mayıs|1. bölüm

86 13 25
                                    


-

Bugün aylardan Mayıs.
Ben hala sonbahardayım.

Artık tüm günlerim tekdüze, makine gibi devam ediyorum hayatıma. Hiçbir şeyin üstünde düşünmeye vaktim yok, takılı kalırsam tekrar hareket edecek gücüm yok.
Ne oluyor bilmiyorum, olan bitenle bağım kopmuş ve bambaşka bir yerdeyim sanki.
Hayatımda hiç bu kadar kötü hissetmedim. Bunalım ve buhran içimden başlayıp dışıma doğru yiyor beni. Böyle zamanlarda ben bile durduramıyorum kafamın içindekileri, işlemeye başladıktan sonra düşünceleri durdurmak çok zor. Ölmekten korkuyorum. Ölümsüz olmayı diliyorum. Ölümsüz olmayı ve asla yaşlanmamayı. Anneme sarılmayı. Annemi unutmamayı, sesini unutmaya başladım bile. Dünya üzerindeki her ülkeyi gezmeyi. Her şeyi bilmeyi. Beş yaşındaki bir çocuk kadar bihaber ve masum olmayı. Beş yaşıma geri dönmeyi ve sahip olduğum her bir anıyı tek bir değişiklik olmadan tekrar tekrar yaşamayı. Yazın gelmesini. Bir daha asla üşümemeyi, bir daha asla sonbahar olmamasını. İyi hissetmeyi. Dolaptaki hala geçen yazın kokusunu taşıyan ve üstü hafiften toz tutmuş deniz şortumu giymeyi ve çok sevdiğim denize gitmeyi. Okyanus dalgalarının üstünde parlayan cömert güneşin ışıklarının gözümü kamaştırmasını. Biraz olsun iyiye gitmeyi. Umutlu olmayı, umuta sahip olmayı. Yazın gelmesini.

Yine gariptir ki ben bunları ne kadar istersem o kadar uzaklaşıyorlar sanki benden. Koşup yakalamak istiyorum ama ne tarafa koşacağım hakkında hiçbir fikrim yok, belki koşmama bile gerek yoktur. Hiçbir şey bilmiyorum. Ama koşmak iyi geliyor yine de, insanın nereye koştuğunu bilmesi de önemli tabii. Zira güz nereye koşsam orada bekliyor beni.
Aylardan Mayıs ayı ve hava hiç ısınmadı, Mayıs ayı ve ben hayatımda hiç bu kadar mutsuz olmadım. Kara Güz peşimi aylardır bırakmadı, nereye gidersem gideyim benimle, ne yaparsam yapayım yanımdan ayrılmıyor. Amacını biliyorum; benim umudumu öldürmek, beni öldürmek istiyor. Aylardır hava yağmurlu ve soğuk, aylardır içim kasvetli ve soğuk.
Sonbahardan uzaklaşmak istiyorum ama beni kendine bağlamış sanki ve kesebilecek tek makas da balinanın tekinin midesine girmiş, umutsuz vakayım her halimle.
Dışarı çıkıyorum çünkü içerisi beni daha da çok boğuyor, sonbahar boğazımdaki parmaklarını gevşetir belki evden çıkarsam diye düşünüyorum.
Ama yağmur yağıyor.
Tenimde hissettiğim damlalar vücudumun katmanlarını somsoğuk bir asit gibi delip ta kalbime ulaşıyor ve orada kendine bir yuva kuruyor. Gitmemeye kararlı.
Ama ben de kararlıyım. Yazın gelmesini sağlayacağım, mutlu olacağım. Güneşin tenimi ve belki en nihayetinde kalbimi yavaş yavaş bile olsa kesin olarak ısıttığını hissedeceğim. Vücuduma dünyanın bahşettiği tek su denizin tuzlu ve ferahlatıcı suyu olacak. Bunları düşünmek bana umut veriyor. Bir gün iyi olacağıma dair bir umut.

Seninle beraber olacağımıza dair bir umut.

Senden bahsediyorum Jeon Jeongguk.

Ne zaman annemi ve gitmeyen güzü düşünsem başım ağrımaya ve gözlerim yanmaya başlıyor; dayanamayacak, vücudumdaki tüm hücrelerim patlayacak gibi hissediyorum. Ama sen yardımcı oluyorsun, bana nasıl yardım ettiğin hakkında tek bir fikrin yok belki ama inan bana seni düşünmek kadar iyileştirmiyor hiçbir şey beni. O iç gıcıklayıcı hissin geldiğini fark ettiğim anda sana yönlendiriyorum düşüncelerimi.

Belki şu an kimse, sen bile bizi yakın değil arkadaş olarak dahi tanımlamazsın. Sınıf arkadaşıyım senin için belki sadece, bahse girerim sınıfta nerede oturduğumu bile bilmiyorsun. Ama bunların hiçbir önemi yok, hiçbir zaman da bir önemi olmadı. Bugün aylardan mayıs ve okul bir ay sonra kapanıyor. Mezun olacağız. Ve okul kapanınca senin güzel yüzünü bana göstermek için bir nedenin kalmayacak. O yüzden öncenin ayağıma takılıp beni düşürmesine izin vermiyorum, kararlıyım.

Jeon Jeongguk, beni tanımanı istiyorum.
Benimle hiçbir şey olmak zorunda değilsin, hiçbir zaman bu beklentide olmadım. Bir şeyi kendiniz almak yerine karşı taraftan ne kadar çok isterseniz bahsi geçenin elde edilmesi o kadar zorlaşır. Bunu anlayalı uzun zaman oldu, on yaşımdan beri biliyorum bunu. O yüzden ben ise sadece kendimi tanıtmama izin vermeni istiyorum senden.

 ebedi güz'ün sonu | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin