Steve genç bir çocuktu. Sessizdi, her şeyi kendi iç dünyasında yaşıyordu. Sabah oluyordu güneş doğacaktı. Steve erkenden uyandı yatağından kalktı, üzerini giyindi sırt çantasını hazırladı, gözlüğünü taktı, kahvesini hazırladı, laptopunu, sandalyesini, sandaletlerini çantasına koydu, kulaklığını aldı ve Long Beach sahiline doğru yürümeye başladı. Ağaçlar yemyeşildi kuş sesleri çevreyi sarmıştı, yolda yürüyen birkaç insan vardı araba sesleri bile yoktu hayat henüz başlamamıştı. Steve kulağına kulaklığını takıp müzik dinleyerek yürümeye devam etti. Gökyüzü aydınlanmaya başlayacak ve güneş doğacaktı. Steve Long Beach sahiline varmıştı. Kendisine uygun bir yer belirledi, çantasını çıkarıp sandalyesini koydu, kulaklığını çıkardı. Dalgaların sesi, kuş sesleri ve hafif esen bir rüzgar sarmıştı Long Beach sahilini.
Güneş doğdu Steve telefonunu eline aldı güneşin doğuşunu çekmeye başladı ardından izlemeye devam etti. Hava güneş doğduğu için biraz daha ısınmıştı insanlar sahile gelmeye başlamış çocuklar kumdan kale yapıyorlar, top oynuyorlar ve birbirlerini kovalayarak oyun oynuyorlardı. Steve bir gölgeye geçti laptopu aldı ve projesini yapmaya başladı. Güzel projeler yapıyordu kendisini geliştirecekti kararlıydı. Zaman geçmiş ve gün batımı yaklaşmıştı Sahilde sosisli satan bir adamdan sosisli yemişti sokak lezzetleri güzel oluyordu seviyordu. Gün batımını izlemeye başladı güneş öyle güzel batıyordu ki gökyüzü kırmızıyla ve sarıyla karışmıştı. Birkaç fotoğraf çekip müzik dinlemeye başladı. Güneş batmış ve gökyüzü kararmıştı yaldızlar gittikçe belirgin hale gelmişti. Sahilde ışıklar yoktu bu yüzden daha rahat görebiliyordu yıldızları ...
Sessizlik sarmıştı Long Beach sahilini. İnsanlar evlerine dağılmıştı sahil güvenlik ekipleri sahili kontrol ediyorlardı. Steve yere uzandı ve sonsuz gökyüzünü izlemeye başladı. Sanki yıldızlar sarmıştı dört bir yanını.Bir yıldız kaydı ardından bir dilek tuttu. Müzik değiştirmek için telefonu aldı ve tarihe baktı. 2 mayıstı ve bugün yıldız yağmuru gerçekleşecekti. Gece geç saatlerde başlayacağı için sahilde sabahlamaya karar verdi. Telefonu çaldı arayan Steve'in annesi bayan Margaret idi.
Steve: Alo efendim anne
Bayan Margaret: Oğlum eve ne zaman geleceksin saat oldukça geç oldu hadi gel sana patates kızarttım.
