#7

730 84 111
                                    

14/05/2023

Mutluluk neydi? Kısa süreli güzel bir his miydi? Mutluluk uğrayıp hemen gidenlerden miydi? Yoksa mutluluk hiç var olmamış mıydı?

Bana sorsanız mutluluk vardı, sadece ulaşılması zor kaybetmesi kolay bir histi. Mektubu okurken nefes alamadığımı hissettim.

Ağlamak istiyor ama ağlayamıyordum. Bu yaşadığımın şokuyla ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tek yapabildiğim nefes almaya çalışmaktı.

Mektubu okuduktan en az 2 dakika sonra mektubu daha yeni idrak edebilmiştim. Minho şuan buraya en yakın uçurumda, belki intihar etmiş belki de intihar etmeyi bekliyor bulunuyordu.

Her şeyi arkamda bırakarak uçuruma doğru koşmaya başlamıştım. Koşarken aklımdaki tek şey Minho'ydu. Minho'dan sonra ne olacağını bile kestiremiyordum.

Cidden merak ediyorum, Minho hayatını kaybederse ben ne olacaktım? Bu soruyla birlikte sanki mümkünmüş gibi daha hızlı koşmaya başladım.

İçimden bir ses intihar etmemiş olmasını dilerken başka bir seste geçen bu süre zarfında kesinlikle intihar ettiğini haykırıyordu.

Daha fazla dayanamayıp kendimi yere bıraktım ve uzun bir süredir yapmadığım o şeyi yaptım, ağlamak. Bu taraflarda hiç insan olmadığı için kendimi yalnız bir aptal gibi hissediyordum.

Aklımdan binlerce sorular geçerken bir tanesi yüzünden duraksamıştım. "Her geçen saniye Minho'yu kaybetmek için yeni bir adım mıydı?"

Bu sorunun haklılık payının çok olması hızla ayağa kalkıp tekrar koşmaya başlamama sebep olmuştu. Koşarken ağlıyordum ve bu beni deli gibi gösteriyordu, bundan emindim.

Sonunda uçuruma vardığımda Minho'yu gördüm. Duyduğu adım seslerinin ardından bana doğru dönen Minho uzun bir sessizliğin ardından konuşmuştu . "Yaklaşma Hanji"

Söylediği şeyle duraksarken berbat halde görünen gözlerinin içine bakıyordum. Saatler öncesindeki ışıltısını yitirmişti. Bunlar Minho'nun gözleri olamazdı.

"Uyuşturucu aldığımı kimse bilmiyordu, ailem bile" ardından tekrar burukça gülümsemişti. "O aptal insanlar benim hakkında ne biliyorlar ki zaten?"

Gülüşü anında soluvermişti "Siktiğimin manyak karısı her gün beni doğurduğu güne lanet etmekten başka bir şey yapmıyordu"

Yüzündeki saf öfkeyi gördüğümde Minho'dan ilk defa o zaman korkmuştum. Benim tanıdığım Minho böyle gözükmüyordu. Yoksa ben kendimi bu oyuna çok mu inandırmıştım?

"Heleki o yavşak adam, Annemden kat ve kat daha berbat birisiydi" susması için haykırmak istiyordum fakat elimden hiçbir şey gelmiyordu. Benim bunlardan şimdi mi haberim olmalıydı?

Yüzündeki durgunluk beni ölümüne korkutuyor, telaşa sokuyordu. "Bir insan, oğlunu canı istedi diye her gün döver miydi?" Ardından yine burukça gülümsedi "döverdi?

Sonunda gözleri tekrar beni bulduğunda içimde bir parça kopmuştu. O iğrenç şeyler yaşamıştı ve ben bunları görememiştim. Kendimden nefret etmeye başlamıştım, ve etmeliydim.

"Bu iş çok uzadı Hanji" yüzümdeki korku farkedilir şekilde arttığında durması için bağırmak istedim. Yavaş yavaş ona yaklaşıyor ve gözünün içine bakıyordum.

first sentence | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin