"ilk olarak bu kitap kalbini sevdigi için mezar yapabilecek herkes için."her yıl ıssız bir çöl gibi olan bu ülkeye bu yıl erkenden kar yağmıştı bu neyin habercisiydi?
herşey artık bitiyor muydu?
yoksa
herşey yeni mi başlıyordu?
5 Ekim 1925Daha güneş bile çıkmamıştı etrafa karanlık hakimdi ama Kim Taehyung her sabah olduğu gibi yeni bir sabaha gözlerini açmıştı. Öbür günlerden bi farkı yoktu sabah gene doğmuştu dün doğdugu gibi yarın da dogacağı gibi.
Aslında uyumamıştı tüm gece boyunca kitaplarla meşguldu kitap okumak onun için annesinden kalan tek tük alışkanlıklardan biriydi ve bunu kaybetmek istemezdi.Her sabah yaptığı gibi üstüne özel dikim kıyafetlerinden birinden seçerek hazırlanmaya başladı.
O bir soyluydu bir beyefendiydi ve normal kıyafetler giyemezdi,
değil mi?Koca evdeki herkes uyku içindeydi hızlıca merdivenlerden indi büyük salona geldi ve aile resimlerine baktı ufak bir özlem ile büyük süslemeli aynadan kendine baktı ne kadar bıkkın göründüğünü düşündü haklı mıydı bilemedi ruhu yorgundu fiziksel olarak güçlü dursada ruhu 70 yaşındaki biri kadar yorgundu
Babasının özel olarak ilgilendiği ahıra geçtı özel olarak eğitim görmüş ülkenin en iyi atları Kim Taehyungtaydı, o da babası gibi atlarına cok değer verirdi özel olarak besleyip yelelerini tarardı babasının en sevdiği atı dışarı çıkardı. Uysalca efendisinin ona binmesini bekliyordu Taehyung hızlıca ahırın kapısını kapattı ve canı gibi sevdiği atına bindi, güneşin doğuşunu seyretmek için ailesiyle her pazar piknik yaptıkları o tepeye ilerledi güneşin parlaklıgı esmer teninde ışıldıyordu.
Ne kadar da özlemişti ailesini, her sabah ettikleri yüzlerinde tebessüm eksik olmayan o güzel kahvaltıları..
Onları kaybedeli 15 yıl olmuştu. 10 yaşında ailesi onu geride bırakmıştı ve artık o 25 yaşında herkesin görünce bir daha baktığı Kim Taehyungtu. O böyle olsun ister miydi? Ailesi ansızın bir şekilde ölsün ve cesetlerini bile bulamazsın ister miydi? hayır, istemezdi herşeyi elinden alınsın ama ailesi onunla kalsın isterdi.
15 yıldır aklında dolanan düşünceleri kenara bıraktı ve dün gece annesinin kitaplığında gördüğü ve sabaha kadar bitirdiği kitabı düşündü bu konu aklını cok kurcalıyordu dün geceden beri.
"Vampirler" gerçek olabilir miydi?
Onlar gerçekten var olmuş olabilir miydi?
Gerçekten onlardan biriyle karşılaşmış olabilir miydi?
"Sikeyim, saçmalıyorum aptal kitaplara konu olan garip bir şey nasıl gerçek olabilir?" diye mırıldandı evet saçmalıyordu kan içen insan mı olurdu? İmkansızdı.
Bu sefer eve gitmeyip değişiklilik yaparak çarşıyı gezmek için yürüyecekti. Atına evin yakınlarına dönmesi icin bir haraket yaptı ve at hızlı adımlarla gözden kayboldu Taehyung onun eve gidebileceğini biliyordu o zeki bir attı. Güneş daha doğmaya devam ediyordu ve aydınlık her yere hakim değildi. Hızlı adımlarla ormandan ilerlemeye başladı, belki zengin bir soyluydu ama buralar onun eski oyun alanıydı, heryeri karış karış bilirdi. Yürümeye devam ederken karşısından hışımla biri koşarak geliyordu. Taehyung bunu fark etmemişti şuan kendisiyle çelişiyordu, bir yanı o kitaptakilerin bi saçmalık olduğunu düşünürken bir yanı da ihtimalleri savunuyordu. Normalde bir kaplan kadar keskin gözleri şuan önünü bile görmüyor, etrafi duymuyordu bu odak onu herşeyiyle kendine çekmişti.
Ve o an göğüslerinde bir çift narin el hissetti.
Hey, kimdi bu sabahın bu saattinde çarpıştığı kişi?
Kafasını biraz aşağı indirdi ve irisleri büyüdü kimdi bu dudaklari ve beyaz saten gömleği kırmızılık akan, beyaz tenli güzeller güzeli beyfendi?Ardından aralında geçen 3 saniyelik bakışmadan sonra o güzel beyfendi hızla Taehyungtan uzaklaştı ve kafasını hafif eğerek hızlı adımlarla koşarak gözdem kayboldu.
Kimdi o, kimdi o bütün hanımefendilerin gözdesi, herkesin görünce bir daha baktığı, yanından geçtiği herkesin güzel kokusu ve keskin bakışlarıyla kendinden geçiren Kim Taehyung'un kalbinin hızlanmasını sağlayan o güzeller güzeli beyfendi, kimdi?
Neden o üstüne güzelce oturmuş gömleği ve dolgun dudakları kırmızlar içindeydi? Şarabı fazla mı kaçırmıştı? Sarhoş muydu? Neden öyle bir haldeydi?Bu düşünceler onun tüm aklını sardı ilk defa bi insana bakınca kalbi heyecanlanmış irisleri büyümüştü.
O gizemli kişi mükemmeldi, siyah saçları daha aydınlanmamış sabahta güneşten bile parlaktı, güneşten bile güzeldi. Onu bir daha nasıl görecekti, bilmiyordu aklından ihtimaller geçti ama emin olamadı hayatında ilk defa görüyordu onu, nasıl hiç karşılaşmamışlardı? O burda yaşamıyor muydu neden bu ormandaydı?
Aklından geçen merak ettiği çok soru vardı hepsinin cevabını bulacağına inanarak çarşıya indi ve yeni bir takim diktirmek icin şehrin en ünlü terzisinin dükkanına doğru ilerledi.
İçeri girdi ve terzi onu hoşça selamladı;"Hoş geldiniz Bay Kim, şeref verdiniz buyrun size nasıl yardımcı olabilirim?"
"Daha önce kimsenin üstüne dikmediğin özel bir takım istiyorum her zaman ki gibi"
"Tabi ki efendim buyrun" diyerek terzi Taehyungu köşeye alarak ölçüsünü almaya başladı Taehyung öylesine etrafı izlemek için çevirdiği cama doğru çevirdiği gözlerine inanmadı.
Bu oydu dükkanın yanından ilerleyen ve gözden kaybolan kişi o güzel yüzlü beyfendiydi.
•|
•|
•|
•|mereba ben eylul daha once fic yazmaya calistim ama cok beceremedim bu fice cok ozenerek yaziyorum okunur mu bilmiyorum ama bu fice duvarimdaki postere ozenerek yazdim turkce klavye kullanip duzgun yazmak cok zor asiri ugrastirici ama egleniyorum umarim begenirsiniz olmayan kitlem sizi seviyorum gorurusruz
😇🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all i wanted was you
Aléatoire"O dolgun kırmızı dudaklarını morarasıyına kadar öpmek istiyorum" semetae ukekook ba. 20.05.2023