Mercan'ın Gidişi

23 1 3
                                    


Merhaba arkadaşlar bu benim ilk kitabım. O yüzden bazı mantık hataları ve cringe sahneler olabilir kusura bakmayın. Lütfen kendimi geliştirmem için yorum yapın. Şimdiden teşekkürler. İyi okumalar 😊

Her zaman ki gibi kafamı sırama koymuş uyukluyordum. Saat sabahın 9'uydu ve ilk dersin bitmesine tam 2 dakika kalmıştı. İlk derslerde hep uyuklar, genelde ikinci dersin sonuna doğru güne başlamış olurdum. 

   Yine tenefüse kalan dakikaları sayıyordum. "Deren yine mi uyukluyorsun?" sıra arkadaşım Yağmur'un sesi olması gerekenden daha enerjik çıkıyordu. "Nasıl olabiliyorda sabah sabah bu kadar enerjik oluyorsun?" diye mırıldandım. Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyordum. Küçük bir kahkaha atmıştı ki tenefüs zilinin bana ninni gibi gelen  sesi onu böldü. Sınıfta ben ve Yağmur dışında herkes ayaklandı, Yağmur da beni kantine sürüklemeye başladı. Her sabah onunla yemek yemek zorundaydım fakat bu beni o kadar da rahatsız etmiyordu.

   "Aaa? Deren şu gelen Koray değil mi?" diye haykırdı Yağmur. Hem tamamen sallıyordu. Gelmediğine yemin bile edebilirdim, sadece dikkatimi çekmeye çalışmıştı. "Geldiği falan yok Yağmur, hem bak o Mercan'ın yanına gidiyor." diye mırıldandım. "Ooo.. Deren, kıskandın mı sen onu? " Yağmur sinirimi bozmaya başlamıştı bile. Her zaman ki gibi. "Ne alakası var şimdi?!" resmen çığlık atmıştım. Kantinin yarısı bize bakıyordu. Utanmadım diyemem. Konuyu değiştirmek için su almaya gideceğimi söyleyip kalktım ve kantine yürümeye başladım. Fakat yarı yolda durakladım. Bunu yapmalımıydım? Evet, kesinlikle yapmalıydım.

   Koray'ın yanına gittim. Mercan'la konuşuyordu. Her zaman ki gibi... "Koray iki dakika konuşabilir miyiz?" dedim. Koray ilk Mercan 'a sonra bana döndü. "Acil bir konu mu?" diye sordu. Aslında acil falan değildi. Yani, ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Sadece Mercan'ın tepkisini merak etmiştim. " Hayır acil değil." diye mırıldandım. Mercan oldukça asabi duruyordu. Gerçi o kız hep aynı...

   "Peki, o zaman sonra konuşuruz" diyerek konuyu kapattım. Yanlarından uzaklaştıktan sonra koşmaya başladım. ( Neden koştuğum hakkında hiç bir fikrim yok. ) Yağmur'un yanında ki kişi... Gerçek miydi? Hayır hayal olmalıydı... Ya gerçekse? Değildir.. Yani sanırım gerçekti. Bu Meriç idi. Saçını tepeden topuz olarak bağlamıştı, yeşil gözleri ile çok etkileyici görünüyordu. Her zaman öyleydi. Geçen yıl hep üçümüz takılırdık fakat o babasının işinden dolayı İngiltere'ye taşınmıştı. "Deren koş!" diye bağırdı Yağmur. Hemen yanlarına koştum, Meriç'i gerçekten özlemiştim.

   Meriç'in babası işten çkarılmış, bu nedenle Türkiye'ye geri dönmüşler. Geçen hafta okula kayıtlarını yaptırmış, muhteşem üçlü geri dönüyor, daha ne olsun?  Mutluluktan çıldırıyorum!

   Yağmur bunu kutlamak adına bizi akşam pijama partisine davet etti. Bu sırada zil çaldı, sınıf dolmaya başladı. Bende kitaplarımı alıp yerime geçtim. Uyuklama pozisyonuma geri dönüyordum ki Koray geldi. Evet geldi ve bana Yağmur' un yanında ona ne söyleyeceğimi sordu! Yağmur hemen sırıtmaya başladı. Peki ben gerçekten ne diyecektim? Şimdilik işime yarayacak bir konu bulmalıydım... "Şey, ee, ben .. Okul çıkışında söylerim!" cümle azımdan öyle bir çıktı ki sanki suyun kaldırma kuvvetini keşfetmiştim. Koray gidince Yağmur bana daha pis sırıtmaya başladı. Şimdi gel birde Yağmur'a anlat! Beni sonuna kadar dinledi ama inandığını hiç sanmıyorum.

   "Yağmur! Yardım et, ben ne diyeceğim şimdi?" Bu çok aptalca bir fikirdi, evet öyleydi. "Dersten sonra Meriç' e sor, o bulur." diye mırıldandı Yağmur. Bir an önce akşam olsada Yağmur'lara gitsek keşke. Çok heyecanlıyım!!

                                                                                        *****

   Sonunda okul çıkışı. Meriç, ben, Yağmur boş sınıfta ailelerimizden Yağmur'un evinde buluşmak için izin koparmaya çalışıyoruz. Umarım izin verirler diye dualar edip tırnaklarımı yerken kapı öyle bir sert açıldı ki korkudan telefonu mu yere düşürdüm. Panikten kimin geldiğine bile bakmadan telefonumu elime almak için eğildim. Bu sırada öyle bir bağrışma duydum ki, sanki onu öldürmeye çalışıyorlarmış gibi bağırıyordu. Kim mi? Mercan. "Nerede o aptal Deren?!" Bu arada içeri giren Mercan beni görüp iki saniye duraksadı. Ben ne olduğunu bile anlayamadan bana boş bir soda şişesi fırlattı. Kıl payı kurtuldum. "Noluyor lan Mercan?!" bu sefer sinirlenme sırayı bendeydi. Ne oluyordu bu kıza? Meriç hemen araya girdi. Yağmur ise resmen şok geçiriyordu. "Ne istiyorsun benden lan?! Annem seni neden ilgilendiriyor?!" Mercan öyle bir bağırdı ki kulaklarımı kapatmam gerekti. Afallamıştım. Ne diyordu bu? "Ne saçmalıyorsun sen?" diyebildim sadece. Telefonunu çıkarttı, elleri titriyordu. O telefonuyla uğraşırken bende yerden kendi telefonumu alabildim.

Neden?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin