Bölüm-1

180 15 3
                                    

Hayatının baharında olmasına rağmen birçok kez intihara kalkışmış bir gençti Yoongi. Hastalığı yüzünden ailesi onu bir akıl hastanesine kapattırmıştı. İşte bu yüzden nefret ediyordu ailesinden. Birçok kez kaçmıştı hastaneden. Ama onu yine yakalamışlardı.

Ama bugün onun bir planı vardı.

Gece yarısı tekrar kaçıcaktı. Ama bu sefer herhangi bir yere saklanmayacaktı. Havalimanına gidecekti. Daegu'dan Seul'e uçacaktı. Peki ya bilet parası? Çok basit. Birinden ödünç olarak çalacaktı.

...

Saat gece yarısına geldiğinde Yoongi, yavaş bir biçimde odasının kapısını açtı ve karşı odaya girdi. Uyuyan hemşireyi uyandırmayacak şekilde kapıkolunda asılı olan çantayı eline aldı. Fermuarını yavaşça açtı ve içindeki cüzdandan bir miktar para alıp çantayı eski yerine koydu ve odadan çıktı. Sabah hemşire parasının çalındığını ve Yoongi'nin kaçtığı anlayana kadar Yoongi Seul'a varmış olacaktı.

Yoongi odasına döndü. Eşyalarını toplamaya başladı. Kısa bir süre sonra her şeyini aldığından emin olup odadan çıktı ve koşar adımlarla çıkış kapısına gitti.

Artık onun için yeni bir hayat başlıyordu.

Şanslıydı ki bulunduğu hastahanenin yakınlarında bir havalimanı vardı. Hemen o tarafa doğru koşmaya başladı. 15 dakika boyunca koştuktan sonra nihayet havalimanına varmıştı.

Havalimanının içine girdi ve uçak saatlerine baktı. Daegu-Seul uçağı yarım saat sonra kalkıyordu. Hemen bir bilet almak için danışmanın yanına gitti. "Merhaba. Seul'e bir bilet almak istiyorum."

Danışmadaki kadın gülümsedi. "Tabii efendim. Bir üst kattaki arkadaşım size yardımcı olacaktır." Yoongi başını teşekkür edercesine salladıktan sonra hemen merdivenlere doğru koştu. Merdivenlerden hızla çıkarken bir adama çarptı.

Aman Tanrım!

Yoongi etraftaki hiçbir sesi duymuyordu şu an. Sadece karşısındaki güzel adama bakıyordu. O kadar etkilenmişti ki bikaç dakika boyunca gözünü kırpmadan ona bakmıştı. Karşısındaki adam Yoongi'nin omuzuna dokununca Yoongi, büyük bir tepki verdi. Bu ani hareket onu korkutmuştu. "Oh, hey. Seni korkutmak istemedim. Sadece gitmeliyim, yoksa uçağı kaçıracağım." Yoongi, o adamın sesine de aşık olmuştu resmen. Onun sesini bir kez daha duymak için neler vermezdi. Ama o bunları düşünürken adam çoktan yanından ayrılmıştı. Kalbi pır pır çarparken yukarı çıktı ve bilet sırasının olduğu yere gidip sırada beklemeye başladı.

...

Sonunda biletini almıştı. Çanta kontrollerinden de onay alarak geçmişti. Artık uçakta rahat bir nefes alabilirdi. Kurtuluyordu artık bu kötü anılarının olduğu şehirden. Gözlerini kapatmış, sırt çantasını kucağına almış bunları düşünürken yanına birinin oturduğunu hissetti. Gözlerini hafif ararladı.

Ve onu gördü!

Az önce çarptığı adamdı bu.

Yoongi heyecan ile o adama bakarken adam da ona döndü. Yoongi gülümsedi. "Me-merhaba. Yine siz, ha?" Adam da gülümseyerek karşılık verdi. "Merhaba! Bu ne tesadüf. Önce merdivenlerde karşılaştık, şimdi de yan yana oturuyoruz." Adam elini uzattı. "Bu arada ben Hoseok. Kısaca Hoba da diyebilirsin." Yoongi, Hoseok'un elini nazikçe sıktı. "Ben de Yoongi. Memnun oldum." Hoseok "Ben de." dedi ve arkasına yaslandı. Yoongi de aynı şekilde pencereye yaslandı ve gelecek hayatını düşünmeye başladı.

Mırıltılı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Küçük bir ev tutmalıyım. Ev bulana kadar bir otelde kalırım." Sesi birden yükseldi. "Ah, hayır! Otel için para almadım!" Tek eliyle kafasına vurmaya başladı. "Aptal, aptal! Nerede kalıcam şimdi!" Hoseok, hemen Yoongi'nin kolunu tuttu. "Hey, sakin ol! Buluruz bir çözüm."

Hoseok biraz düşündü. "Bu söylediğim biraz tuhaf gelebilir belki ama istersen bir süre benimle kal. Daha sonra bir işe girersin, kazandığın parayla da bir ev tutarsın. Olur mu öyle, hm?" Yoongi'nin gözleri dolmuştu. Hoseok'a sarıldı. "Çok iyi bir insansın.. çok sağol.." Hoseok sarılmasına karşılık verdi. "Tamam.. Sorun yok.."

...

Bir buçuk saatlik uçuşun ardından uçak Seul havalimanına inmişti. Yoongi yol boyunca uyumuştu. Hoseok onu dürttü. "Pişt, hadi uyan." Yoongi gözlerini araladı ve uykulu bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Hı..? Geldik mi..?" Hoseok gülümsedi. "Hee, geldik. Hadi kalk." Yoongi tamamen uyandı ve ayağa kalktı. Sırt çantasını aldı ve Hoseok ile uçaktan indi.

Yolda yürürken Hoseok, Yoongi'ye döndü. "Bu arada, kaç yaşındasın?" Yoongi de Hoseok'a baktı. "25. Neden sordun?" Hoseok güldü. "Oh, o zaman sana 'Hyung' demeliyim." Yoongi sorgulayarak baktı. "Sen kaç yaşındasın ki?" Hoseok tekrar gülümsedi. "23." Yoongi şaşkınca baktı. "Ciddi misin? Ben seni benden büyük sanmıştım." Hoseok büyük bir kahkaha kopardı. "Ah, yok artık! O kadar yaşlı mı görünüyorum?" Yoongi önüne döndü. "Hayır. Ama 23.. Çok gençsin." Hoseok başını eğdi ve gülümsedi.

Bir süre daha yürüdükten sonra bir otobüs durağında durdular. Hoseok Yoongi'ye döndü. "Buradan sonra yarım saatlik bir yolumuz kalıyor." Yoongi tamam anlamında başını salladı.

...

Yoongi ve Hoseok, Hoseok'un evine vardılar. Hoseok anahtarıyla kapıyı açtı ve içeri girdi. Daha sonra Yoongi'ye döndü. "Hadi, gel içeri." Yoongi yol boyunca başını eğmişti ve hâlâ da öyleydi. Yoongi burnunu çekiyordu. Hoseok şüpheyle yanına yaklaştı. "Hey, yine mi ağlıyorsun?" Yoongi bir anda Hoseok'un boynuna sarıldı. "Çok iyi bir insansın... Çok teşekkür ederim... Kendi ailem bile bana sahip çıkmadı... Ama sen.. sen farklısın..." Hoseok gülümsedi ve Yoongi'nin sırtını sıvazladı. "Tamam.. Dert etme artık. Hadi içeri geçelim, bence biraz dinlenmeye ihtiyacın var." Yoongi, Hoseok'tan ayrıldı ve birlikte içeriye geçtiler...

***


İlk bölümümüz hayırlı olsun. 😁

Bu fici yazmama izin veren
sopehayatimolmuss.1 isimli tiktok hesabına tekrardan çok teşekkür ederim. 🤗💞

Yeni bölüm kısa zamanda gelir.
O zamana kadar kendinize iyi
bakın. 💜

First Love | SOPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin