"Emzirebilir miyim acaba?"
Uzun zaman sonra ilk defa bebek görünce ne yapacağımı şaşırdım tabi.
"Saçmalama istersen jeongin, bebeği korkutma."
"Aman iyi be."
İçeri aldığımızdan beri ağlıyordu. Muhtemelen acıkmıştı.
"Süt ısıttım biraz ama biberon yok nasıl yapalım jeongin?"
"Tatlı kaşığıyla minik minik versek olmaz mı?"
"Bilmiyorum ama şuan en mantıklısı bu sanırım."
"Tamam o zaman kaşıkla sütü getir ben veririm."
mutfağa gidip süt koyduğu kaseyle birlikte kaşığı getirdi.
"Al bakalım."
Yastığı destek için kafasının altına koyup koltuğa oturttum.
"Bak şimdi bebiş çok hareket etme tamam mı yoksa boğazına kaçar."
Kaşığı uzattığımda kedi yavrusu gibi dilini dışarı çıkardı. Tatlılığına ölebilirim cidden.
"Seni anlıyor mu sence jeongin?"
azar azar sütü içirmeye çalışırken karşıda bulunan camdan chris'in yansımasını gördüm. Kimin bebek olduğundan şüpheliyim.
"Şeytan çarpmış gibi hareketler yapmayı bırak bebeğimizi korkutuyorsun."
"Ya arkandayım nasıl gördün beni! sadece bebeğin dikkatini dağıtmak için yardımcı olmaya çalışıyorum."
"Camdaki yansımandan." Morali bozulmuş olacak ki oflayarak tekli koltuğa geçip oturdu.
Sütünü bitirdiğinde ağzını peçeteyle silip bir güzel temizledim.
"Afiyet bal şeker olsun tosunuma."
''tosun demesene şu çocuğa neresi tosun.''
"Sen sussana huysuz herif. Gel bakalım babana tosunum."
Önlüğünü çıkarıp tekrar kucağıma aldım. Yalandan ısırmaya çalışıyordum.
"Yerim seni ham ham ham!!"
Birkaç dakika sonra aşağıdan gelen sesler hiç iç açıcı değildi.
"ıyy chris sıçtı bu gel al çabuk!"
Bezinden gelen koku hindistan sokak lezzetleri gibiydi. Oldukça baharatlı ve keyif kaçıran...
Simba sahnesi gibi tosunu öne doğru uzatıp kafamı sola doğru çevirdim.
"Ne yedin be tosunum leş gibi kokuttun."
Chris kucağına aldığında kokusu yeni gelmiş olacak ki yüzünü buruşturdu. Tamam bebeklerinkinin kötü koktuğunu biliyordum ama ozon tabakasını delecek güçte olduğunu bilmiyordum.
"Peki sevgili eşim, bez yokken bu çocuğun altı nasıl değişecek ne koyabiliriz?"
"Senin beyaz tişörtlerden birini sararız, çocuğumuzdan önemli değil ya canım"
"Bu çok mantıksız bir fikir, ama bu saatte şehir merkezine gitmek de istemiyorum."
"Bütün tişörtlerin marka değil mi..."
"Evet malesef..."
"Bebeğimizin popişi değerlenir işte ne güzel."
"Tabi değerlenir, benimde götüme 200.000 wonluk tişört sarsalar bende değerlenirim." cimri herif
ŞİMDİ OKUDUĞUN
acil servis -jeongchan-
Teen Fiction"dün eline verdiğim adam yeni sağlık öğretmeni çıktı şaka mı"