telefonumu masadan alıp çıkışa ilerlemeye başladım.4 yıl önceki o olayın yaşanmasına saniyeler vardı.Şu an,şu an olamazdı,Yalnızken ağlayamazdım ki ben.Hastanede biterdi sonum.O saniyeler gözlerimin önünden geçerken saçımı çekmeye başladım.Her seferinde her yıl aynı gün aynı saat bunu hatırlamak ve kendime bunu hatırlatmak ve acı çekmek için söz vermemeliydim.Delirmişcesine çığlık atarken tam yere düşecektim ki belime dolanan kollar bunu engelledi.Arkamdan doladığı kolları öyle sıkı sarmıştı ki bedenimi...ellerimi kollarının üstüne koydum ve başımı omzuna yasladım.Kokusu..,kokusu öyle farklı ve büyüleyiciydi ki.Kim olduğu umurumda değildi,olmazdı da.Önemli olan yanımda olmasıydı,nedeni umurumda değildi.Kollarımı çözüp beni kendine çevirdiğinde büyülü yeşil gözlerle karşılaşmak düşündüğüm en son şeydi.
"Neden ağlıyorsun küçük kız?"dedi şefkatli bir sesle.
Hala küçük kız diyordu bana!Bunu söylemesini önemsemeden ve sonrasında ne olacağını düşünmeden kollarımı sıkıca boynuna doladım.Bundan sonrası hiç önemli değildi.Ve hayatım yeniden başlıyordu,hissediyorum....Okuyan herkese teşekkür ediyorum oy ve yorumlarınızı bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Teen Fiction-SIR-(TANITIM) Hayatını duvarlarıyla yaşayan 'küçük kız' yaptığı bir hatanın bedelini ne kadar ödeyebilir?Yıllarca sevilmeyi bekleyen sevgilisi;ya hayatının dönüm noktasına sürüklerse onu?Hazal'ın bilmediğiyse hayatının kendi '4Yıl'ın dan sonra başl...