Felix uyandı. Sabah sabah daha ayılamamışken odasına biri girdi, bu kişi sabah valizini alan kişiydi. Felix adının ne olduğunu deli gibi merak ediyor ama soramıyordu. Böyleydi işte felix kolay kolay bir ortama ayak uyduramaz genelde susar ve konuşmalara çok dahil olmazdı ama açıldımı susmazdı yine de sırlarını anlatmazdı, insanların onu çözmelerini beklerdi. Çünkü o öyle yapıyordu susuyor, insanları gözlemliyor ve onlar hakkında bilgi sahibi oluyordu. Güvendiği insanlarla da arkadaş oluyordu.
Gelen kişi konuşunca dikkati konuşan kişiye çekildi ve gözlerinin içine bakmaya başladı "Merhaba küçük bey ben Bangchan kısaca Chan diyebilirsiniz. Beyefendi sizi aşağıda bekliyorlar ve yanlış anlamassanız bir şey sormak istiyorum sorabilirmiyim?" Chan ilk defa beyefendinin evinde onlardan küçük birini görmüştü bu da ister istemez utanmasına sebep olmuştu normalde böyle biri değildi Chan. Başını onaylar şekilde salladı Felix ve derin bir nefes alıp devam etti Chan " Eee adınız ne ve kaç yaşındasınız?""Felix ve 19 yaşındayım"
İkiside susup kaldılar sonra Felix aklına gelen soruyu sormak için ağzını araladı "Eee peki siz kaç yaşındasınız?""22""Yani size hyung demem gerekiyor?"soru sormaktan daha çok onay ister gibi söylemişti."İstediğinizi söyleyebilirsiniz" tam sözünü bitirdiği sırada içeri arabada oturan diğer kişi gelmişti ve " Hadi ne yapıyonuz bunca saattir? Tabi aşağıda haşlanan sen değilsin benim çabuk olsana!" Diyerek isyan ederken Felix duyduklarına kıkırdamıştı, kıkırdama sesini duymasıyla oraya döndü "Merhaba küçük bey ben Minho." Diyerek saygıyla egilmişti "Merhaba ben de Felix siz sormadan ben söyliyim 19 yaşındayım."" Bende 22 yaşındayım"demiş ve niye geldiğini hatırlar gibi alelacele " Çabuk olun beyefendi sizi bekliyor!"demişti Felix yataktan inip önlerinde durunca devam edip aşağı inmişlerdi.
Chan ve Minho hyungları mutfağa gidince ne yapacağını bilememişti, öylece ayakta duruyordu. Sonra yine o kalın sesi duydu "Buraya gel ķüçük." Dedi. Felix kafasını çevirip yan tarafındaki koltukta bacak bacak üstüne atmış adama baktı ve yavaş yavaş ve korkarak yanına gitti. Adam direkt olarak gözlerine şefkatle bakıyor ama Felix önünde adamı öldürecek gibi bakıyordu. Adam bu bakışına belli belirsiz sırıtmıştı. Felix karşısındaki kendinden iki kat büyük adama böyle bakması ona göre normal, adama göre değildi. Felix tanımadığı ve kızdığı her insana öyle bakardı kim olduğu umrunda dahi değildi.Felix sadece bakıyor konuşmuyordu adamda aynı şekilde susuyordu. Adam bu sessizlikten rahatsız olmuş gibi konuşmaya başladı "otur küçük." Felix adamın karşısındaki tekli koltuğa oturdu ve adam devam etti " Ben Hyunjin. Hwang Hyunjin. Artık benimle yaşayacağına göre bu evin kurallarını bilmen gerek dimi küçük?" Soru sormuyordu ama yinede Felix başını sallama ihtiyacı hissetmişti.
"Ama önce kendimizi tanıtıyoruz dimi küçüğüm?" Felix mahçup bir şekilde başını sallayıp " Ben Felix. Lee Felix ve 19 yaşındayım." Adam, kafa sallamakla yetinmiş ve devam etmişti "1. Yüksek sesten hoşlanmam ses tonuna dikkat et o yüzden bağırırsan kötü şeyler olabilir küçüğüm. 2. Argo konuşmak, küfür etmek yasak duymayayım bozuşuruz. 3. Çalışanlarım benim için değerlidir ailem gibidirler ona göre davranırsan sevinirim. 4. Biryere gidip gelinirken benden izin alacaksın. 5. Ve en önemlisi bana karşı gelme, onun dışında istediğini yapabilirsin. Sanırım bitti, senin sormak istediğin bir şey var mı küçüğüm?" Felix biraz düşündü ve " Kaç yaşındasınız ve en sevdiğiniz renk ne?" diye sormuştu. "23 ve en sevdiğim renk daha doğrusu renkler siyah, gri ve beyaz. Peki senin en sevdiğin renk ne?" Demişti. Felix hemen cevap verdi " Mat ama canlı renkleri bide bazı soft renkleri seviyorum." Dedi ifadesizce.
Konuşmanın biran önce bitmesini istiyordu fakat durmadan aklını kurcalayan bir soru vardı. Ya kurallara uymazsa? Çünkü sinirlendiği zaman bırakın kuralları karşısındaki kişiyi bile unutuyordu. Hyunjin iç sesini duymuş gibi "Kurallara uymazsan ceza alırsın küçüğüm." Dedi Felix sadece başını sallamakla yetindi. Çok konuşmaz soru evet veya hayır şeklinde cevap verilebilecek bir soruysa sadece kafasını sallamakla yetinirdi. Felix dalmışken duyduğu sesle irkildi. "Küçüğüm..." Felix kafasını kaldırıp sesin sahibine yani Hyunjin'e baktı. Hyunjin devam etti, " Şuan sorun değil, bazı yaptıklarını göz ardı edebilirim ama bana alışmaya başladığın zaman göz ardı etmem tamam mı?" Soru sormuyor daha çok onay istiyor gibi duruyordu. "Tamam..." Dedi Felix.