Lavinia her hafta cuma günü saat 7 de olduğu gibi uyandı ve ellerini yıkayıp hızlı adımlarla mutfağa geçti, babasının en sevdiği tatlıdan yapmak için malzemelerini çıkarttı ve oyalanmadan hızlı bir şekilde trileçeyi yapmaya başladı. Trileçeyi yaparken bir yandan da heyecanla bir şarkı mırıldanıyordu, "Belki bir durakta,belki bir barda. Belki gökyüzünde, belki yanımda." Trileçeyi fırına attı ve odasına doğru yürümeye başladı.Önce siyah palazzo model bir pantolon giydi, üstüne beyaz kalın askılı ve kare yaka uzun bir crop giydi. Makyaj masasının önüne geçti ve kısa ve hafif bir makyaj yaparak odasından ayrıldı.
Fırındaki trileçesini çıkarttı ve biraz soğumasını bekledikten sonra üstündeki krem şanti ve karamelini koyup bir kabın içerisine iki dilim trileçe koyup evden çıktı.
Yoldan geçen bir taksiyi durdurdu ve binip gideceği adresi verdi ve beklemeye başladı.
Yaklaşık yarım saatlik bir yoldan sonra nihayet gelmişti. Taksinin ücretini ödeyip taksiden indi ve
Ankara Açık Ceza İnfaz Kurmuna yürümeye başladı.İçeri girdiğinde gerekli işlemleri yaptı ve babasının olduğu görüş odasına doğru yürüdü.
Odaya yüzünde büyük bir gülümsemeyle giren Lavinia babasını görünce gülüşü büyüdü hızlıca yürüyerek babasına sarıldı. Aynı gülüş babasınında yüzünde belirdi ve kızına sıkıca sarıldı.
"Babacığım hadi otur sana anlatmam gerekenler var." dedi Lavinia gülerek, babası ise "Anlat kızım amaaa." diyerek a harfini uzatınca Lavinia gülerek tatlıyı çıkardı ve yanındaki çatalla babasının önüne koydu.
"Anlat bakalım kızım." dedi tatlısını yemeye başlarken. Lavinia ise gülümseyerek "Buradan çıkmana son bir ay kaldı baba" demesiyle babasının yüzündeki gülümseme yavaş yavaş soldu fakat kızına belli etmemeye çalışarak "Yaa çok sevindim" dedi. Babasını iyi tanıyan kız babasının bu habere çok sevinmediğini anladı fakat gülümsemesinden ödün vermeden "İlk çıktığında nereye gitmek istersin." diye sordu. Babası biraz düşünerek "Buna sen karar vermelisin bence." dedi.
İkisi yaklaşık 5 dakika daha sohbet ettikten sonra içeriye bir gardiyan ve polis memuru girerek "Süre doldu." dediklerinde babası yavaşça ayağa kalktı ve ellerini kelepçelediler kız bu sırada babasından gözlerini ayırmadı ve babasını götürecekleri sırada o da kendine yeni gelmiş gibi derin bir nefes alarak çantasını aldı ve peşlerinden dışarı çıktı.
Cezaevinden çıktıktan sonra yine bir taksi çevirip eve gitti.Dersinin başlamasına 3 saat oldugundan dolayı acele etmeden kendisine bir kahvaltı hazırladı ve bilgisayardan açtığı film ile kahvaltısını bitirdi.
Yaklaşık 2 saat kadar film izledikten sonra odasına ders için hazırlanmaya gitti çantasına derste işine yarayacak bir kaç şey koyduktan sonra evden çıktı.
Okulu yakın olduğu için yürüyerek okulun yolunu tuttu.
Okula yaklaşık 5 dakikalık bir mesafe kalmışken arkasını yavaşça döndü ve nerdeyse evden çıktığından beri onunla aynı yoldan gelen adama baktı, bir an takip edildiğini düşünerek hızlandı ve okula varıp fakültesine doğru yürüdü.
Dersleri 3 saat sonra bitmişti ve okuldan çıkıp kütüphaneye doğru yürümeye başlayınca sabah gördüğü adamın bir benzerini arkasına bakınca gördü fakat adam ona bakarak aynı şekilde yürümeye devam edince Lavinia şüpheyle adama baktı fakat herhangi bir eylemde bulunmadan yürümeye devam etti.
Kütüphaneye vardığında adamın gerçekten onu takip ettiğini anladı ve arkasını dönerek adama doğru yürümeye başladı. "Sabahtan beri beni takip etmenizin sebebini öğrenebilir miyim?" diyerek adamın üstüne yürüdü. Adam ise "Seni takip ettiğimi nereden çıkardın küçük kız." diye mırıldandı. Lavinia şüpheyle adama bakıp "Fakültemden bile benimle çıktığınızı düşünürsek evet bencede beni takip etmiyorsunuz." diye hafifçe sesini yükselterek mırıldandı "Beni takip etmeyin yoksa sonuçlarına siz katlanmak zorunda kalırsınız." diyerek sert çıkışınca adam korkmamasına rağmen arkasını dönerek ordan uzaklaştı.
Lavinia tıp fakültesinde okuduğu için zamanının çoğunu her zamanki gibi kütüphanede geçirdi.
Saat akşam 9'a doğru eve geldiğinde ders çalışmaktan sırtındaki kemikler isyan bayraklarını çekmiş bir şekilde mutfağa doğru adımladı. Kütüphanede sadece kahve içtiği için aç bir şekilde buz dolabını açtı ve gelen kokuyla yüzünü buruşturdu gördüğü bozuk meyvelerin ne zamandır dolapta olduğunu düşünerek ellerine eldiven geçirip bozulan şeyleri çöpe attı. Aldığı koku yüzünden iştahı kapanan Lavinia odasına gitti hemen pijamalarını giyip makyajını çıkardı ve kendini yatağa attı.
Sabah uyandığında hafta sonu olmanın verdiği mutlulukla saat 10'da uyandı. Yavaş adımlarla kendine bir kahve hazırladı ve balkona geçti. Balkondaki koltuğa oturup dışarıyı izlemeye başladı ve bir süre sonra onun camlarına doğru bakan simsiyah giyimli bir adam fark etti ve perdesini indirdi. Kahve bardağını tezgaha bırakıp kendine bir kahvaltı hazırlamaya başladı fakat dünden beri olanlar aklını karıştırıyordu. Hızlı bir kahvaltı yaparak kendini odasına attı ve uzun bir süre duş aldı. Duştan sonra üstüne kısa siyah ve dar bir askılı tulum giydi üzerine gri bir hırka ve altına spor ayakkabılarını giydi, çantasını aldıktan sonra evden çıktı.
Saat 12'den yaklaşık 2'ye kadar yürüdü ve yürürken sık sık arkasına baktı fakat kimseyi görememenin verdiği rahatlıkla saat 3 buçuğa kadar yürüdü.
Eve geldiğinde ilk önce üstündekileri çıkardı ve terden arınmak için kısa bir duşa girdi. Kütüphaneye gitmek için hazırlanmaya başladığı sırada telefonu çaldı ve gördüğü yabancı numara yazısıyla kaşlarını çatarak ekrana baktı ve aramayı yanıtladı. "2 saat sonra sana attığım konumdaki cafede ol" diye bir ses geldi telefonun karşı tarafından ve telefon kapandı. Telefonu kulağından uzaklaştırarak gelen konumdaki cafeye baktı cafe evine yakın bir yerdeydi fakat gidip gitmemesi gerektiği konusunda emin değildi. Masasının başına oturarak buluşma saati gelene kadar ders çalışma kararı aldı.
Lavinia
Saat 5 olmuştu ve buluşmaya gitmeme kararı almıştım. Büyük ihtimalle dün beni takip eden o adamalar tarafından aranmıştım fakat 1.si benim numaramı nerden bulmuşlardı 2.si benden istedikleri şey neydi gerçekten anlayamıyordum. Bi süre bunları düşündüm ve ders çalışmaya devam ettim.Saat 7'de kapmın çalmasıyla ders çalışmaya ara verdim ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda dün gördüğüm adamların aynısından birini kapımın önünde görünce kaşlarımı çatarak adama baktım ve kapıyı geri kapattım. Sonuçta tanımıyordum ve beni takip eden bir adama hiçbir şekilde güvenmezdim. Kapı ardı ardına tekrar çalmaya başlayınca ürkerek telefonumu aldım ve tam polis arayacağım sırada kapının arkasından "polisi arama." diye bir ses geldi fakat benim umurumda değildi sonuçta evimi basan birisi tabikii de 'polisi arama' derdi. Adamı hiç dinlemeden polisi arayacağım sırada "Polisi arama, anlatacağım." dediği sırada durdum ve "Sana güvenmiyorum." dedim. Kapının arkasından "Bana güvenme ama beni dinle." diye ses gelince bende "Dinliyorum." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia
Teen FictionÖlüm çiçeğine aşık olmak nasıl bir duyguydu? Bunu en iyi onun için ölümü göze o adam bilebilirdi.