Sevemediğim

25 9 0
                                    

"Kıvır kız, kıvır!" Yamuk yumuk ellerimi şıklattığımda omzuyla bana vurup arkamdaki teyzeye çarpmamı sağladı Hilmi.

"Pardon." diyerek arkamdaki kadından uzaklaşıp Hilmi'ye döndüm. "Hilmi, bırak beni!"

Elimden tutup beni etrafımda çevirdiğinde sinirden ağlayacaktım. "Hilmi, bizim düğünde ne işimiz var?" dediğimde arkasındaki masadaki pastayı alıp yemeye başladı.

"Kısmen akraba sayılırız, gelmesek ayıp olurdu. Hem bak, beleş yemek yiyoruz." diyerek çerezlerden de yemeye başladı.

"Ne beleşi Hilmi? Atkı yapmak için çeyrek altın almadık mı biz?" dediğimde yiyecekler boğazına durdu.

"İki yüz lira yeterdi! Neden altın aldık biz?" diyerek peçeteyle ağzını sildi. "İki yüz liraya bu devirde ne yapabilirsin ki?" diyerek yanına oturduğumda, "Bir sürü sakız alabilirsin!" dedi.

Tam bir şey diyeceğim sırada, "Çerezi uzat çerezi!" diyerek solumda kalan çerezi işaret ederek önündeki yemekleri sömürmeye başladı.

"Ne yapıyorsun Hilmi?" diyerek bize bakan var mı diye etrafa baktım. Kimse, Hilmi'nin kıtlıktan çıkmış halini görmemeliydi. "Bırak şunları." 

Onu durdurmaya çalışırken ağzındaki fındıklarla bana baktı. "Çeyrek altından bahsediyorsun Dilara. Bunları yemek benim hakkım." diye konuştuktan sonra kendisi uzanıp solumdaki çerez tabağını aldı.

Bir teyze gelip, "Oturabilir miyiz kızım?" dediğinde başımı sallayıp hafifçe gülümsedim. Alttan Hilmi'yi çimdiklediğimde beni umursamada yemeye devam etti.

"Kimlerdensin kızım?" Teyzenin sorusuyla teyzeye baktığımda bir şey söyleyemeden, "Hatice'nin torunu musun sen?" diyerek karşımdaki sandalyeden kalkıp yanımdaki sandalyeye oturdu. "Tü tü tü tü maşallah! Nasıl büyümüşsün, nasıl serpilmişsin öyle. Çok güzel olmuşsun." dediğinde yarım yamalak gülümseyip, "Teşekkürler." dedim.

"Sevdiğin var mı bakayım?" dediğinde Hilmi başını yemekten kaldırıp benim vereceğim cevaba odaklanmıştı.

Aras'ın yapmış olabileceği şeyi öğrenince ve Aras yapmadığını defalarca haykırınca ilk onu ihbar etmeyi düşünmüştüm. Aklım öyle söylemişti ama sonra bilmem kaçıncı defa yine ona güvenmiş ve bir nedeninin olabileceğini düşünmüştüm.

Ardından yıllardır annemin açık kalan davasını, şikayetimi geri çekerek kapatmıştım. Şikayetimi çekmek için karakola gittiğimde orasının ne kadar berbat bir ortam olduğuna şahit olmuştum. O kadar sorunlu insanlar vardı ki Aras'ın oraya layık olamayacağına inanmıştım. O, orası için fazla...

Fazla güzeldi.

Daha dün acı içindeyken şimdi bir düğünde mutlu insanların yanında mutluluğu oynuyordum. Bu da hayatın her şeye rağmen devam ettiğini ve hayatın akışına herkesin uymak zorunda olduğunu gösteriyordu.

Teyzenin sorusuna gelirsek; sevdiğim yoktu, sevemediğim vardı.

"Yok." dedim ama kalbime bir ağırlık çöktüğünü hissettim. Hilmi ile göz göze geldiğimizde inanmadığını anlamıştım.

"Bizimde bekar bir oğlan var. Boyu boyuna, suyu suyuna. Senin gibi kitap okumayı sever. Yakışıklı, güzel huylu, centilmen..." Teyze bulduğu tüm iyi şeyleri sayarken Hilmi'nin kendini gülmemek için zor tuttuğunu gördüm.

"Ne diyorsun? Yapayım mı aranızı?" Ben ağzımı açmadan, "Tabii benim oğlan değil arkadaşımın oğlu ama o kadar iyi bir çocuk ki oğlum diyesim geliyor." dedi.

"O istemez." Hilmi'nin sesi gelinde ikimiz de Hilmi'ye döndük. Tek kaşımı kaldırarak Hilmi'ye baktığımda o da tek kaşını kaldırdı. Benimle inatlaşıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıllar, Yalanları AffetmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin