Merhaba arkadaşlar. Bu benim ilk kıtabım, yanlışlarım varsa eğer, bildirirseniz çok çok çoook mutlu olurum. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar
Dişlerimi sıkarak konuştum.
"Bak, sana deli gibi ihticayım varken.." derin bir nefes aldım,
"Nerdeydin?, şimdi geldin de, bi boka mı yaradı sanıyorsun? Hadi , iyisi sen geldiğin yoldan git. Yalnız da iyiyim ben."
"B-ben özür-"
"Sakın özür dileme. Hayatımın amına koydun, bunun özrü mü olur? Her şeyi düzelticem derken, her şeyin amına koydun. Şimdi tekrar söylüyorum, git."
Bir şey söylemek için ağzını açtı ama konuşmadı. Verecek cevabı yoktu. Olamazdı. Elimi yola doğru uzattım ve git anlamında işaret ettim. Derin bir nefes aldı ve kalktı. Giderken de bana hiç dönmeden,
"Sana kendimi affettiricem, prenses" dedi. Hızla uzaklaştı ve gözden kayboldu."Durup dururken, neden geldi bu?. Canımı yakmak çok mu hoşuna gitmişti? Beni yaşarken öldürmek.. Onu mutlu mu etmişti? Sebepsizce gitmişti. Şimdiyse sebepsizce geldi.
Beni kuklası mı sanıyor bu? Tamam, onu seviyor olabilirim ama bu ona bu hakkı vermiyor, değil mi?"
"Hı-hı" diyerek başını aşşağı yukarı salladı. Tuğrul kimseyle çıkmamasına rağmen , aşkla ilgili birçok şey biliyordu. O yüzden bu konuları hep Tuğrul'la konuşurum. Bana iyi geliyor. Ben kendim konuşup kendime anlatırken Tuğrul bir soru sordu.
"Bunlara nasıl dayanıyorsun?"
"Kimse ağladığımı görüp, duygu sömürüsü yaptığımı düşünmesin diye kıyı kuytu yerlerde tek başıma ağlıyorum ben. Olsun, olsun. Böyle güçlü görünüyorum en azından.
"Canın acımıyor mu?"
"Ben acının ne olduğunu şimdi gerçekten öğrendim. Ayağını bi cam parçasıyla kesmek ve ya eczanede dikiş attırmak değil bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şey. Kollarımda, başımda en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şey, acı. Ben bunu son zerresine kadar yaşıyorum."
"Onu affetmeyecek misin?"
Sanki soru cevap oynuyorduk.Tuhaf bir şey daha vardı ki, kendi kendime nasıl soru soruyorsam , ondan da o soruyu duyuyordum. Tesadüftür herhalde diyerek sorduğu soruya cevap verdim.
"Diyelim ki affettim. Başkasının sarıldığını bile bile sarılabilecek miyim sanıyorsun?."
Her cevap verdiğimde içim acımaya başlamıştı. Her seferinde içimden bir parça kopuyordu sanki. Olanlarlan sonra biraz gözlerim dolmuştu ve bu burnumu çekmeme sebep oldu. Tuğrul beni kollarının arasına aldı ve,
"Korkma, yalnız değilsin. Ben, hep yanındayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren
Чиклитİki kişi arasında seçim yapmak zorunda kalan Ekin, acaba kimi seçecek. Kendini mi , yoksa sevdiği çocuğu mu?