Denekten, diğer tarafta elektro şok makinesine bağlanan öğrenciye elindeki kâğıttaki kelime eşleme sorularını sorması istendi. Yanlış cevapta öğrenciye elektrik şoku vermesi ve her yeni yanlış cevapta da bu şokun voltajını 15 volt artırması söylendi. Denek, paravanın öbür tarafındaki öğrencinin her yanlış cevapta gerçekten de elektrik şokuna maruz kaldığını sanıyordu. Ama gerçekte öğrenciye herhangi bir şok verilmiyordu. Deneğin her voltaj artırımında öğrenciden duyduğu acı çığlıkları ise önceden kaydedilmişti ve teypten çalınıyordu. Voltaj derecesi yükseldikçe, öğrencinin çığlık derecesi de yükseliyor, belli bir voltajdan sonra paravanı yumruklamaya başlıyor ve kalbinin sıkıştığını haykırıyordu. Belli bir voltajdan yükseklikte ise öğrencinin sesi ve tepkisi tamamen kesiliyordu. Bu aşamada birçok denek, deneyi durdurup, öğrencinin iyi olup olmadığını kontrol etmeleri gerektiğini söylüyordu. 135 volttan sonra, bazı denekler, deneyin amacını sorgulamaya başlıyordu. Ancak çoğunluk, sonuçlardan sorumlu tutulmayacakları garantisi verilince, öğrenciye şok vermeye ve voltajı artırmaya devam ediyordu.
Denek, deneye son vermeleri gerektiğini söylediği her anda, yöneticinin 4 aşamalı sözlü uyarısına maruz kalıyordu. Deney yöneticisi rolünü oynayan kişi, şok vermekte tereddüt eden deneğe ilk olarak, 'lütfen devam et' diye sesleniyordu. Ardından, 'deney, devam etmenizi gerektiriyor' diyordu. Eğer yine tereddüt gösterirse, 'devam etmeniz çok önemli' deniyordu. Son olarak, 'başka seçeneğiniz yok, devam etmeniz lazım' uyarısı yapılıyordu. Bu son uyarıdan sonra da denek, deneye devam etmeme iradesi gösterirse, deney sonlandırılıyordu. Aksi hâlde deney, öğrenciye verilen şokun voltajı 450 volt olana kadar devam ediyor ve bu seviyede 3 kez elektro şok uygulanıyordu.
Deney başlamadan önce, Milgram, deneklerin çoğunun bir başkasına 150 volttan fazla elektrik şoku vermeyi reddedeceğini öngörmüştü. Yale Üniversitesi'ndeki bir grup psikiyatrist ve psikolog arasında yaptığı ankette de, deneklerin sadece yüzde 1'inin 450 volta kadar çıkacağı tahmini yapılmıştı. Ama herkes için şoke edici bir sonuç ortaya çıktı. İlk deney grubunda bulunan 40 denekten 26'sı, yani yüzde 65'i, otoriteye itaat ederek acı içinde bağıran öğrenciye 450 voltaj uygulamaya kadar çıktı. Daha da vahimi, deneklerin bir tanesi bile, 300 volt seviyesinden önce deneyi bırakmadı.
Deneklerin çoğunun, paravanın öbür tarafındaki kişi acılar içinde çığlık atarken, büyük bir stres ve huzursuzluk yaşadıkları belli oluyordu. Kiminde terleme, kiminde elini, dudağını sıkma gibi vücut hareketleri oluşuyordu. Ama buna rağmen, otoritenin emrine itaat edip voltajını artırarak şok vermeye devam ediyorlardı.
DENEYİN AMACI ;
Stanley Milgram 1963 yılında, Yahudi soykırımının 'neden?' olduğunu anlamak adına, Alman halkının soykırıma katılmasına ve buna izin vermelerinde, özel bir şeyler olduğu iddiasını kanıtlamak için bir deney hazırladı. Deneye katılan kişilere, çalışmanın insanın nasıl öğrendiğine dair bir deney olduğu söylendi. Ve deneye katılanlara, göremedikleri odada birileri olduğunu, onlara sorular soracaklarını, yanlış cevap verdikleri takdirde elektrik şoku vermelerini istediklerini söyledi ve buna uygun bir düzenek hazırladı. Şok verilen kişi bir oyuncuydu ve rol yapıyordu. Aslında verilen elektrik şoku da gerçek değildi, fakat deneye katılanlar bunu bilmiyorlardı. Peki bu deneyin ürkütücü tarafı neydi? Şoku vermeleri istenen denekler ezici bir üstünlükle deneycinin talimatlarına uydular. Daha da entresan tarafı, oyuncu konumundaki şoku alan kişinin acı bağırışları ve merhamet istemesine karşın denekler şok vermeye devam ettiler. Acaba, hepimizin içinde bir parça kötülük mü var
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkunç Hikayeler
Horreurynalardan her zaman biraz korkun vardı. Önemsenmeyecek kadar küçük şeyler dışında bu seni hiçbir zaman etkilememişti. Gözlerini kapatıyorsun ve ortaokulda yaptığınız Bloody Mary seansları aklına geliyor. Söylentilere göre korkuyu barındıran hikayele...