Two

44 21 43
                                    

Enteka: Peri, vampir ve cadıların genel adıdır. Örnek vermem gerekir ise, mesela kız ve erkek ikisi birbirinden ayrı kelimeler fakat ikisi de insan kelimesinin altyapısında birleşiyor.

Tılsım: kişinin kimliğidir. Bir entekanın tılsımı onun cadı, vampir yahut bir peri olduğunu gösterir. Çünkü herhangibi bir entekaya baktığınızda onun hangi soydan geldiğini bilemezsiniz.



Enteka nasıl geliyor kulağa ?? Gece gece yazarken beyin fonksiyonlarım çalışmıyor da jxkckffkfk


Okuldan ayrılalı yaklaşık 11 yıl olmuştu. İşte o an öğrenmiştim. Aslında yaşadığım coğrafyada 2 tür enteka yoktu. 3 tür vardı, ve aleo dedikleri şey ise cadı ve vampirlerin gücünün çeklimiş haliydi. Periler aşırı küstahtı. O günden sonra zaten ortalık kızışmıştı. Yada ilk 1 yıl için. Savaş başlatma bile söz konusuysu, perinlerin gözü yememişti tabi ve harhangibi bir girişimde bulunamayacağı içinde, periler özür dilemişti. Vampirler bir şartla kabul etmişti. Kadim perilerin sarayını ellerinden almıştı. Tabii cadıların söz hakkı olmuyordu. Çünkü cadıların kendilerine bile sahip çıkamadıklarını, ve ülkeyi kadim kişiler yürütmesi gerektiğini öne sürüyorlardı. Bu yüzden cadılar ana kesimlerde yaşamıyorlardı. Tabikii gündeme sonralarda saray konuları katılmıştı. Her krallık bir saray almıştı. Ama söz sahibi vampirler olmuştu. Aslında bakarsanız, cadılar vampirlerden daha tehlikeliydi fakat cadılar sadece sinirlendiğinde el haraketleri ile can alabilirdi. Korkutucu, oldukça kokutucu olduğuna hemfikirken O yıl yaşadığım ruhsal çöküntü yetmezmiş gibi, kral, kraliçe mevzuları başlamıştı. Ve ben o süre zarfında devleti yönetme işinin sadece ve sadece yalan üzerinden devam ettiğini anlamıştım. Üzerinden 11 yıl sonra da değişmedi. Hiç birşey değişmedi. Herkez yönetim üzerinden saçmalıklarını ortaya seriyordu. 11 yıl sürünmüştüm 11 yıl ailemden uzak kalmıştım onlara zarar veririm diye düşünmüştüm. Saçma sapan bir tahta evde kalıyordum. Izdırabın kendisini yaşıyordum.
Sen ızdırabı yaşamıyorsun,
Sen zaten başlı başına bir ızdırapsın.
Ha bazen benimle konuşan bir ses oluyordu. Lanet olsun ki bir cadıyım ben. Ve eğer seçenek sunulsaydı en son seçeceğim şey cadı olmak olurdu. Günümüzde ise varisler konuşuluyordu. Sorunda şuydu zaten bunların hepsi bir kitap yüzünden olmuştu ki o kitabı açan kişiler de; ben ve arkadaşımdı. Vampirlerde, en az cadılar kadar kokunçtu doğruyu söylemek gerikirse Bir vampir isterse keyfince de kanını içmekten zevk alırdı. Buda kısacası dolaylı yoldan, yahut direkt eşittir öldüm demekti. Çünkü bir vampir kanını emmeye başlarsa kolay kolay durmazdı.Ve devleti yöneyecek kırallar, varislerini arıyordu. Ve benim bu zamanlarda tılsımımı kaybetmem. Hiçte doğru atılmış bir adım değildi. En son ne zaman ve nerede kaybettiğimi hatırlamıyordum bile.

Derin bir nefes aldım. Kafamdaki düşüncelerden kurtulmak istiyordum. Yada en azından biraz hava almak da iyi gelebilirdi. Dışarı çıkmak için bahçeye adımlarken ellerıme baktım. Ellerimde okul yıllarındaki gibi yaralar yoktu. Çünkü Yeonjun ile parmaklarım arasında geçen şey yüzünden bir daha yemez olmuştum. Tatlı tranva gibi birşeydi. Gülümsedim. Kim bilir hangi deliğin içindeydi. Öyle ki bana birisi gelip Yeonjun kumarhane işletiyor dese şaşırmazdım. O iyi çok iyi bir arkadaştı. Fakat okuldaki düşüncelerim değişmemişti. O tam bir serseriydi. Bu sefer kıkırdadım. Bahçede yavaş yavaş adımlarken düşüncelerime dalmıştım. Gerçekten çok iyi bir arkadaştı. Ben tüm yakınlarıma zarar vereceğimi düşündüğüm için uzaklaşırken, Yeonjun beni yanlız bırakmamıştı. O beni sahiplenmişti. Tıpkı bir baba gibiydi. Onu ben ne pahasına olursa olsun korurdum. O da yapardı biliyordum. Birden kendi zihinsel dünyamdan uyanırcasına etrafıma baktım. Oldukça yürümüş olmalıydım. Etrafıma bakınırken kulübeden uzaklaştığımı da fark ettim. "Beom!" diye bir ses geldi. Kim olduğuna bakmak için Döndüm bu Yeonjun'du. Burda neden olduğunu hafif sorguladım ama koşuyordu ve telaşlı görünüyordu. Bir haltlar yediğini düşünüyordum. Daha sonra Ne olduğunu anlamayıp durup baktım. Yanıma geldiğinde nefes nefese kaldı, ve ellerini dizinin üstüne koyarak kendine gelmeye çalıştı. "Yeon bir problem mi var??" Yeonjun nefes nefese "T..tılsı..tılsım" nefes nefese söylediği için düzgün konuşamıyordu.
"Yeon sakin ol. Ne oldu?" bir nefes çekti "Y..ya diyorum k..ki" Yeon bir vampir olduğu için kulakları çok iyi duyardı. Bir ses duymuş olacak ki arkasına baktı. "Beom tılsımını almak zorundayız" arkadan gelen sese baktım "Ne demek istiyorsun birde anlasam Yeon!" yakınarak söylemiştim. Ardından çalılıkların ardından artık benimde kulağıma gelen sese bende baktım. Birisi geliyordu, büyük bir ihtimalle. Döndüğümde oğlan görmüştüm saçları hafif kızıla kayıyordu, fakat o rengin sarı olduğuna da emindim. Ters dikişli siyah kargo pantolon giymişti. Üzerinde beyaz bluz vardı, ve gri kapşonlu çeket giymişti. Oldukça güzel görünüyordu.
Yanımıza geldiğinde, büyüleyici derecede yakışıklı olduğunu fark ettim. Ama ona o kadar çok bakmış olmalıyım ki o da bana 'Ne bakıyorsun' bakışı atıyordu. Yeonjun'a döndüm "Neler oluyor Yeonjun?"  karşıdan gelen çocuk Yeonjun adına konuştu;
"Bunu mu arıyorsun?"
Elindeki tılsımı gösterdi.
Elinde tılsım olmasında problem yoktu.
Ama elindeki benim tılsımımdı.
Bir problem vardı.

Hiç beyenmedim bu bölümü yaa

Düşüncelerinizi benle paylaşırsanız benden mutlusu olmazz

Yorum ve oy verirseniz çok mutlu olurum.

My Love Cupid | Taegyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin