BÖLÜM 58

14 1 0
                                    

Keyifli okumalar dilerim. :)

  Demir'den
  Babamsız geçen 2. haftam. Ada hâlâ beni affetmiş değil. Yine de çabalıyorum. Eskisi gibi soğuk olmasa da tam anlamıyla sevgili değiliz. Odamda oturmuş boş boş bilgisayarımda geziniyordum. Tamam itiraf ediyorum Ada'yı stalk'lıyordum. Canım sıkıldığı için film izlemeye karar vermiştim. Bilgisayar çantamın ön gözünü açıp bir flaş bellek aldım rastgele. Siyah bir flaş bellekti. Bilgisayara taktım ve flaşın içinde ne olduğuna baktım. Genelde filmler vardı benim flaşlarımda zaten. Birkaç video vardı. Birkaçı benim küçüklüğüme aitti. En son bir video daha vardı. Onu açtım. Açmamla şok olmam bir oldu. Bu video benim küçüklüğüme ait olan veya sıradan bir video değildi. Videoda annem ve babam birde tanımadığım bir kadın daha vardı.

  Annemin elinde bir silah kadına doğru tutmuş birşeyler söylüyordu aglayarak. Fakat videoda ses yoktu. Babam annemin yanında onu durdurmaya çalışan hareketlerle bir kadına bir de anneme bakıyordu. Annem tam tetiğe basacakken babam annemin elinden silahı almak için hamle yapmıştı fakat kadın çoktan vurulmuştu. Bu kadın o kadın! Arzu Denizer, Ada'nın annesi... Video burada bitmişti.

  İlk başta şaşkınlıktan ne yapacağımı bilememiştim. Ellerim açık olan ağzımı kapatmakla meşgulken beynim yanmak üzereydi. Bir yanım annemle daha yeni kavuştuğumu söylerken diğer yanım suçsuz babamı düşünüyordu. Evet annemi affetmiş değildim ama haksızlık etmeyecektim. Herkes hak ettiği yeri bulmalıydı!

  Önce Ada'yı aradın olan biteni baştan sona anlattım. O da ben gibi şaşkınlığını gizleyememişti. Karakolda buluşalım dediğimde hemen kabul etti.

                              ***

  Karakoldan babam, ben, Ada, Çetin amca ve avukatları olarak bildiğim Mehmet abi çıkmıştık. Her şey açıklığa kavuşmuştu ve ben bunun için şükürler ediyordum. Sanırım her şey normale dönüyordu. Babam büyük bir mutlulukla konuştu.

  "Çok şükür şuradan kurtuldum ya."

  "Neyse ki büyük bir yanlış anlaşılmaymış tekrar kusura bakma Engin." diyen Çetin amcaya gülerek "Önemli değil, her şey açıklığa kavuştu ya gerisinin pek bir önemi kalmadı." dedi babam.

  Dostça bir el sıkıştılar babamlar. Çetin amcanın bakışları bana döndüğünde "Sende sağ ol oğlum, senden de özür dilerim." deyince gülümseyerek "Ne demek ben birşey yapmadım ki. O flaş rastgele geldi elime. Yoksa benimde pek birşey bildiğim yoktu." dedim. Söze Ada atladı. "Ben hem teşekkür ederim hemde özür dilerim ikinizden de, özellikle de senden Engin amca. Seni dinlemeden önyargılı davrandım. Kusura bakma."

  Babam en samimi gülüşünü bahşederek konuştu. Hayır o değil ben oğluyum bana bu şekilde gülmedi 19 senedir ya.

  "Önemli değil kızım. Senin yerinde kim olsa yanı tepkiyi verirdi. Neyse ki her şey geride kaldı artık. Sadece Elçin'in yakalanması kaldı. Onu da en kısa sürede halledeceklerdir."

  "İnşallah." dedi Çetin amca. Öyle bir iç çekmişti ki sanki onun yaşadıklarını ben yaşıyormuş gibi oldum. İnsanın eşini kaybetmesi çok kötü bir durumdu. Hele de bir kıskançlık uğruna. İnanabiliyor musunuz kıskançlık, olayın özeti kıskançlık!

  Annem babamın iş arkadaşıyla konuşmasını duyup bunu kıskançlık haline getirmişti. Ki konuştuğu kişinin eski sevgilisi Arzu hanımın olmadığını bildiği hâlde babamın silahını kaptığı gibi onun ofisine gitmişti. Gitmekle kalmayıp onu öldürmüştü. Bu gerçekten psikopatlığın son evresiydi. Şimdi evlerimize gitmiş annemin yakalanma haberlerini bekliyorduk. Aklıma gelen daha doğrusu hiç çıkmayan Münevver'i düşunmüştüm. Onlar ben Almanya'ya gittiğimde Antalya'ya gitmişlerdi. E hâliyle Münevver'de annemle birlikte gitmişti. Babası diye bildiğim Ali'de ağır hastalığından dolayı hayatını kaybetmişti. Babama direkt bu konuyu açmıştım.

İNTİKAM ATEŞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin