Bölüm 2: Ihlamur Esintisi

34 8 26
                                    

Anıl'dan...

Önceden sadece saatlerce bilgisayardan oyun oynadığım için uykusuz kalırdım, daha doğrusu kendimi uykusuz bırakırdım. Ama şu son üç yıldır sadece düşünmekten uyuyamıyorum... Mesela önceden geleceğim hakkında zerre kaygı duymazdım, üzüldüğüm tek şey kazanamadığım online maçlar olurdu. Büyüdükçe anladım, her şey herkes için her zaman toz pembe olmuyormuş. Ve bana bunu öğreten, bunu anlamamı sağlayan şey yaşımın büyümesi, ergenlik yahut bu tür bi' şey değil bir türlü kabuk bağlamak bilmeyen yaram olmuştu.

Acı... İnsanı büyütürmüş, yalnızlaştırırmış, hoyratça öğretirmiş hayatın bir diğer yüzünü...

Yaklaşık üç saattir uykuya direniyordum; kim olduğunu, nereli olduğunu, kaç yaşında olduğunu, nasıl biri olduğunu bilmediğim birinin gözlerini açması için bekliyordum...

Uzun kirpikleri, koyu kestane rengindeki saçları, hafif kemerli burnu, biçimli kaşları, ve al al yanakları, kapalıyken bile çok güzel olduğuna kendi varlığımdan daha emin olduğum gözleri, kahverengileşmiş göz altı torbaları... Islak dalgalı saçları ile bana annemi anımsatıyordu... Muhtemelen bu yüzden bu kadar dikkatimi çekmiş ve yardım etmek istemiştim. Parlak bi' kum tanesi gibi gözüme ilişmişti...

Sahi, adı neydi? Aren olsa çok ne çok yakışırdı... Farsçada parlak renkteki kum tanesi anlamına geliyordu. O kum tanesi, "Ben buradayım!", dercesine parlamasaydı, şu an burada olmazdım. Böyle hissetmezdim.

Hastanedeki sağlık görevlileri tarafından üzeri kontrol edilmişti, üzerinden sadece bi' cüzdan çıkmış ve kimlik tespiti yapılmıştı. Bize söylemediler ama ailesini çağırmadıklarına göre reşitti.

Karnındaki yara da öyle derin değilmiş, bir iki dikişle halletmişler. Bunu duyduğumda şu üç yıldır hiç sevinmediğim kadar sevinmiştim ve içim rahatlamıştı.

Bir yandan da çok garip geliyordu, şaşırmıştım kendime çünkü insanın hiç tanımadığı biri hakkında içinde bu denli merak duygusu uyanır mıydı? Bir yabancının sağlığına bu kadar sevinir miydi?

Bu soruların cevabını bugün yaşayarak öğrenmiştim. Evet seviniyormuş ve evet merak edermiş, siyasi görüşünden annesinin kızlık soyadına kadar merak etmiştim. Ama her şeyden evvel nasıl bu duruma düştüğünü merak etmiştim ve bunun hakkında içimde endişe duygusu vardı.

Acaba bir şeyden mi kaçmıştı? Yüzerek mi gelmişti yoksa gemiden bottan falan mı düşmüştü? Abartma Anıl. Karşıdan buraya nasıl yüzsün? Mantık lütfen.

***

Hemşire gelmişti ve onu yatırdıkları odaya gitmişti. Meraklı gözlerle hemşire içeriden çıkana kadar kaoının arkasından bakmıştım. Beş dakika geçmeden hemşire odadan yüzünde kocaman bi gülümsemeyle çıktı ve yanımıza geldi,

"Gözlerini açtı ve ona yardım eden kişiyle tanışmak istiyor, isterseniz odaya girin ve tanışın. Ama sizden ricam çok yaklaşmayın çünkü enfeksiyon kalabilir, geçmiş olsun", dediği anda sanki yıllardır bu anı bekliyormuşum gibi içimi bir deli heyecan kaplamıştı.

Hemşireye teşekkür edip ürkek adımlarla odaya doğru yöneldik. Kapıyı çalıp onay alıp kapı kolunu itip odaya girdiğimde odayı kaplayan ıhlamur kokusunu yüzümde saf bi' tebessümle ciğerlerime doldurmuştum.

Kapalıyken bile çok güzel duran bir çift yeşil ağırlıklı ela göz yorgun gözlerimle buluştuğunda kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissetmiştim. Üç buçuk saattir varlığından haberdar olduğum bir yabancının beni böyle etkilemesi çok garipti. Ürkek adımlarla yattığı yatağa biraz yaklaştığımda,

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 04, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GümüşserviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin