İyi okumalar.🍑
İki bölümlük kısa hikayedir.Bölümleri uzun uzun yazdım.🌸Gece ıssız bir arazideki kulübede sandalyeme oturmuş ve ayaklarımı masaya uzatmış gözlerimi dinlendiriyordum.Neden mi bu ıssız yerdeyim?çünkü bu ıssız arazideki inşaatın bekçiliğini yapıyordum malzemeler çalınmasın diye.Gece saat iki olduğu için biraz gözlerim yanmıştı onun için gözlerimi biraz dinlendirdikten sonra kalkıp bir sorun var mı diye etrafı gezmeliydim.Birkaç dakika daha gözlerim kapalı durduktan sonra ayaklarımı masadan indirmiş ve hafif gerindikten sonra ayağa kalkmış el fenerini aldıktan sonra kulübeden dışarı çıkmıştım.Burada tek başıma durmam saçmalığın saçmalığıydı.Birkaç adam gelse ne yapıp da onları etkisiz hale getirebilirdim.Hiç aklı mantıkları yoktu bu insanların.Bu geceden sonra yanıma birini istemeliydim.Yavaş yavaş her yeri kontrol ederek ilerliyordum inşaat büyüktü.O yüzden gezmem uzun sürüyordu.Biraz daha ilerledikten sonra bir ses duymuştum çok cılızdı tam emin olamamıştım.Yavaş adımlarla daha temkinli ilerlemeye başladım.Tekrardan bir tıkırtı duyduğum da sesin geldiği yöne doğru ilerledim.Gelen sesi dinlediğimde çok kişinin değil tek kişinin çıkarabileceği bir sesti belki de bir kediydi.Yinede elimi silahıma atmış yürümeye devam etmiştim.İleride bir gölge gördüğümde nefes bile almadan oraya doğru ilerledim.O sıra elimdeki ışığı kapatmış etraftaki cılız ışıkla yürümüştüm.Önümü görebilecek kadar ışık vardı.Gölgeye doğru iyice ilerleyip tam önümde durduğumda el fenerini açmış ve gölgenin geldiği yere silahımla birlikte tutmuştum.Karşımda gördüğüm bir kedi veya adam değildi,küçük görünümlü bir çocuktu.Burada ne işi vardı bilmiyorum ama elimdekilere baktığımda kısa demirlerin olduğunu gördüm.Beni görür görmez atmıştı yere demirleri büyük bir gürültüyle.
"Hey ne yaptığını sanıyorsun sen utanmıyor musun bir şeyler çalmaya."
Silahımı kabzasından koyup yanına yaklaşır yaklaşmaz kolundan çekip dışarı çıkarttım.Ağlamaya başlamıştı.Ağlamalıydı bence de yaşı küçük değilse polise götürecektim.
"Abi yalvarırım beni bırak ben zor durumdaydım lütfen abi bırak beni."
Küçük vücuduna nazaran sesi olgun çıkıyordu.Bu da onun yaşının küçük olmadığını gösteriyordu.Sanırım minyon bir çocuktu.Dış görünüşüne baktığımda sarı saçları,koyu mavi gözleri,küçük burnu ve ağzı beyaz teni sanki filmlerden fırlamış gibiydi. Ama üzerindeki kir pas içinde olan elbiseli vücudunun ve yüzünün bazı yerlerindeki kir izleri onun bir filmden fırlamadığını gösteriyor ve gerçekliğe döndürüyordu insanı.Gerçekten çok güzel bir çocuktu ama.
"Kime masal okuyorsun sen nasıl geldin buraya kim getirdi seni,demirleri çalıyordun anlamadığımı mı düşünüyorsun.Kaç yaşındasın sen?"
Yalvaran çocuğu çekiştirerek kulübeye getirmiştim.Tir tir titriyordu madem bu kadar korkacaksın neden yapıyorsun bu işi.Salya sümük ağlıyordu bir yandan da beni polise verme diye yalvarıyordu.Sorduğum soruyuda yalvarışlarının arasında cevaplamıştı.
"Ben...ben on sekiz yaşındayım lütfen beni polise vermeyin,lütfen abi bir daha yapmam gerçekten sadece beni polise vermeyin."
"Biri sana bunu zorla mı yaptırıyor yoksa o demirleri satarak mı para kazanıyorsun söyle.Yok mu senin annen baban?"
Ağlamaları daha da şiddetlenmişti,o sırada kafasını da iki yana sallıyordu neye hayır diyordu anlamış değildim ama ağlaması ve doğru düzgün konuşmaması sinirlerimi zıplatmıştı.
"Sana soruyorum doğru düzgün cevap versene."
Çenesine elimi atıp kıracak şekilde tutmuş ve bana bakmasını sağlamıştım.Sikeyim bu çocuğun güzelliği neydi böyle.Bir erkeğin güzelliği beni neden bu kadar şahlandırıyordu. Güzel mavi gözlerinden ve küçük pembe dudaklarından gözlerimi alamayacağım kadar kendimi kaybetmiştim herhalde.Nedense şuan ona hissettiğim sahip olma duygusu beni cayır cayır yakmaya başlamıştı.Sikimde oluşan kıpırtı bir hayli canımı sıkmaya başlamıştı. Hem bu duruma hem de çocuğu duyduğum sinirle çenesini daha çok acıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sobe bxb
Short Story"Bebeğim emin ol ki ben de seni seveceğim hem de ömrümün sonuna kadar.İsim konusuna gelirsek adın Yekta olsun çünkü ismin anlamı gibi eşsiz ve benzersizsin."