Steve: Anne bugün burada sabahlayacağım merak etme. Yıldız yağmurunu kaçırmak istemiyorum
Bayan Margaret: Peki oğlum dikkat et kendine
Steve: Tamam anne. dedi ve telefonu kapattı müzik dinlemeye devam etti.Telefonda Steve'in en sevdiği şarkılardan biri çalmaya başladı "Balmorhea-Remembrance"... Steve'in ruhunu dinlendiriyordu bu müzik. Telefonun şarjı azalmaya başladığı için laptopuna bağladı telefonu şarj etmeye başladı. Gece yarısı çoktan olmuştu sadece dalga sesleri vardı koskoca Long Beach sahilinde. Kahvesinden birkaç yudum aldı uykusu gelmemeliydi, uyumamalıydı. Fazla kahvesi kalmamıştı derken yıldızlar kaymaya başlamıştı gökyüzünde ve Steve yine bir dilek tuttu, durmadan dilek tutmaya devam etti. Yaldızlar dans ediyordu sanki koskoca gökyüzünde... Gökyüzünde iki yıldız birbirine çarptı bu olay çok nadir rastlanan bir olaydı. Bembeyaz bir parıltı oluştu gökyüzünde ve yıldızların tozları dağılmıştı bu olayın fotografını çekemedi fakat gözleriyle görmüştü şok içerisinde şaşkınlık içerisinde sadece izliyordu. Steve tekrar dinlediği müziği açtı. Gökyüzünde bir silüet belirdi bir insan silüeti sanki Steve'i izliyordu. Steve ona bakarken uykuya daldı gözlerini açtığında güneş doğmuş ve insanlar dolaşmaya başlamıştı. Steve kalktı eşyalarını topladı kahvesini eline aldı ve eve doğru yürümeye başladı. İnsanlar oradan oraya gidiyor kimisi koşturuyordu. Caddede araba sesleri insan sesleri birbirine giriyordu. Eve vardı kapıyı çaldı ve Bayan Margaret kapıyı açtı.
Bayan Margaret: Ne yaptın oğlum?
Steve: Yıldız yağmurunu izledim anne çok güzeldi
Bayan Margaret: Aç mısın bir şeyler yapayım istersen?
Steve: Sağol anne odama gidip uzanacağım dedi ve odasına gitti.
Çantasını çıkardı yatağına yattı ve geceyi düşündü. Sahi bir hayal mi görmüştü yoksa gerçek mi bilemiyordu. Silüet aklına geliyordu ve silüeti düşüyordu. Bayan Margaret Steve'i biliyordu bir iç dünyası vardı iç dünyasında yaşıyordu fakat bundan kimseye bahsetmiyordu. Steve uykuya dalıp gitmişti. Öğleden sonra Bayan Margaret'im seslenmesi ile uyanmıştı.
Bayan Margaret: Oğlum hadi biraz yemek ye. Sana ne yapmamı istersin?
Steve: Sadece makarna yiyeceğim dedi.
Yüzünü yıkadı mutfağa indi. Her şeyi kendi içinde konuştuğu için fazla sohbet etmiyordu. Bugün de gidecekti Long Beach sahiline. Yemeğini bitiren Steve daha sonra bilgisayarından Youtube'u açıp videolar izlemeye başladı bir yandan annesi Bayan Margaret ile vakit geçiriyordu. Steve lafa girdi
Steve: Anne ben bugün de sahile gidip gün batımı izleyeceğim.
Bayan Margaret: Oğlum... canım oğlum benim peki sen nasıl istersen ama kendine dikkat et olur mu?
Steve: Canım annem merak etme dikkat ediyorum. Fotoğraf çekiyorum biraz laptopta takılıyorum bu şey bana iyi geliyor.
Bayan Margaret: Bu geceyi de mi orada geçireceksin?
Steve: Bilmiyorum fakat öyle bir durum olursa sana haber ederim dedi ve odasına çıktı.
Çantasını tekrar hazırladı, kahvesini yaptı. Üzerini değiştirip kapıya doğru yöneldi.
Steve: Anne ben çıkıyorum görüşürüz
Bayan Margaret: Tamam oğlumSteve kulağına kulaklığı takıp müzik dinlemeye başladı bir yandan hayatı ve insanları izliyordu. Kimse izlememişti yıldız yağmurunu... Yolda yürümeye devam etti. Long Beach sahili görünmeye başladı ve Steve adımlarını hızlandırdı bu kez sandalyesini almadı sadece yere oturmak için örtü almıştı. Long Beach sahiline varan Steve çevreye insanlara çocuklara baktı ve ardından kendine bir yer aramaya başladı. Hava düne göre daha sıcaktı dün oturduğu yerde kimse olmayınca tekrar oraya gitti örtüyü serdi güneş tekrar batacaktı. Laptopunu aldı maillerini kontrol etti ve bir müzik açtı.. "DNDM-Before"
Steve'in kalbine dokunuyordu sanki kendisine aitti bu şarkılar, iç dünyasında kendini daha iyi bulmasını sağlıyordu. Ruhunu okşuyordu dinlediği müzikler.. Güneş batmaya başlamıştı kahvesini eline aldı ve yudumlamaya başladı. Sahil çocuk sesleriyle doluydu, çocukların ailelerinden kimisi çocuklarıyla oynuyor kisimi çocuklarını izliyordu. Sevgililer de sahil kıyasında yürüyüş yapıyordu. Güneş tekrar batmış ve tekrar bir gün daha bitmiş ve takvimden bir yaprak daha düşmüştü. Insanlar dağılmaya başlamıştı sahilden ve daha rahat duyulmaya başlamıştı okyanustaki dalgaların sesi. Yıldızlar doğuyordu usul usul gökyüzünde... Steve bir yandan müzik dinliyor bir yandan kahve içiyordu diğer yandan da yaşadığı olayı çözmeye çalışıyordu. Arada bir yıldız kayıyordu dilek tutmayı bırakmıştı Steve çünkü dileği gerçek olmayacaktı öyle düşünüyordu. Yıldızları izleyen Steve fotoğraf çekmek için telefonuna uzandı uzanırken gözüne bir şey çarptı. Dün görmüş olduğu silüet tekrar belirmişti okyanusun en son kısmında belirmişti sanki birisi onu izliyor yada onu bekliyordu. Gözlerini ovaladı ve tekrar bakmaya başladı bir insan silüetiydi ve gittikçe belirgin hale geliyordu. Gördüğü şey bir kıza benziyordu etkilenmişti fakat daha önce yaşadığı olaydan dolayı kalbinin kapılarını kapatmıştı ve kendisini yalnızlığa sürüklemişti. Sevgiye, aşka, insanlara olan güven ve inancını da kaybetmişti kimseye güvenmiyor inanmıyor ve aşktan sevgiden kaçıyordu...
Steve yalan söylemeyi ve insanların duygularıyla oynamayı sevmiyordu fakat kendisine yalan söylendiği için ve duyguları ile oynandığı için yalnızlığı tercih ediyordu. Sahte kalabalıktansa kaliteli bir yalnızlık daha iyiydi. Fazla mutlu olamıyordu ama alışmıştı hayatın böyle olmasına... Silüeti hayretle izlemeye devam ederken silüet yavaş bir şekilde gökyüzünde kaybolmaya başlamıştı. Bu kez daha net görmüştü ve gördükleri bir gerçekti. Sanki yıldızlar ve gökyüzü Steve ile konuşuyordu. Sanki bir periydi yada bir melekti yıldızların arasından Steve'i izleyen bir melek yada peri...
Saat iyice ilerlemiş ve gece yarısı olmuştu. Steve hazırlanıp yine eve doğru yola koyuldu. Sokak lambaları eşlik ediyordu Steve'e ve sonunda eve vardı. Bayan Margaret uyuyordu ve Steve yavaş adımlarla odasına gitti. Penceresinden dışarıyı izlemeye başladı gökyüzüne baktı fakat şehir ışıklarından dolayı yıldızlar çok fazla gözükmüyordu. Steve'in aklı iyice karışmıştı unutamıyordu gördüklerini. Yorgun düşmüştü kıyafetleri değiştirdi ve yatağa uzandı ve müzik dinlemeye başladı. Gözlerinden birkaç damla yaş aktı ardından gözlerini silip uyumak için gözlerini kapattı...
Steve neden böyle olmuştu, neden bu kadar etkilendi, gördüğü şey gerçek mi olacaktı yoksa bir rüya mıydı tüm bu yaşadıkları?
Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...