"Tamam tamam Tuana. Sakin ol. Böyle bir şey yaptıysa onun suçu. Bu kadar guzel bir kızı elinden kaçırmış. Hem ben sana onu untmanda yardim edebilirim." Dedi Nate.
"Cidden? Eder misin?"
"Elbette evet. Eee ne yapmak istersin?"
"Bu sana saçma gelebilir ama..."
"Saçma gelmez sen söyle."
"Halay çekelim mi? Bu her zaman bana iyi gelmiştir."
"Tamam da... Halay ne?"
"Türk dans türü. Göstereyim mi?"
"Oluuurr." Diye uzun cevap verdikten sonra telefonumdan müziklere ordanda halay şarkılarına girdim. Önüme gelen ilk şarkıyı açtım ve halay çekmeye başladım. Halay ben ve Melisa'dan sorulurdu. Okulda olduk olmadık zamanlarda halay çekerdik. Hayalim düğünümde en uzun halay rekorunu kırmak.
"Vayyy bee. Ne kadar güzel halay çekiyorsun." Dedi gülerek Nate. Ben senin gülüşünü yerim şapşal.
"İstersen katılabi-" sözümü kesen telefonumun sesiydi. Pırasa Beyinli Arıyor. Yani Melisa arıyor. Evet çok yaratıcıyım (!) biliyorum.
"Ha." Diyerek telefonu açtım.
"Nabıyon mal."
"Nate'yle halay çekiyom."
"Offf mal. Neyse ben bu yüzden aramadım seni."
"Neden aradın?"
"Levi'nin canı sıkıldı. Benimde. Izmir'i gezdirek mi?"
"Ya ben çok yorgunum. Sen Levi'yi Drew'u ve Austin'i al gezdir."
"Iyi taam." Diyip telefonu yüzüme kapattı.
"Tripçi." Dedim telefona karşı atarla.
"Noldu?" Diye sordu Nate.
"Gezelim mi dedi. Bende yorgunum filan dedim. Suratıma kapatti. Boş yere ona pırasa beyinli demiyorum işte."
"Pırasa beyinli?"
"Benim ürettiğim küfürlerden bitanesi. Mesela şu da var: Brokoli Çocuğu!"
"Ayağa kalkıp seni alkışlamak isterdim ama üşeniyorum." Diyip telefonuna yöneldi
"Nate."
"Hmmmmm." Dedi başını telefondan kaldırmadan.
"Aç mısin?"
"Ovvooott." Nate'nin içindeki canavarıda çıkarmış oldum. Benimle takılanlatın hepsinin sonu böyle oluya işte.
"Annem güne gitti. Eve 3 saate gelmez. Avm'ye gitmek ister misin?"
"Tamam. Ama izin verirsen üzerimi değistireyim."
"Tamam. Bende şu eşortmandan ölcem şimdi."
"Tamam gelirim şimdi." Diyip odamdan çıktı. Bende dolabımın karşısına geçtim. Altıma mor şort ve mickey tank top giydim. Ve odamdan çıktım. Merdivenlerden aşşağıya indim. Nate çoktan inmişti
"Nate bi beklesene beni."
"Noldu?"
"Kardeşim Tuna'yı aramam lazım. Yaninda anahtari yoksa gitmeyelim."
"Senin kardeşin mi vardi?"
"Ovot." Diyip telefonumu çıkardım. Listeden The Bırodır ı bulup aradım. Ingilizcem çok iyidir evet.
"Heee." Diye actı telefonu Tuna. İşte kimin kardeşi!
"Yanında anahtarın var mı??"
"Evet."