Eylül, ellerini geriye doğru açarak gerindi. Bugün de yoğun, sıkıcı ve boğucu geçmişti. Kalın topuklu ayakkabısı ayağını o kadar acıtıyordu ki bandını çözüp ayağından çıkarttı. Şirketler ve saçma kuralları diye geçirdi içinden. Kendisi yazılım şirketinde bilgi teknolojileri departmanında çalışıyordu, işini sevse de şirketin saçma kurallarını hiç sevmiyordu, kendisi yazılımcıydı canım! Topuklu giymese ne olurdu sanki.
Bilgisayarını kapatıp telefonunu eline aldı, üniversitenin ilk gününden beri yakın arkadaşı olan Melis mesaj atmıştı
Melis; canom öğle arası aynı yerde yeni bir date ne de dersin?
Eylül ; ya ben mecbur muyum hep seninle date yapmaya?
Böylelerdi işte üniversitenin ilk gününden şu zamana kadar hep böyle anlaşırlardı. Melis farklı bir şirkette görsel iletişim tasarımı bölümünde çalışıyordu ikisi de aynı zamanda iş bulmuş ve öğle aralarında genelde hep aynı yerde yemek yiyorlardı.
Eylül telefonu masaya bırakıp eşyalarını toparladı ikisi farklı şirkette olsalar da şirketler birbirlerine çok yakındı, şans mıydı kader miydi bilinmez ama bu baya işlerine geliyordu.
Onu oldukça rahatsız eden topuklularını tekrar giydi o sırada telefonuna tekrar bi bildirim gelmişti
Melis;
Attığı stıcera sesli gülmüştüm, iyi ki ofiste kimse yoktu herkes öğle arasına çıkmıştı. Karnım o kadar açtı ki çantamı alıp apar topar ayrıldım ofisten. Melis'le hep gittiğimiz yer ikimizin de şirketinin tam ortasındaydı şimdi düşününce baya şanslıymışız .
Şirketten ayrıldığıma dair Melis'e mesaj atıp kaldırımdan ilerlemeye devam ettim.
Ben doğma büyüme Eskişehirliydim ancak şuan Melis ile İstanbul'da yaşıyorduk. Okul bitince iki büyük şirketten de onay alınca ikimizin de kafasından geri dönmek geçmemişti bu fırsat ayağımıza bir kere gelir diye düşünmüştük çünkü ,okul bitmiş ve herhangi bir iş deneyimimiz de stajlar haricinde yoktu. Muhtemelen ortalama ve mülakatlardaki başarımız sonucunda buradaydık şirketi ve çalışma arkadaşlarımı seviyordum hem kim istemezdi ki büyük bir şirkette iyi bir maaşla çalışmayı?
Onay aldıktan sonra tek sorun ailemizdi onları da ikna ettik zaten yani biraz zorunda da kalmış olabilirler. Bu durum da işimize gelmiş ve ev tutmuştuk ikimiz aynı evde bir şekilde yaşıyorduk. Ben 21 Melis ise 23 yaşında, yaşımla hep dalga geçiyor ama görseniz benden küçük duruyor 1.50 zaten çok konuşmaya gerek yok.
Cam kenarında bir masada oturduğumda Melis'te gelmişti hemen siparişleri vermiştik ikimizde çok açtık. Evdeyken yemekleri genelde ben yapardım ama çıkışta çok yorgun olduğumdan dışardan söylediğimiz de olurdu.
Melis ellerini masaya koyup eğildi "ee bir şeyler yokmu sizin şirkette" dediği şeyle tebessüm ettim ayrı şirketlerde çalışmanın en iyi özelliği farklı farklı olayların dedikodusunu yapmak olabilirdi.
"Ben senin gibi yatmıyorum işimle uğraşıyorum" dediğime ikimizde gülmüştük devam ettim "Bugün patron yoktu o kendini yamamaya çalışan sekreteri de o yüzden anlatacak bir şey yok "dediğim şeyle ağzı bir karış açıldı "kızım ikisi birden ortadan kaybolduysa asıl olay bu olmalı zaten." duraksadım haklı olabilirdi hadi patron neyse de sekreter neden yoktu ki hem ikisinin olmayışı...
" saçmalama Melis ya sekreter neyse de patronum öyle biri değil benim " bana imalı bir bakış attığından "biraz değil" diye cümlemi bitirdim, ikimizde bu duruma gülmüştük biraz daha sohbet ettik. Sonunda yemeklerimiz gelmişti o kadar acıkmıştık ki ikimizde konuşmadan yemeğimizi bitirip şirketlere dağıldık.
Mesai bittiğinde ofistekilere iyi akşamlar deyip şirketten ayrıldım. Sahil yolundan ilerlerken yine deniz, üzerinde uçuşan martılar ve kız kulesine bakıyordum. Aslında İstanbul hep gözümü korkutmuştu. Okumak için neyse de yaşamak için hiç aklımdan geçirdiğim bir şehir olmamıştı. Ancak iş söz konusu olunca evet demiş ve iki yılımı bu şehire vermiştim.
Melis'te bende doğru bir ilişki yaşamamıştık İstanbul'da arada yaşadığım saçma ve başarısız flörtleri saymaz isem eğer.
Sahil boyu ilerledikten sonra büfeye uğrayım iki-üç atıştırmalık almıştım yarın hafta sonuydu haliyle ikimizin de işi yoktu bir şeyler izler uyur ve öğlene kadar uyanmazdık umarım, tabi benim arkadaşım tatil demeden sabahın köründe uyanıyordu o ayrı.
Eve vardığımda mutfaktan sesler geliyordu hayret Melis'in yemek yapacağı tutmuştu herhalde. Elimdeki poşetleri ayakkabılığın üzerine bırakıp ayakkabılarımı da çıkardım. Mutfağa uğradığımda pilavlı çorba beklemiyordum doğrusu "bu ne kızım çorba mı pilav mı " diyip Melise takılmıştım " ya sen ne anlarsın suyunu çekecek o " dediğine gülüp "ya git zehirlemek istiyorsan açık acık yapma bari "
daha çok gülesim gelmişti, onunla uğraşmayı seviyordum arkamdan bir şeyler diyordu ama ben çoktan odama geçmiştim. Ayaklarım o kadar ağrıyordu ki, ben yürüyebileyim diye kalın topuklu giyiyordum şirkettekiler o incecik topuklu nasıl saatlerce duruyordu anlam veremiyordum açıkçası.
Üzerime rahat bir şeyler giyip yemek masasına oturdum, dalga geçmiştim ama iyi yapmıştı pilavı ama bunu Melis'in bilmesine ne gerek vardı?
Birbirimizle atışa atışa yemeği bitirip koltuğa geçmiştik "Ne izlesek?" Melis biraz düşündü genelde komedi izlerdik ama sanırım artık izleyecek bir komedi filmi bırakmamıştık "Korku" ona bön bön baktım hayatımda toplasan 2 kez falan korku izlemişimdir
"Ya saçmalama " beni kale almayıp başlat düğmesine basmıştı bile .Emindim korkacak ve gece aynı yatakta beraber uyuyacaktık.
"Ya Melis salak salak şeyler niye açıyorsun" dediğimi kale almayıp elindeki cipsi yemeğe devam etti. Film neydi inanın bilmiyorum film boyu gözlerimi kapatmıştım.
Saat 11 olduğunda Melis'in arada çığlıkları arada bana sarılmalarıyla sonunda filmi bitirmiştik
Günlerimiz bu aralar çok monoton geçiyordu ve aklıma dahiyane bir fikir geldi.
"Kanka diyorum ki rastgele bir numaraya mı yazsam " dediğim şeyle bana bakıp "Bu saate mi" gülmüştüm bunun saati mi vardı?
"Kaç sularında yazmamı istersin?" dil çıkarıp "Ben su içeceğim sende dene bakalım çıkacak mı biri"
Evet rehberimde yaklaşık 33 tane saçma ve çoğu kullanılmayan numara vardı en sonunda Melis bile pes edip odasına yatmaya gitmişti.
Ya anlamıyorum kaydettiğim numara ya Wp kullanmıyor ya dede çıkıyor ya da numara geçersiz oluyordu, yeter cidden. Oflayıp son kez bir numara çevirip "yeto" diye kaydettim wp ye girip arattığımda sonunda biri çıkmıştı
Eylül;
Eylül; ahada buldum
Eylül ;la pp deki beyefendi sen misin
Eylül; fiçudun gzlmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN
Teen Fiction"Kanka diyorum ki rastgele bir numaraya mı yazsam " dediğim şeyle bana bakıp "Bu saate mi" gülmüştüm bunun saati mi vardı? "Kaç sularında yazmamı istersin?" dil çıkarıp "Ben su içeceğim sende dene bakalım çıkacak mı biri"