Medya Alper
Lütfen kitaba oy ve yorum yapmayı unutmayın.
Sonda sizle biraz konustum. Okumayı unutmayın...
...Otel kapısından çıkıp sahile doğru ilerledim. 5 dakikalık bir yürüme mesafesi var desem abartmış olurdum. Bunlar kafamda dönerken zaten sahile gelmiştim.
Birilerinin oturduğunu görünce o tarafa yürüyecektim ki aklıma bir şimşek çaktı. Niye onlarla dip dibeydik ki. Sonuçta birkaç gündür tanışıyoruz. Kafamda bu fikri haklı bulup onlardan 2-3 metre ötedeki şezlonglara oturdum.
Sediri şezlonga serip oturdum. Kulaklıklarımı ve gözlüğümü takıp arkama yaslandım. Telefonu küçük plaj masasına koydum ve arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Gözümü kapattığımda Kenan Doğulu'nun bir şarkısı çalıyordu.
💗
Başımdan aşağı dökülen suyla çığlık atıp uyandım. Ne olduğunu çözemeden kulağımdaki şarkı hoparlörden çıkarmışçasına duyuldu.
Hayat zorlaşınca
Çıkmaz sokaklarda soluksuz kalınca
Azalınca manadan
Seyyar sevdalarda parçalanıncaTerliği giymeden ayağı kalkınca ayağım yanmıştı. Ben daha ne olduğunu anlamadan üzerimdeki bol elbisenin çıktığını hissettim. O sırada bunu yapan kişinin Duygu olduğunu gördüm. Ayağı kumdan yandığı için yerimde zıplamaya başladım. Tam tekrar sıçrayacağım sırada biri beni omzuna alarak koşmaya başladı.
Kafamın dönmesi ile kafam beni kucaklayan kişinin bel boşluğuna baktığını fark ettim. O sırada arka planda şarkı devam ediyordu. Tahta oynama sesi gelince kafamı kaldırıp ne olduğuna bakınca Atilla'nın Kumsal'ı kucağına aldığını ama onu kucağına düzgün aldığını görünce beni koşturan kişinin kim olduğunu anladım. Alp...
"Sen Atilla değil misin lan?" bağırdım. "Üzgünüm Sarışın stokta ben kalmıştım." "Ayrıca sana küfür pek yakışmıyor." dedi. "Hızı artınca çığlık arttı. "Hazırlan Sarışın uçuşla inişimiz bir olacak..." sözü tamamlanmadan zıpladı.
O kadar büyük çığlık atmıştım ki İstanbul'dan duyulmamasını umdum. Suya ağzım acık girmiştim. Klasik Balıkesir suyu çok soğuktu. Birde onun için denizin içinde çığlık attım. Bizim arkamızdan da birileri suya atlamıştı.
Kafamı çıkaramıyordum çünkü bir el kafamı bastırıyordu. Kafamdaki ele bir güzel tırnaklarımı bastırmamla saçlarımdan yukarı çıktı beni. Yukarı çıktığımda küçük bir çığlık daha attım.
"Ya bu kızda ne ses var. İstanbul inledi." bu kara oğlan Bora'ydı. Kafama bastıran kişiye dönünce bunun Atilla olduğunu gördüm. "İzmir gemileri karaya çarptı, hazır olun." demesinin sonunda dalıp ayaklarına yapıştım. Tüm gücümle aşağı çektim.
Onu altıma çektim kafası suya gömülünce dışarı çıkıp omuzlarına oturdum. Dışarı çıkınca ikinci hamlem başlayacaktı. Dışarı çıkıp nefes alır almaz kendimi öne sarkıttım. Bu hareketimle o geri suyun içine geri girdi.
Atilla'nın göğüsü kumla buluşur buluşmaz bacaklarımı boynundan çekip kendimi suyun yüzeyine kaldırıp Atilla'nın sırtına ayaklarımla elimden geldiğince baskı uyguladım.
Kafamı sudan kaldırınca bana şaşkın bakan insanları görünce ellerimi iki yana 'bilmem' şeklinde sırıttım. Tabi boğulma raddesine gelen Atilla'nın beni ayak bileğimden yakalayıp geri çekmesiyle selamım yarıda kaldı.
Ben suya geri gömülürken Atilla bana ters bir şekilde geri çıktı. Yerle yüzüm birleştikten iki saniye sonra bende kendime gelip suyun yüzeyine çıktım.