Five

32 18 34
                                    

Taekookdiyebitenbiri geri kalma canımm<33

Gangella: bir kişiye varis olduğunu gösteren işarettir diyebiliriz. Yani şöyle söyleyeyim; atıyorum ben bir periyim ve beni temsil eden bir hayvan var ( kedi olduğunu varsayıyorum.) sürekli bir kedi görüyorum, ama ben dışında hiçkimse o kediyi görmüyor. Bu da sizin varis olduğunuzu size anlatmaya çalışıyor. Ve bir süre sonra, tılsımlara da varis olduğu bilgisi geçiyor. Bu da diğer insanların sizin varis olduğunuzu anlamasına vesile oluyor. Ve taşlar yerine oturunca yani herkez olması gerelen yerde olunca da sizin gördüğünüz hayvan artık yavaş yavaş hafızanızdan siliniyor.

Umarım anlatabilmişimdir. Çünkü böyle kurgularda insanlara ne düşündüğünü anlatmak zor oluyor, anlatabildim değil mi?

Eğer anlatamadıysam soru sorabilirsiniz>>

Yeonjun ne yaptığımı anlamaya çalışırken
ben bunu hangi cesaretle yaptığımı bile bilmiyordum. Ben neden söylemiştim ki, aptal Beomgyu. Hani bilirsiniz, yer yarılsada içine girsem durumları olur ya işte o hesaptı benimki de. Keşke şuan yer yarılsaydı da, içine girseydim. Titrek bir nefes çektim v karşıdan Taehyun'a baktım bana hayretler içinde bakıyordu. Ve bir o kadar da istediği oyuncak alınan bir çocukmuş edası vardı.

Sen sadece kendi kimliğinden kaçıyorsun.

Şuan hiç kendimle iç savaş verecek bir halde değildim. Sadece iç sesimin susmasını diledim. Zaten nadiren konuşuyordu. Konuştuğunda da moral bozuyordu.

Sarı saçlı oğlan bana baktı. "Siz misiniz?" Bana doğru dönmüştü.

Hayır değilim.
Sanırım orda olmamam gerekiyor.
Oraya ait değilim...

Titrek bir nefes aldım. "H..hım" dedim. Yeonjun bıkkın ve yakınaklı bir sesle; "Ne yaptığını anlamıyorum, ama yapma b..beo-" aniden düzeltti. "Herneyse işte!" Belkide bu yüzden seviyordum Yeonjun'u ele vermezdi, beni. Ne istiyorsam ona çok karışmak istemezdi. Ama umursamadığı için değildi. Gerçekten ince düşünürdü. Taehyun sanki lise dizilerindeki başrol kıza kötülük yapan kişiler gibi baktı. Şuan durumum gerçekten gülünecek değildi. Ama eğer gülseydim, Taehyun'a gülerdim. Çünkü bakış stili komikti. Faka yinede mimiklerimi dahi oynatmamıştım. Uzun boylu çocuk konuştu. "Efendim, çoğu tılsımı kullandığınız yerlerde halk sizin varis olduğunuzu söylüyor, doğru mu?"

Yutkundum, ve yere baktım "evet"
Sanki boğazıma bir yumru oturmuştu. Bir daha yutkundum, ve devam ettim. "Evet bu doğru." sarı saçlı oğlan gülümsedi. "Kralımız, size sarayına gelmenizi emrediyor." eğildi. "İsterseniz size eşlik edeyim?"

Emrediyor.

Taehyun'a baktım, mutlu gözüküyordu. Aslında birnevi perileri anlıyordum. Çünkü entekalar gerçekten bencil oluyordu. Ne kadar kalıpsal yargılıyorum, emin değildim ama şundan kesinlikle emindim; kolay lokmaydım. Özelliklede bu konu hakkında hassastım. Kendimi kabullenemiyordum. Yapamıyordum lakin durum şuydu ki şuan atabileceğim bir geri adımım yoktu.
"Mutlu olurum, ama önümde eğilme. İnan buna gerek oluğunu sanmıyorum." Ne yapıyordum ben? Benim olmayan şeylere benimmiş gibi davranmak mı? "Peki efendim." eliyle geçmem için hareket yaptı.

Yeonjun'a baktım. Hüzünlüydü. Neye hüzünlü olduğu hakkında 3 fikrim vardı;
Kimliğimden kaçıyordum, ne olduğu belirsiz Taehyun'u dinlemiştim, ya da onu yarı yolda bırakmıştım... Besle kargayı oysun gözünü atasözünü yeriyle temsil ediyordum, belkide.

Ama şuan en büyük haksızlığı ben yapıyordum. Belkide periler haklıydı,
biz ekateler çok nankördük.
O bana hep yardım etmişti.
Ama ben onu yüz üstü bırakıyordum.

Soobin'i takip etmeye başladığımızda,
at arabasına binmiştik, ve çocuğun ağzını bıçak açmıyordu. "Şey... Sence neden gelmemi istedi?" Safı oynuyordum. Bende biliyordum, artık orada yaşamam gerektiğini...
"Kusuruma bakmayın efendim, ama bence siz bunun cevabını çok iyi biliyorsunuz."
"Evet biliyorum. Ama oldukça sıkıldım, ve senin ağazını bıçak açmıyor." başını öne eğdi. Suçlu hissetmesini istemiyordum.
Ama sanki o bir maske takmıştı, ve yavaş yavaş düşüyordu maske. "Hiç kimseye güvenme bu sadece burası için değerli değil, sadece güvenme." ne demek istediğini anlamıyordum. "Ne demek istiyorsun?" Boş bir surat ifadesi ile baktı.
"Bunu da anladığınızı düşünüyorum. Bu daha çok kişisel bir tavsiyeydi." şuan onun ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum.

                      
                                      ₪₪₪

Saraya gelmiştik. Kasvetli görünüyordu lakin kasvetine rağmen çok güzeldi. Saatin kaç olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Sanırsam oldukça geç olmuştu. Adının Soobin olduğunu öğrendiğim çocuğa döndüm. "Saat kaç Soobin?" bileklerindeki saate baktı. "23.47" Diye sayıklandı. "Efendim, saat oldukça geç olmuş. Ben sizi odanıza götüreyim. Kralımız muhtemelen uyumuştur. Yarın konuşabilirsiniz." ona yan yan baktım.

"Peki" diye homurdandım. Yol oldukça uzun olmalıydı, çünkü oturmaktan hamlamış gibiydim. Zaten Soobin'in muhabbeti sarmayınca uyuya kalmıştım.

Oda oldukça güzel gözüküyordu. Özenle işlenmiş, perdeler. Gerekse düzgün toplanmış bir yatak. Hepsi birbirini tamamlıyordu. Soobin arkamdaydı. "Şey ya kıyafet varmı acaba?" Uzun lafın kısası gecelik vermesini istiyordum. Böyle bir yerde pijama olmadığını söyleyen biriside komik olurdu, zaten. "Ha tabikii." dolaba doğru gitti ve sade bir gecelik verdi. "Eğer iznininiz varsa, çıkabilir miyim efendim?"
Ona baktım ve yorgunlukla gülümsedim. "Tabikii de, ayrıca benim yanımdayken maskeni çıkart Soobin." Kapıya doğru ilerledi ve odadan çıktı. Yatağa öylece uzandım ve odayı gözlerim ile inceledim.

Şuan sadece umrumda olan tek şey Yeonjun'a yaptığım haksızlıktı.
"Hiç kimseye güvenme, sadece burası için değil, sadece güvenme."
Aklıma gelen şey ile doğruldum.
Yeonjun.
Tılsımımı Taehyun'un aldığını biliyordu.
Çünkü, tılsımı Taehyun'a o vermişti.
"... güvenme."
Ama tek şaşırmam gereken konu bu değildi, Soobin... Nereden biliyordu?





Selam asklarr bu bölümü bilerek bugün attım.

Bence Skz'in bu comebacki oldukça güzeldi benim en çok hoşuma giden Collision  oldu

Sizzz?????>>>>>


Lütfen oy verir misin??
<<<<33333&

My Love Cupid | Taegyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin