[7]

29 14 3
                                    

Bunun normalde beni rahatsız etmesi gerekiyordu, ama güvende hissettim. Çok güzel ve nazik öpüyordu.

Dudaklarımdan ayrılıp gözlerime baktı.

"Yanında neden değişiyorum?"

"Yanımda neden değişiyorsun Park Jimin." gözlerini vücudumda gezdirip geri konuşmaya başladı.

"Hasta olucaksın hadi gel eve gidelim."
Kafamla onaylayıp kıyıya yürümeye başladık, elimi tutup içten bir gülüş attı. Bende aynı şekilde gülüşüne karşılık verdim...

Eve geldiğimizde banyoya çıkıp küveti doldurmaya başladım, Jimin arkadan geldi.

"Yardıma ihtiyacın varmı Min-shii." dedi sırıtarak.

Sırıtarak "Hayır Bay Park sağolun yardıma ihtiyacım olursa koşucağım ilk kişi sizsiniz."

Jimin bu dediğime gülerek bi havlu aldı ve çıktı.

Su sıcaklığını kontrol ettikten sonra soyundum. Kendimi sıcak suya bıraktım.

Evet artık onu unutmam gerekiyordu, yeni bir hayat. Onsuz bir hayat. Kos koca 5 yıl'ı unutmam gerekiyordu, başarabilirdim.

21:08

Gözlerimi açtığımda sudan buruşmuş vücudum ile bakıştım. Kaç saattir buradaydım, uyumuş muydum?

Dolaptan havlumu alıp vücuduma sardım, odama gittim ve beyaz t-shirt ve bi eşofman giydim. Aşağıya Jimin'e bakmaya gittim, o da koltukta uyumuştu.

"Jimin...Jimin!" Jimin şaşırmış gözlerle etrafa bakmaya başladı.

"Ne, noldu kim var?"

"Kimmi var? Ben varım, Min-shii."

Kısılan gözleriyle tekrar konustu "Ahh, Min-shii beni korkuttun. Noldu?"

"Uyuya kalmışsın acıkmadın mı?"

"Ah yok yanına gelmeden sanduvic yemistim, hâlâ tokum."

"Peki öyleyse birşeye ihtiyacın olursa odamda olucam."

Dediğim şeyi kafasıyla onaylayıp geri yastığa daldı. Odama gidip elime laptopumu aldım ve birkaç şarkı sözü yazmaya başladım, böyle şeylerde iyi değilimdir ama kendimi böyle rahatlatabiliyordum. Şarkı söylemekten, dans etmekten, göz önünde dikkat çekicek herhangi birşey yapmaktan her zaman utanmışımdır. Dikkatlerin üstümde olmasını sevmiyordum. Moda tasarımı öğrencisi olmama rağmen her zaman müziğe merak salmışımdır. Annem piyanist, babam ise bir gazeteciydi. Onlar lisedeyken tanışmışlardı, onların aşkına inanmıyordum aşktan ziyade daha çok mantık evliliği gibiydi. Babam katı kuralları olan disiplinli bir adamdı, annem ise cana yakın ve kırılgan yapıda bir kadındı. Onlar her zaman kavga ederdi, babam bağırdıkça annem ağlar, annem ağladıkça babam daha çok bağırırdı. Onlarınki gibi evlilik istemiyordum ben beni gerçekten seven biriyle evlenmek istiyordum. Elime gitarımı alıp birkaç melodi uydurmaya çalıştım. Annem ben küçükken hep bana güzel bir melodi mırıldanırdı, çok hoşuma giderdi. Annemi seviyodum ama kendini küçük duruma düşürmesinden nefret ediyordum. Babamda ne kadar katı olursa olsun konu ben olunca çok mütevazı biri oluyordu. Tek çocuktum belki bu yüzden bana hassas davranıyordu. Düşüncelerimden çıkıp karşımda bağdaş kurmuş Jimine bakmaya başladım.

"Yeong o kadar dalmışsın ki yanına geldiğimi bile fark edemedin."

"A-"

"Şarkı mı yazıyorsun, sesinin bana özel kalmasını isterdim."

"Sesim kendime özel kimse duyamaz."

"Hadi ama herşeyi anlarım ama gitarın neden beyaz?"

"Ne demek istiyorsun."

I'm not yours. | Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin