remember that night, Jisung

21 4 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yorum ve oy 😼💭



Minho'ya bakıyordum. Elindeki mouse ile ekrandan bir şeylere tıklayıp meşgul oluyordu. Yanında, tam çaprazında elimdeki marshmellov ile ekranı izleyip ağzıma tıkıştırıyordum.

"Jisung şunu şapırdatmdan ye." Minho başını bana çevirdiğinde paketi bacaklarımın arasına sıkıştırmış dolu yanaklarımla ona bakmıştım.

O ise bacaklarımın arasındaki paketin için marshmellov alıp ağzına atmıştı, "Ortaya koy birlikte yiyelim."

"Hayır." Dedim istemsizce, "Yani, neyse yiyelim."

Ortaya koyduğumda Minho suratıma bakıp alayla gülmüştü. Bugün tam altı saattir stüdyodaydık. Arada bir camın ardına geçip adlib ekledikten sonra telefonumla uğraşıyor bazende Minho'yu izliyordum.

"Hyung, çok yoruldum." Dedim marshmelovumu yuttuktan sonra. Halen bilgisayara bakıyordu.

"Hyung?"  Beni duymuyor muydu?

"Söyle Jisung." Sesi soğuktu.

"Bir şey yok." Dedim arkama yaslanarak. Daha geçen gün tam burada saçlarımı karıştırıp suratıma gülümsüyordu. Şimdi ise kalbimi kırmıştı. Suratımdaki gülümseme solduğunda Minho'nun fark etmesini istemiştim. Ancak o halen bilgisayar başında aptal gibi ekrana bakıp birkaç şey yaparken arada benim sesim yükseliyordu hoparlörden. Yapımcılar arasından en çok işini ciddiye alan Lee Minho ile tanıştığım günü hatırladım. Hayatımın en kötü günü olan kardeşimin ölümü ile sarsılmıştım. Ancak öleceğini bildiğimden midir bilmiyorum alışmış gibiydim. 

Lee Minho bana yardım etmişti. Omzunda ağladığım gün ilk şarkımızın son aşamalarındaydık. Stüdyonun ses geçirmeyen odasında deli gibi ağladığımda yanıma gelip sadece sarılmıştı. O kadar korkutucu bir yapımcı bile değildi. 

Medya çok korkunç gelirdi bu yüzden bana.

Ama şimdi haklı olduklarını düşünmeden duramamıştım. 

''Jisung?'' Minho'nun sesini derinlerde duyarken kendime gelmeye çalıştım, ''Ha? Efendim?''

Bir eliyle paketi bana doğru iteledi, ''Yesene.''

''İstemiyorum.'' dedim dargın bir ifadeyle. Sandalyesini bana doğru çevirip kaşlarını çattı, ''Bir şey mi oldu?'' evet, çok şey oldu demek istesem de başımı öne eğip kucağımdaki kapalı olan telefonumun kilidini açmıştım. Ekran fotoğrafımda Felix ben ve Felix'in fifisi vardı.

''Duvar kağıdın tatlıymış.'' kıkırdayarak önüne döndüğünde telefonumu göğsüme bastırıp omuz silktim, ''İşine baksana sen hyung.''

''O Felix miydi?'' sorusuna karşılık mırıltıyla onaylamıştım.
''Neden yürüyemiyor?'' tekrar sorusuyla telefonumu bırakıp bir kolumu yanımdaki masaya uzattım ve yanağımı yasladım, ''ailesiyle Avustralyadayken kaza geçirdi.''

Hot Poem ♡ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin