2018
Gözlerimi elimdeki kelepçelerden çekerek karşımdaki adama çevirdiğimde derin bir nefes vererek sırtını sandalyeye yasladı.
"Bana hiç yardımcı olmayacaksın değil mi Rosalia?"
"Ölmeyi yeğlerim."
Verdiğim cevabın tatminsizliği ile yüzündeki ufak sırıtış soldu.
"Seninle bir anlaşma yapalım, sen sakladığın o flash disk'in yerini söyle ve böylece ben de, seni öldürüp yanlarına sığındığın o aptal grubun önüne atmayayım, ne dersin?"
Hafifçe gülerek öne doğru eğildim.
"Siktir git derim."
Yanağıma yediğim sert tokat bir nevi cevabım olduğunda sakinleşmek adına derin bir nefes alarak dilimi kuruyan dudaklarımın üzerinde gezdirdim.
"O şeyin içinde neler olduğu hakkında bir fikrin var mı senin?
Onun içindekiler açığa çıkarsa sadece biz değil, sende yanarsın."Öfkeyle bağırarak hızlıca yerinden kalktığında sessiz kalarak hırsını çıkarmasını bekledim.
Rumlow küçük çaplı etrafa saldırmalar sonucu sakinleştiğinde gülmemek için dudaklarımı kemirdim."Masaya çıkıp tepinmediğin için minnettarım."
Alayla konuştuğumda bana ters bir bakış atarak kapıyı sertçe kapattı ve dışarıya çıktı.
Çok geçmeden içerideki ajandan beklediğim işareti aldığımda cebime tıkıştırılan anahtarı alarak hızlıca elimdeki kelepçeleri çözdüm.
"Shield geri dönmeni söylüyor, yakalanmamaya çalış."
Karşımdaki ajan beni başıyla onaylayarak odadan çıktığında temkinli adımlarla dışarıya çıkarak etrafa bakındım, kameralar etkisiz halde olduğundan dolayı dikkat etmem gereken tek şey askerlerdi.
Karşıda gördüğüm odalardan birine işe yarar bir şeyler bulma ümidiyle girsem de elim boş çıkmıştım.
Sıkıntılı bir nefes vererek ilerlerken koridordan gelen ses ile hızlıca duvarın arkasına gizlendim, yakalanmak en son isteyeceğim şeylerden biriydi."Kış Askeri programı için aşağıda olacağım, gece kapını açık tut."
Konuşmanın devamında gelen seslerle yüzümü buruşturarak kafamı iki yana salladım ve adımlarımı aşağıya inen merdivenlere yönelttim.
Kış Askeri programı'nın ne olduğu hakkındaki bilgilerime dayanarak aşağıda göreceğim görüntünün içimi karartacağını biliyordum.
İlerlemek için hareketlendiğim sırada koluma değen soğuk metalin verdiği ürperti ile hızlıca o tarafa döndüm.
"Aşağıya inmek için iznin var mı?"
Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktığında karşımdaki kusursuz ses önce yüzümü inceledi ardından da gözlerini gözlerime dikerek sert bakışlarının odağı olmamı sağladı.
"Konuş."
Boğuk ama bir o kadar da sert sesini duyduğum sırada yanıp sönen alarm ve gelen uyarı sesleriyle duraksadım.
Gözlerim ilerideki ekrana verilen görüntüme gittiğinde onun gözleri de benim baktığım yeri takip ederek ekranı bulmuştu.
"Kaçmasına izin vermeyin!"
Koridorlarda koşan askerlerin sesi kulağıma dolduğumda sıkıntıyla etrafıma bakındım.
"Rosalie."
Adımı söylerken duyduğum ses tonu beni tuhaf hissettirdi.
"Kaç."
Beni iteklediğinde kendime gelerek ona son kez baktım ve koşmaya başladım.
"Görüşeceğiz."
Arkamdan bağırdığını duysam da durmadım ve kaçtım.
Bucky Barnes ile o gün, o sığınakta ilk defa tanıştım.•
Günümüz
Üzerimde gezinen gözleri umursamamaya çalışarak adımlarımı biraz daha hızlandırdım ve beklendiğim odaya hızlıca girdim.
"Rosalie Faxon."
Kendimi tanıtma ihtiyacı ile konuştuğumda karşımdaki adam gözlerini rahatça üzerimde gezdirdi.
İçimden ettiğim küfürlerin aksine yüzümü sabit tutarak işaret ettiği sandalyeye oturdum."Kim olduğunu biliyorum."
Tepki vermeden ona bakmaya devam ettiğimde derin bir nefes verdi.
"Elini makineye yerleştir lütfen."
Dediğini yaparak elimi işaret ettiği yere yerleştirerek sorularını beklediğimi belirtircesine yüzüne baktım.
Karşısındaki bilgisayardan kontrollerini yaparak gözlerini tekrardan bana çevirdi."Statün nedir?"
"Özel ajan."
Gözleri bilgisayar ekranında oyalandıktan sonra tekrar bana döndü.
"İlk kez birini öldürdüğünde kaç yaşındaydın?"
Bunlar sorması gereken sorular değildi.
"10"
"Kimi öldürdün?"
"Bunları sorman gerektiğini düşünmüyorum."
Sert bir sesle konuştuğumda beni umursamadı.
"Soruya cevap verin Bayan Faxon."
"Ailemi öldürdüm."
Net cevabımla derin bir nefes verdi.
"Neden?"
"Hydra tarafından eğitilen bir çocuksanız, neden diye bir soru sorulmayacağını bilirsiniz."
Kaşları hafifçe çatılsa da yüz ifadesini toplarlayarak bilgisayar ekranını kapattı.
"Gidebilirsiniz Bayan Faxon."
"Bu kadar kısa mı?"
Bana ters bir bakış atarak kafasıyla onayladığında omuz silkerek elimi makineden çektim ve sakin adımlarla odadan çıktım.
Derin bir nefes vererek koridorda ilerlerken karşıdan gelen tanıdık yüz beni gördüğünde duraksadı.
"İyi geçtiğini umuyorum."
Steve benimle birlikte ters yöne ilerleyerek konuşmaya başladığında bir kez daha omuz silktim.
"İçerideki aptal herife rağmen iyiydi."
Steve bana ayıplarcasına bir bakış attığında sırıtarak önüme döndüm.
"Adımlarını dikkatli atmalısın, son olaydan sonra hedef gösterilmek için gayet ideal bir adaysın Rosalie."
Adımlarımı durdurarak ona doğru döndüm.
"Rahatlattığın için sağol Kaptan."
Onu geride bırakarak ilerlemeye devam ettiğimde Steve arkamdan seslendi.
"Nereye gidiyorsun?"
"Kuleye uğrayacağım, Tony meraklanıyor."
Cevabını beklemeden dışarıya çıktım.
Hızlı adımlarla arabaya ilerleyerek bindiğimde arkadaki hareketlilik ile aynadan geriye baktım."Orada saklanmaya devam mı edeceksin?"
Bucky Barnes bedenini ortaya çıkararak her zaman olduğu gibi derin bakışlarıyla bana bakarak hızlıca ön tarafa oturdu.
"Görüşeceğiz demiştim."
•