(Hei'nin dilinden anlatım)
"Ne diyorsun Hyunjin 505 ne alaka?"
"Buraya yeni geldin Hei ağır gelir."
"Asıl buraya alışmadan önce söyle gerçekleri yoksa çok geç olur. Hatta burayı şimdiden benimsemeye başlamışken geç kalma da söyle."
"Hayır Hei söylemiyorsam bir bildiğim var demek ki. Sen sadece anneye masumu oyna tamam mı?"
"Pekâla ama direkt öleceğiz desene.. anlatsana nasıl ölümler bunlar?"
"Bilmiyorum Hei bilmiyorum!"
Yalan ha?
"Senin bir hain olup olmadığını nereden bileceğim?"
"Ne?"
"Yeni tanıştık ve sen bana 505 falan diyip ağır gelecek şeyler söylüyorsun.
"Hah.. buraya yeni gelen birisin ama patronluk taslıyorsun."
"Sonuçta artık bende buradanım Hyunjin."
"Of.. bana sadece güven. Sana olabildiğince ipucu vereceğim çünkü eğer hepsini bir anda öğrenemezsin ve öğrenmemelisin"
"Ah, inan umurumda değil ben burada mutlu mesut yaşayacağım"
Hyunjin yataktan kalkıp yüzüme odaklandı. Yüzümü bu kadar uzun süre dikkatli incelemesi beni rahatsız etmişti.
"Neyse ben gidiyorum papatya ayrıca sende yaşından büyük konuşma. Daha 6 yaşındasın Chan bile 10 yaşında senden olgun konuşmuyor."
"Bana neden papatya diyorsun? Sakın anneden özendiğini söyleme."
"Bilmem.. güzel bir isim diye belki."
Gülümseyip yanımdan ayrıldı. Odada sadece yüzüme yansıyan dolunay ışığı ve ben vardım.
Bu günü sadece uyuyarak geçirecektim sonuçta alıştıktan sonra uyumaya vakit olacağını düşünmüyordum
Uyumam zor olsa da bir şekilde yatakta döne döne uyumuştum.
-Sabah-
Sabah uyandığımda karşımda aynanın önünde dikilmiş Hyunjin duruyordu.
"Hyunjin? Neden buradasınn?? *güler*"
"Masum rolü oynama anlatmam için."
"Ya sana da bişi yediremiyorum"
"Kural1: sadece ikimiz varsak bana yakın davranma ve sanki yıllarca arkadaşmışız/kardeşmişiz gibi konuşma. Sadece annenin yanında öyle davran."
"Off!!"
Yataktan kalkıp Hyunjin'in yanında, aynanın önünde durdum. Sabahları aynaya bakmak huy gibi bişi olmuştu.
"Güzel gözüküyorsun güzel hadi üstünü güzelce giyin de gel."
"Kıyafet? Kıyafetim yok."
"Dolapta."
"Ne ara aldını-"
Veeee....
Yüzüme kapıyı kapatıp gitti..
Dolabı açıp kıyafetlere baktığımda hepsi pembe pembe elbiselerdi ancak ben elbise sevmiyordum hatta nefret ediyorum.
Mecbur elime birini aldığımda ki zaten hepsi aynı modeldi sadece bazıları pembe, bazıları mor, bazıları da rengarenkti yani sadece renkleri farklıydı. Elime birini aldığımda iki dakikada üzerime geçirip dışarı çıktım.
Mutfakta ekmeğe reçel sürmüş kahvesini yudumlayan anneyi -annem olmadığı için anne demek pek istemiyorum- gördüm.
Yüzüme gülümsediğinde bende çekingenlikle sandalyeye oturdum ve ekmeği alıp yemeye başladım. Baya acıkmıştım zaten sonra Hyunjin'de geldi ve sessizlik içinde ekmeklerimizi bitirip salona geçtik.
L koltuk vardı ve ben diğer köşesinde, Hyunjin diğer köşesinde oturuyordu.
"Parkagitmeye ne dersin?"
Bir an parka gitme fikrini söyleyince şaşırmıştım. Yakın olmayalım diyip parka gitmeyi söylüyordu.. pff
"Neden? Gönlümü almak için mi?"
"Hayır tabii ki sadece anne temizlik yapacak yük olmayalım."
"Hizmetçiniz yok mu?"
"Var elbette ama anne her 3 ayın sonunda hizmetçi evi 3 kere temizlediğinde üstünden geçer çünkü hizmetçinin iyi temizleyip temizlemediğini çok umursuyor. Zaten iyi temizleyemiyor ama maddi durumu kötü olduğu için anne işten kovmak istemiyor."
"Anladım.. saçma"
"Hayır alışkın olmadığın için böyle."
"Neyse ne kalk gidelim bende sıkılmıştım zaten."
"Okieee!"
Kalkıp ayakkabılarını giydi ve Bayan Hwang'a haber verip kapıyı kapattı. Park hemen evin karşısındaydı ve gayet büyüktü.
Henüz kimse yoktu çünkü saat erken olduğu için hava sıcaktı bu da insanların gelmemesini sağlıyordu. İşte bu yüzden sıcağı severdim... kalabalık ortamlara katlanamazdım ve sıcak ortamlar kalabalık olmazdı.
Parka girdiğimizde koşarak yeşil bi salıncağın arkasına geçti ve gözleriyle arkasına geçtiği salıncağı işaret etti.
"Ne? Salıncağa mı oturayım?"
"Evet."
"Hayır sallama ben bankta oturacağım sen oyna."
"Hayır gel birazdan diğerleri de gelir."
"Diğerleri derken-"
Kolumdan tutup salıncağa oturtturmuştu.
"Seni sallayacağım kulağın bende olsun."
"Off tamam."
Hyunjin beni itmeye başladığında eğlenceli gelmişti. Hayatımda kimse beni iyi amaçlı sallamadığı için keyfi kalmıyordu.
"Diğer çocuklar derken erkeklerden Chan, Minho, Changbin, Jisung, Felix, Seungmin ve Jeongin, kızlardan ise Ryujin, Yeji, Chaeryeong, Yuna ve Lia- bekle gülüyor musun sen?"
Evet gülüyordum ve sanırım ilk defa GERÇEK hislerimle gülüyorum...
Arkadaşlar diğer bölümde yani 3. Bölümde 6 yaşından devam edecek çünkü diğer bölümde Hei diğerleriyle tanışacak, 4. bölüm ise Hyunjin 11, Hei 10 yaşında olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
505|Hwang Hyunjin
Fanfiction"Sadece anın tadını çıkar 505.." - "Acıyormuş Hei. Yanıyor vücudum... her an ölecekmişim gibi hissettiriyor. En çok korktuğum da ne biliyor musun.." Dedi Hyunjin hıçkırıklarının arasından. "İkimizin ailesine bir kere de olsa hesap soramayıp bu dünya...