10

479 74 16
                                    

Seungmin

Okula gitmediğimiz için çok sıkılacağımızın farkındaydım ve Hyunjin'i merak ediyordum. Dün yapılan testlerden sonra onu Chan hyung bırakmıştı ve birçok sorusu olduğunu tahmin edebiliyorken okula gitmememiz onu endişelendirmiş olmalıydı.

Yarın için şimdiden bir şeyler düşünsem iyi olurdu.

Ben yatağımda kara kara düşünürken Felix ve Jeongin'e çarptı gözüm. Felix'in yatağında ikisi birlikte yatmışlardı. Jeongin onun omzuna yatıp kolunu beline sarmıştı, diğeri de onun saçlarını okşamakla meşguldü.

'Sevimliler' diye geçirdim içimden. Hyunjin'in onlara pamuk şekerler diye seslenişi aklıma geldiğinde gülmeme engel olamamıştım. Üst kattakiler bir anda bana döndüklerinde garip hissettiğimden ayağa kalkıp biraz dışarıya çıkacağımı söyledim.

Hava alıp biraz Hyunjin'i düşünecektim.

Yani, yarın ona ne söyleyeceğimi tabii ki.

Yoksa onu neden düşüneyim?

_

Jisung

Seungmin çıktıktan sonra bir süre Jeongin ve Felix'i izledim iç geçirerek. Sonra uyandığımdan beri yaptığım gibi gözlerim Minho'nun üzerine çevrildi.

Dün gece çığlık atarak uyandığından beri başını yorganının altından çıkartmamış, uyumak istediğini söyleyerek hepimizi uzaklaştırmıştı ve giderek onun için endişeleniyordum.

Yanına gidip gitmemekle kararsız kalmıştım ancak daha sonra Han Jisung olarak, kendim olarak yatağımdan kalktım ve onun yanına gittim. Yatağına oturdum bir cesaretle.

"Minho, dışarıda biraz hava almak ister misin?" diye sorduğumda sınırlarımı onun için giderek aştığımı fark ediyordum.

Sesi çıkmamıştı. Aslında, Minho saatlerdir tek kelime etmeden ve kımıldamadan öylece yatıyordu.

"Örtünü üzerinden çekebilir miyim?" diye sorduğumda da bir ses çıkmadı.

"Minho!" Sesimi biraz daha yükselterek onu sarstığımda uyanacağı yoksa bile rahatsız eden ben olduğum için uyanıp bağıracağına ve beni azarlayacağına emindim.

Ama Minho tek kelime etmediğinde yorganı aceleyle çektim üzerinden. Karşılaştığım şeyin bembeyaz olmuş bir yüzle zar zor nefes alan Minho olmasını elbette beklemiyordum.

"Minho! Chan hyungu çağırın çabuk! Minho, ses ver ne olursun!"

Felix daha iyi durumda olduğundan durumun ciddiyetini fark ettiğinde aceleyle inmişti merdivenleri. Ben Minho'nun nefes alıp verme aralarını sayıp hareketsiz elini tutarken buz gibi olmuş elleri canımı acıtıyordu.

Kalbim duruyomuş gibi acıtıyordu canımı, Minho buz gibiydi ve nefes alıp verişi çok kötü durumdaydı.

Chan hyung yanındaki Felix ile yukarıya çıktığında gözlerimdeki yaşlar akmamak için direniyorlardı.

"Ne oldu Jisung?" dedi Chan hyung. Bunu sorduğunda birinin bana seslenmesini bekliyormuş gibi ağlamaya başladım. O arada ise ne olduğunu anlatmaya çalışıyordum.

shadow ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin