6

52 4 3
                                    



Tayt ve tişört giyip okula gittim. Çocuklar bahçede beni bekliyorlardı. Üç tane lise ikinci sınıf vardı ve onların koçu beden eğitimi hocalarıydı. 

Yani kadın koç tekti. Sanki biraz dalga geçiyor gibiydiler ve kazanacaklarından eminlerdi. 

Çocukların biraz morali bozuk gibiydi. Takım kaptanını yanıma çağırdım.

"Can, neden bezgin duruyorsunuz?"

"Hocam bizimle dalga geçiyorlar. Kadın koçları var çantada keklik bunlar diyorlar."

"Komik, onlara gösterelim. Biz çok iyiyiz, sadece maça gelirken iyi beslenmiş, uyumuş ve dinlenmiş gelin yeter. Kendinize inanın ve söylentilere aldırmayın."

O gün yine iyi ter döktük. Haftaya maç var. Kristal bizi izliyordu ve çocukların ilgisinden çok memnun görünüyordu.

Hepsi harika çocuklardı. Biraz ilgi ve samimiyet onlara yaklaşmanız için gerekli sihir.

                                                      ****           ****

Alsancak da bir sanat galerisi aldık. Bir küratör bulduk. Genç ve yetenekli bir kız. Bana da bu işin püf noktalarını öğretiyor ve yakında bir resim sergisi açacağız. 

Ayrı bir salonda Oliver'in nüleri ve dans resimleri sergilenecekti. Bunun için aylardır hazırlanıyoruz.

Ressam, Zafer Kahraman'ın ikinci sergisi. Kızı arkadaşım. Samimi olmasak da arada sanat camiasından kişilerle toplanıp sohbet diyoruz.

Hepsinin merakı, Oliner'in nü modelinin kim olduğuydu ve Oliver'i benim sevgilim sanıyor olmalarıydı.

"Senin bale yaptığını bilmiyordum! Fotoğraf için mi poz veriyorsun yoksa gerçekten halâ bale yapıyor musun?"

Şenay, inanmayan gözlerle bana bakıyordu. Uzun güzel alımlı manken gibi bir kızdı ve 

"Bu cüce bale yapıyor ve yakışıklı sevgilisi de çekiyor. Allah çirkin şansı versin diye bunun için söylüyorlar herhalde," düşünceleri beni sadece güldürdü.

"Evet, hatta halâ zaman buldukça stüdyoya gidip çalışıyorum, dans etmek hoşuma gidiyor."

"Düğünüme onun için gelemedin galiba?"

Bir ay önce büyük ve gösterişli bir düğünle İzmir'in zengin iş adamlarından birinin oğluyla evlenmişti ve bizi de düğüne davet etmişti. Daha doğrusu Oliver'in gelmesi için beni mecburen davet etmişti. 

Sadece gülümsedim.

"Babamın sergi çalışmaları nasıl gidiyor? Oliver yine nü fotoğraflarını sergileyecek mi?"

Saçma sapan muhabbetten sıkıldığım için işim var deyip ayrıldım.

Hummalı bir çalışma içindeydik. Oliver, kendi sergisi için Hamburg ve İzmir'e arasında mekik dokuyordu.

"Ne dersin, şu karşı tarafa da bale fotoğraflarını asalım mı? 

Bu ışıklandırma çok iyi olmadı galiba ! İlk başa bunu mu asalım? Sergi bitince bu fotoğrafların bir kısmını alıcıya göndereceğim. İzin verdiği için teşekkür ettim. Sergiye davet ettim ama işi varmış."

Bunun gibi bir çok sorun olmayan sorunlarla boğuşuyorduk. Kristal bana akıl veriyor. Tabi bunu Oliver'e söylemiyorum. 

Annem ve babamda serginin açılışına gelecekleri için Oliver daha da heyecanlandı.

NÜ - SU PERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin