Gerçeklik ve Algı

133 23 16
                                    

Ölüm; birçok kişi tarafından istenmeyen bir gerçekti. Ölüm herkese bir gün muhakkak uğrayacaktı. Zengin, fakir, güçlü, güçsüz, mutlu, mutsuz, güzel, çirkin... ne olduğunun bir önemi yok. Sanemi sekiz yaşına kadar ölümü düşünmemişti. Yeni doğan kardeşi gözleri önünde babası tarafından öldürüldüğünde ölüm denen kaçınılmaz gerçekle karşılaşmıştı. O gün nasıl korktuğunu hatırlıyordu. Çaresizce yatağında titrerken gözüne gram uyku girmemişti. Sanemi her saniye ölümü düşündü. Günahsız kardeşi ölürken pislik babası nasıl olur da hâlâ hayattaydı? Böyle pisliklerin yaşamaması gerekiyordu. Kardeşlerini ve annesini o canavardan korumalıydı. Sanemi fiziksel olarak kendini güçlendirdiyse de mental açıdan iyi değildi. Allah'ın her günü babasıyla kavga etmekten bıkmıştı. Kardeşlerinin huzurlu bir ortamda büyümesini istiyordu fakat babaları böyleyken bu söz konusu değildi. Büyüyüp evlenecekler, çocuk sahibi olacaklardı. Olabildiğince sıradan bir hayat yaşayacaklardı. Çocukluk yılları onlar için pek parlak olmayacak olsa da normal bir hayat yaşayacaklardı. Sanemi, kardeşlerine çok değer veriyordu. Defalarca kez annesine kaçmayı önerse de Bayan Shinazugawa olumlu bakmıyordu bu fikre. Haklıydı aslında. Babaları her ne kadar pisliğin teki olsa da eve parayı getiren oydu. Sanemi, o herife muhtaç kalmak istemiyordu o yüzden derhal para kazanmaya koyuldu. Henüz 10 yaşında olan Sanemi'yi kimse ciddiye almıyordu. 10 yaşındaki bir çocuğu işe alıp başlarına dert açmasına sıcak bakmıyorlardı. Her şeye rağmen Sanemi bir iş bulabilmişti. Çok bir kazancı yoktu yine de hiç yoktan iyiydi.

Sanemi, işini bitirdikten sonra eve gelmişti. Biraz gecikmişti, ailesi çoktan akşam yemeğini yemişti. Yavaş yavaş işine alışıyordu. Canavar babası şu anda muhtemelen parasını alkole harcıyordu. ''Ağabey, iyi misin?'' diye sordu küçük kardeşi Genya. Sanemi, kardeşinin başını okşadı. Küçük kardeşinin kendisine endişeyle bakmasına yüreği dayanamıyordu. ''İyiyim, Genya. Sadece biraz acıktım.'' Genya, ağabeyine sırnaştı. ''Annem yemek hazırladı. Gidip yiyebilirsin.''

Travmalarda dolu hayatına rağmen umutlarını koruyabilmişti oğlan. Umutlarının olmasının nedeni ailesiydi. Eğer onlardan birine zarar gelirse akıl sağlını koruyabileceğini düşünmüyordu. Yeni doğmuş kardeşi, Genya, küçük kız kardeşi, annesi... Ailesini o canavardan koruyamazsa hiçbir zaman kendini affedemezdi. Kabuslar asla peşini bırakmazdı.

''Daha sonra birlikte yiyelim.''

Sanemi gayet dayanıklı bir çocuktu. Bir yıl boyunca dayaklara, şiddetin her türlüsüne, işine, açlığa dayandı. Babası geçen yıllara göre daha fazla şiddet uygulamaya başlamıştı. Vücudundaki morluklar her geçen gün artıyordu. Ezilen kaburgaları, akan kanları, moraran gözleri artık alıştığı şeylerdi. Tam olarak iyileşmeden yine zarar gören organlarıyla bu şekilde yaşamaya alışmıştı. Zorluklara göğüs gerecekti bu heriften kurtulmak istiyorsa. Ailesi için biriktirdiği parayla onlarla birlikte buralardan uzaklaşacaktı. Babasından çok uzak yerlere gideceklerdi. Mutlu bir hayata sahip olacaklardı, normal koşullar altında yaşayacaklardı. Sanemi ne zaman dışarıda gülüp oynayan çocuklar görse aşırı kıskanırdı. Kendisinin eğlenmeye vakti yoktu, diğer kardeşlerinin zamanının çoğu da evde geçiyordu. Bir gün kardeşleriyle beraber oynayacağı oyunların düşünü kurdu kafasında. Gerçeklikten ne kadar da uzak hayaldi. Şimdilik bunun hayalini kurmaya hakkı yoktu. Şu cehennemden çıkınca istediği hayali kurmaya hakkı olacaktı. Bunu düşünmek bile Sanemi'nin kalbinin heyecanla atmasına sebep oluyordu. Sabırsız biri olmaktan çekinirdi o yüzden hayal ettiği günler hakkında daha fazla düşünmeyecekti.

''Aklından neler geçiyor senin?'' yetişkin biri, Sanemi'ye sinirle tokat attı. ''Düzgünce yap şu işini.'' Sanemi, kendisini düşüncelerinden ayıran sert tokadın etkisindeydi. O adam haklıydı. İş sırasında işinden başka bir şey düşünmemeliydi yoksa yarım yamalak ve istenmeyen sonuçlar ortaya doğabiliyordu.

Beni Rüyadan Uyandırma |sane.giyuu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin