Piyon

28 1 0
                                    

Sadece bir yolculuk hayatınızı değiştire bilir mi ? Evet değiştire bilir. Ankara'ya gidecektim ve biletimi almıştım. Otobüs biletini gösterdim ve otobüse bindim. Uzun süre kan ve cinayetten uzak durmak istiyordum ve bu yüzden annemlerin yanına gidicem. Evet kan ve cinayetten uzak durmak istiyorum dedim malum biz katiller kan görmeye bayılsak bile uzun süre bunala biliyoruz. Herkes otobüse bindiğinde en son şoför bindi ve arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.

Benim kendi evim Bursa'daydı ve Bursa'dan Ankara'ya otobüsle 6 saat sürüyor. Uzun bir yolculuk yapacağım zaman kulaklıklarımı alırdım yanıma bu kezde tabii yanımdaydı. Kulaklığı kulağıma takıp müzik listeme girdim ve "Mavi-Gözlerindeki Ay" şarkısı açtım. Eh, katil olmam böyle şarkılar dinlemem için engel değil. Şarkının en sevdiğim kısmı gelmişti ve dayanamayıp söylemeye başladım.

Sa-kin ol
Sa-kin-kin-kin
Sa-hip olduklarınla güzelsin-sin-sin
Sensiz her yer siyah
Sessiz gece sessiz
Tahminlerim yanılsama
Yanılsama
Işıldar
Işıldar
Işıldar

Tam biteceği ve tekrar nakarata gireceği sırada otobüsün aniden durması herkesi korkuya düşürmüştü. Birden ne olmuş ola bilir ki ? Kulaklığı kulağımdan çıkardım ve oturduğum yerden etrafa baktım fakat hiç bir şey yada birisi yoktu. Her halde araba bozulmuştur yani niye bu kadar abarttılar ? Etrafta kimse yoktu ve herkes bağırıyordu. Hadi ama katil olduğum belli bile değil niye abarttınız. Dışarıdan gelen erkek sesiyle artık neden korktuğunu anladım. Ama ben erkeklerden korkmazdım bu kişi bunu bilmiyor olmalıydı.

Dışarda ki erkek bu otobüsü yakacağını söylüyordu. Hadi ama boş yere bir otobüsü yakmazsın ki cinayet işlerken ilk önce bir sebebin olmalı biri bunu ona öğretmedi galiba. Ve artık neye kızdıysa gerçekten otobüsten alevler yükselmeye başladı. Soy ismimi bu yüzden seviyordum insana zevk veriyordu. Alevler yükseldikçe insanların çığlıkları artıyor ve daha çok zevk alıyordum. Böyle anlarda sigara içmeyi seviyordum bu yüzden cebimden sigara paketini çıkardım ve bir dal çıkarıp yaktım. Herkes yardım çığlıkları atarken ben sadece sigara içiyordum.

Aniden otobüsün yanan kapısı açıldı ve burayı yakan kişi olduğunu düşündüğüm adam içeri girdi. Herkesin çığlıklarını ve koşuşturmalarını görünce yüzündeki gülümseme büyüdü. Gözlerini herkesin üzerinde gezdiriyor ve kendiyle gurur duyuyor gibiydi. Tabi beni görene kadar. Oturmuş sigara içen bir kadın beklemediği kesindi bu yüzden kolumdan sertçe tutup beni kaldırdığında erkekliğine tekme attım. Katil ola bilirdim ama benden izinsiz dokunamazdı bana. Acıyla erkekliğini tutuyor ve bir taraftan konuşmak istiyordu.

"Sen kimsin bilmiyorum ama bu yangından etkilenmiyorsun hatta zevk alıyorsun değil mi?" diye sordu. Gülerek acıyla olan suratına evet anlamında başımı salladım. Ne kadar annemlere söyleyip gidememiş olsamda bir yalan uyduracaktım zaten hiç yapmadığım şey değil di. Sonunda ayağa kalktı ve tekrar beni kolumdan çekip otobüsten çıkardı. Biz çıktığımızda geriye sadece otobüsün külü ve ölen insanların kemik ve diş parçaları kalmıştı geriye.

Beni neden otobüs iten çıkardığında ilgili bir şey demedi ve bende sormadım. Kemik ve diş parçalarının yanına gittim ve uzun süre parçaları izledim. 2 saat 57 dakika otobüsle gitmiş 3 saatte ise otobüs gizemli bir adam tarafından yakılmış ve beni yanan otobüsten çıkarmıştı. Gerçekten beni neden çıkarmıştı ?

Tanımadığım insanlarla cinayetlerim dışında konuşmazdım çünkü birini öldürürken en çok o zaman öldürdüğüm kişiye işkence ederken öldürürken konuşmak cinayete ayrı bir zevk katıyordu onun dışında konuşmuyordum. En sonunda yine konuşan o oldu.

"Seni otobüsten çıkardım çünkü olanlardan zevk alıyordun." dedi. Hadi ama katil olduğumu hala mı anlamadın be adam. "Ve seni yakarak öldürmek istemiyordum seninde onlardan bir farkın yok sadece cinayet filmleri izlediğin için bu durumlara alışmış olmalısın." Yine kahkaha attım. Gerçekten bu kadar mı salaktı?

"Gerçekten cinayet filmleri izlediğim için o olanlardan etkilenmediğini düşünecek kadar saf mısın?" diye sordum. Kaşlarını çatarak bana baktı ve evet gerçekten o kadar saftı. Bir şey söylemek yerine onunla oynamak daha eğlenceli olacaktı. "Evet, haklısın aslında. Cinayet filmleri izlediğim için o olanlardan zevk aldım." diye dedim gülmemeye çalışarak.

Annemin aramasıyla gülüşüm bu sefer gerçekten soldu ve derin bir iç çekerek telefonu açtım. "Hera kızım 6 saat geçti şimdiye gelmen lazımdı." dedi haklıydı, şimdiye Ankara'da olacaktım. Ve yine yalana baş vurmaktan başka şansım yoktu artık alışmıştım aileme yalan söylemeye o yüzden sorun değildi. "Anne işim çıktı ve size söylemeyi unuttum üzgünüm başka sefere artık." dedim. "Anladım kızım, tamam babanla seni hep bekliyoruz o yüzden üzülme." dedi.

Annecim ben sana yalan söyledim diye üzülüyorum ama sen bunu bilmiyorsun.

Bir şey demeden telefonu kapattım ve cebime koydum. Derin bir iç çektim galiba beyefendi burda kalmaya karar vermişti. "Yorgan döşek ister misiniz acaba?" diye sordum kızgın bir sesle. Güldü ve başını onaylarcasına salladı. Gülünce beliren gamzeleri gözümden kaçmamıştı. Gamzelerine baktığımı fark edince "Dokunmak ister misin?" diye sordu. Ters ters ona bakarak yerden taş alarak taşı kafasına fırlattım.

"Sapık herif!" diye bağırdım. Kahkaha atmaya başladı. Allah aşkına bu adam nasıl bir katildi? Kimlere düştüm ya ben.

En sonunda birini aradı ve bir saate buraya geleceğini duydum. Bir saat daha dayanacaktım artık hiç olmazsa normal lüks bir araba gelse en azından.

İki saat sonra

Gerçekten mi ? Bir saate burda olacağını söyleyip iki saattir bekliyorduk. Kesin bu ismini bilmediğim adam gizlice iki saate gel demişti o da patronunu dinlemişti. Sinirden yerimde duramıyorumdan bir şoföre birde bu gizemli adamı bakmıyordum ve daha çok sinirleniyordum ikisine öldüre bilirdim.

Ciddi anlamda öldürmek.

En azından arabayı hızlı sürüyordu gideceğimiz yere çabuk giderdik. Villa gibi bir eve geldik zengin birisi olsa gerekti. Şoför ilk patronunun sonra ise gelip benim kapımı açtı. Daha sonra patronu olacak adam evin kapısını anahtarla açtı ve içeri girdik.

Gidip kanepelerden birine oturup ayaklarımı sehpaya uzattım gerçekten yorulmuştum yani. "Bakmıyorum daha yeni gelmene rağmen kendi evin gibi davranıyorsun." dedi. "Evlere alışmam. Ama kendi evim gibi davranmam kolaydır." diye onu cevaplandırdım.

Bu adam benim her cevabımda böyle soluması sinirimi bozuyor.

Yukarıya çıkmaya başladı. Kendi odasına gidiyorsa kıyamet çıkarırım benim nerde kalacağımı söylemedi bile. "Galiba senin evinde misafirin nerede kalacağı söylenmiyor." dedim gıcık etmek için. Durdu ve bana baktı eh, dediğimde haklıydım sonuçta. "Benim evimde misafir bana laf sokmaya çalışmaz." diye bana çıkıştı. Bu adam gıcığın tekiydi anlaşılan ne desem bir cevap veriyordu. Laf sokmasını söylemiyorum bile. "Bana laf sokmak yerine kalacağım odayı söylesen böyle yapmam." iç çekerek "Soldan ikinci oda." demekle yetindi sonra tekrardan yukarıya çıktı.

Onun peşinden bende yukarıya çıktım ve üst katın alt kattan daha büyük olduğu belliydi gözlerimi her odada gezdirdim ve en son bana dediği odanın kapısına baktım. İçeriye girdim ve baktım. Büyük bir odaydı ve baya konforluydu. Ben odaya bakarken arkamdaki nefesle durmak zorunda kaldım. "Sen bu oyunda hem bir piyon, hem de esirsin dikkatli ol, piyon olman senle uğraşmayacağım anlamına gelmez."

Ölüm Oyunu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin