9.7K 785 439
                                    

yorum yapmayı unutmayın lütfen, yorum görmediğimde buralara uğrayasım pek gelmiyor.

iyi okumalar 💗

★★★

ağzımdaki lolipopun ıslanmamış bir kısmı kalmayacak kadar ağzımın içinde yuvarlarken yanımdaki jimin'de etrafta bizim o çok mu çok değerli delta grubunun radarlarına girmesini bekliyordu. ona ters bir bakış atıp lolipopumu yalamaya devam ettim. "şu delta grubunu benden daha çok istekle bekliyorsun sanki, hm?" yan gözler ile ona bakarken o bana 'ne alakası var?' bakışları atıyordu.

"hadi ama jimin, var bir şeyler belli." hoseok hyung onun koluna ima ile vururken kıkırdadım. "yok bir şey tamam mı? hem bana diyenlere bak biri deltasını, biri de grup ortamında kendine uygun biri var mı diye bekliyor. şimdi ben mi dikkat çeker oldum?" kollarını iki yana koymuş bir şekilde bize kızarken onu ciddiye alıp yüzümüzü asacağımızı sanıyordu fakat aksine daha da keyiflendirmişti bu bizi. "ah, nasıl aklımdan çıkar gerçekten! jeon, senin bu deltanınkiler arasında bana uygun biri var mıdır sence?" çok düşünceli sorduğu soruya ben de çok düşünür bir şekilde karşılık verdim. "hyung bilmiyorum ki, açık olmak gerekirse delta ve o yılışık vitası dışında kimseyi tanımıyorum."

hoseok hyung tam bana kızmaya hazırlanırken jimin hemen araya girdi. "geliyorlar!" dediğini duyar duymaz baktığı kısma bakmış ve gördüğüm geniş omuzlu, siyah ve uzun saçlı, güçlü bir tür ve güçlü bir auraya sahip esmer deltamı görünce yutkunmuştum. nasıl bu kadar etkileyici görünebilirdi ki! alfam sanki güçlü bir aura görmeyi bekliyormuş gibi anında uyanmıştı.

Jimin hyung omzuma doğru eğilip "jeon, yanında vita gözükmüyor. istersen gidip konuş onunla."

yarım ağız sırıtıp olumsuz bir şekilde kafamı salladım. "konuşacağız ama o benim ayağıma gelecek."

oturduğum yerden hemen kalkmış okuldaki kimsenin kullanmadığı, kaç yıl önceden kalma inşaat kalıntılarının olduğu kısma ilerledim. kendinden emin adımlar atarken elimdeki lolipopu bir kenara attım. beni fark ettiğini biliyordum; hatta okula girer girmez etrafı tarayarak beni görmeyi amaçladığını da biliyordum. keskin bakışlarını tamamen üstümde hissediyor, ona kapılıp beni gözlerinde zindan etmesine izin vermemeye çalışıyordum. çünkü kim taehyung sıradan bir delta değildi. onun yanında muhtaçlaşır, köleleşir, ilgiye doyumu olmayan birine dönüşürsünüz. bunu nerden bildiğimi sormayın, tek mutlu olduğum şey vitasının hâlâ bu duruma gelmemiş olmasıydı.

önceden büyük bir bina yapılacağı planlanan bu inşaat sahası şimdi benim gibi sevdiğini bekleyen, uyuşturucu bağımlıları ve içki içenlerin mekanı olmuştu. önceden bu durumdan çok şikayetçiydim ama bugün işime yaradığı için sevmeye başlamıştım. pek temiz bir yer olduğu söylenemezdi ama ortamdaki en temiz duran kısma doğru ilerledim. taehyung ile konuştuktan sonra hoseok ve jimin hyunga bunları anlattığımda büyük ihtimalle benimle çok dalga geçecek ve gurursuzun teki olduğumu söyleyeceklerdi. ama bu dünyada gurur yapan hangi kişi sevdigine kavuşmuştu ki?

burda bağımlı olduğu şeyleri giderenler sağ olsun birkaç sandalye vardı. aralarından birine ilerleyip oturdum hemen. şimdi ise kalbimi yerinden çıkartacak kadar heyecanlandıran kısma gelmiştik; taehyung'un gelmesi.

can sıkıntısından oturduğum sandalyeden kalkmış ve arkamı dönerek etrafı incelemeye başlamıştım. içimden bir ses "ya gelmezse? ya vitasının yanındaysa? yine mi es geçildim?" diye bağırıyordu. zaten pasif alfa olmasından dolayı bu dünyaya doğuşu ile hayata karşı inancı bitmiş kurdum bu düşünceler ile daha da kenara çekilir hâl alıyordu. zordu, onun için bu dünya cehennemden farksızdı ve o karanlık dünyasına beni de çekiyordu.

like I would, tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin