Günlerden cuma, saatler 22.44'ü gösteriyor. Min Yoongi kapımda, titreyerek kapımı çalıyor. Açıyorum, şaşırıyorum.
Min Yoongi çok güzel.
Benimle aynı boyda, ancak benden biraz daha ince. İnceliğine bakmayın oldukça kuvvetli, sonuçta o bir serseri.
"Hoş geldiniz, Bay Serseri."
"Çok hoş buldum seni, Sinek Valesi."
İçeri alıyorum Min Yoongi'yi. Birer kahve, azıcık sohbet. Çok da aşık bana, hâllerinden belli.
Ardından koltuğa çekiyorum onu. Hatırlatırca "Çiçeklerim." diyorum. Onlara çiçek diyen ilk, tek kişi bu adam.
Oturuyorum karşısında, üstüm çıplak, üstü çıplak. Arsızca değil, aşkıyla bakıyor bedenime. Gözleri kıyamadan değiyor, utangaç gülümsüyorum. Yüzü de kıpkırmızı, benden çok utanıyor.
Sonra uzanıyor, sağ elinin tersiyle belli belirsiz omuzlarıma dokunuyor. Titriyorum.
"Seni rahatsız etmek istemiyorum. Çiçek oğlan, çok utanıyorum."
"Onca vaadiniz boşa mı gidecek öpülmeyi bekleyen çiçeklerim varken?"
Susuyor birdenbire, gözleri dolmaya başlıyor karşımda. "Öpebilir miyim?"
"Alın, öpün, götürün bütün acımı, silin benden bu dikenli çiçekleri."
Kalkıp yanıma geçiyor, kolumun üstünden başlıyor tüy hafifliğindeki öpüşlerine. Gözyaşları durmuyor, her öpücükte birer damla suluyor çiçeklerimi.
Yetmiyor, omzuma geçiyor, çiçeklerim daha az orada. Daha uzun öpüyor oraları. Kollarım, omuzlarım, boynum, yanaklarım, saçlarım... Çiçeklerimi bitirse de devamlı öpüyor, devamlı ağlıyor Min Yoongi solumda.
En sonunda tutmadan hıçkırıyor, "Öptüm." diyor.
"Öptünüz." diyorum, öptün Min Yoongi.
Benim bu dudaklarla seni öpecek cesaretim yokken sen bütün çiçeklerimi öptün.
Kaldırıyor kafasını, gözlerime değiyor hüzün dolu gözleri. "Çok güzelsin." diyor bana kendinden habersizce.
"Siz hiç aynaya baktınız mı?" diyorum, şaşırıyor, benden böyle şeyler duymaya alışkın değil.
"Jimin-"
"Çiçek oğlan." diye düzeltiyorum.
"Çiçek oğlanım, güzel sinek valem, gel benimle. Biliyorum ben de çok işe yarar biri değilim, param da yok kendime ait evim de. Ama çalışırım, çok çalışırım. Sen ol yeter."
"Serseri dersin ya kendine Yoongi, yalnızca öpüşü bol, şair ruhlu bir adamsın. Serseri değil, aşıksın."
Gözleri de ağzı kadar açılıyor, çünkü ona sen diyorum, Yoongi diyorum. Ve şüphesiz bir gerçektir ki, buna da aşık oluyor anında.
"Sen bana çiçek oğlan, ben sana öpüşü bol adam; serseri ve sinek valesi de geçmişimizde kalsın. Benimle gel Park Jimin, daha çok öpüşlerim var senin için."
"Öyleyse öpüşü bol adam, öpüşlerin bitene kadar seninleyim."
Ve Min Yoongi, bugün benim cesaretsizliğimi bir kenara iterek- hayır hayır adeta tekmeleyerek (çünkü o tam bir serseri!) beni en güzel dudaklarımdan öpüyor.
Serseri ve Sinek Valesi yalnızlığından sıyrılıyoruz bugün. Çünkü biz artık Çiçek Oğlan ve Öpüşü Bol Adam'ız.
ฅ^•ﻌ•^ฅ
umarım beğenmişsinizdiirrr!!
beğendiğiniz ve beğenmediğiniz kısımları buraya yazabilirsiniz, her türlü (hakaretsiz ve objektif olduğu sürece) eleştiriye açığım.
minik bir not*
eğik olan kısımlar haricinde bütün cümleler tamamen bana aittir.
cümlelerimi övmüyorum ancak izinsiz alıntılanmasını, kullanılmasını istemiyorum.sonradan eklediğim ikinci bir not*
yoongi bütün gün boyunca jimin'i takip etmiyor, zaten jimin'i gördükten sonra çalışmaya başladığını dile getirmişti. günde maximum bir saat, sabah işe gitmeden önce ya da akşam işi bitince gittiği yollardan geçip görmeyi umut ediyor. hakkında ezberlediği şeyler de tamamen gözleme dayalı dikkat ederseniz. bu kısmın rahatsız edici olduğunu fark edince bir açıklık getirmek istedim... hâlâ rahatsız olan varsa üzgünüm ama ficin o kısmını değiştiremem :(başka ficlerde görüşürüz, hoşça kalın, yoonmin'le kalın 💗💞💗💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
serseri ve sinek valesi
Fanfiction[Min Yoongi x Park Jimin] Yoongi: Merhaba Çiçek oğlan _ içerik: mini fic, texting, çerezlik, angst değil. !for my paradise, @7cigschris <3