3.bölüm:duvarın arkasındaki geçit

14 2 0
                                    

Günler geçmişti.Ateş o günden sonra 1 kez gelmişti ve zorla kanımla beslenmişti,ne kadar direnmeye çalışsam da bunu yapmıştı. Odamda oturmuş yine bana getirilen yemeğe boş boş bakıyordum,günlerdir hiç bir şey yememiş sadece su içmiştim. Suyu da susadığımı hissettiğim zamanlarda içiyordum. Aniden kapımın açılmasıyla kafamı kapıya doğru çevirdim. Gelen Alev'di,yanında sarı saçlarını tepeden topuz yapmış,orta boylu,kraliyet hizmetli kıyafetini giymiş bir kız vardı. "Lena tanıştırayım,bu güzel kız senin yeni kişisel hizmetlin Lina. Ve artık bu oda da değil sana özenle hazırlattığım oda da kalıcaksın,bir prenses gibi yaşamayı öğreniceksin." Alev'in dediklerine karşılık 'neden böyle bir şey yapayım ki?' der gibi Alev'e baktım.
"Bu krallıkta itibar çok önemlidir,eğer düşük sınıflardansan seni ezerler,milletin içinde küçük düşürürler ve senin kanından beslenip seni böyle öldürebilirler. Ve ben bunların olmasını istemiyorum,seni sevdim,abimde sevmiş gibi sürekli senden bahsediyor. Ve seninle özel olarak ilgilenmemi istedi,o yüzden itibarını yükselticez. Şimdi Lina'cığım lütfen Lena'yı yeni odasına götürür müsün? Onu bir prenses gibi hazırladıktan sonra çay saatlerini yaptığımız bahçedeki masaların olduğu yere getir lütfen,Lena'yla konuşmam lazım." Lina,Alev'in önünde reverans yaptıktan sonra Alev gülümseyip çıktı.
Lina,"buyrun hanımım." Diyerek kapıdan geçmemi bekledi,odadan çıktıktan sonra Lina da peşimden çıktı. Soğuk ve karanlık saray koridorlarını aydınlatan mum ışığının altında beni bir odanın önüne götürdü. Odanın kapısını açtığında büyülenmiş gibiydim,içeri girdim. Oda kırmızı,beyaz,krem ve altın sarısıyla dekore edilmişti. Kocaman beyaz bir yatak,ayak ucunda kırmızı kenarları altın sarısıyla süslenmiş bir puf koltuk,yatağın iki başındaki beyaz şifonyerlerin üstünde krem rengi abajurlar,tavandan yere kadar uzanan pencerelerin yanında kırmızı ve krem perdeler,yatağın tam karşısında kocaman yine kenarları altın sarısıyla süslenmiş bir makyaj aynası ve önünde kırmızı sandalyeler,beyaz kocaman bir dolap ve bir banyo vardı. Banyonun kapısını açtım. Banyoda aynı şekilde beyazdı. Ben odayı incelerken Lina ise peşimde dolanıyordu. Lina'ya dönüp yeşil olduğunu yeni fark ettiğim gözlerine baktım. "Evet,şimdi ne yapıyoruz Lina?" Lina bu duruma alışacağımı gösteren ses tonumu fark ettiğinde gülümsedi ve heyecanla "ilk olarak banyo yapmalısınız hanımım,bir kaç gündür o odadasınız biliyorsunuz." Dedi. İzlediğim dizilerden/fimlerden bildiğim kadarıyla asilzadeleri her zaman kişisel hizmetlileri yıkardı. Acaba burda da böyle miydi ki? Emin olmak için sormaya karar verdim. "Beni sen mi yıkayacaksın Lina?" Lina alışık olmadığımı bildiği için garipsemedi ve tebessüm etti. "Evet hanımım ben yıkayacağım,Prens Ateş efendimiz sizi benim yıkamamı istedi. Alışkın olmadığınız için zorlanabiliceğinizi söyledi."bir kaç dakika sessizliğimi korudum,o an buraya gelmeden önceki son banyom geldi aklıma annem beni yıkamakta çok ısrarcıydı ve bende yıkaması için izin vermiştim. Duyduğum su sesiyle kendime geldim. Lina küvete su dolduruyordu.

۝

Banyomu yaptıktan sonra Lina,bana bir havlu vermişti ve üzerime sarıp ıslak saçlarımı öylece bırakmıştım. Odaya geçtikten sonra Lina bana bir havlu vermişti ve bende o havluyla saçlarımı nemli kalıcak şekilde kurutmaya başlamıştım. O sırada Lina önüme 3 tane elbise koymuştu ve istediğimi seçmemi bekliyordu. Üçüde çok güzeldi ama beyaz olan daha çok dikkatimi çekmişti.
"Bu çok güzelmiş." Dedim beyaz elbiseyi gösterirken,Lina elbiseyi giyinmeme yardım etti. Aynanın önüne geçip kendşme baktım,elbise yere kadar uzanan ve vücudumu saran dar bir elbiseydi. Normalde eteği daha kabarık bir elbise giymek isterdim ama o odadan çıktığım ilk günde göze çarpmak istemiyordum. Lina boynuma kocaman taşları olan süslü bir kolye taktı. Altınada yine beyaz,gümüş yaprak desenleriyle süslenmiş topuklu ayakkabı verdi. Ayakkabıları giydim ve zar zor yürüyerek Lina ile Alev'in olduğu yere gittim. Alev çay bahçesindeki masalardan birinde oturmuş zarifçe çay içiyordu. Karşısında genç bir adam oturuyordu. Alev'gile yaklaştıkça fark ettim ki o genç adam Ateş'miş. Ateş bana bakıp sinsi bir gülüş attı,gözlerimi kaçırıp etraftaki ağaçlara bakınmaya başladım. Alev aramızdaki gerginliği fark etmiş olucak ki yanıma geldi ve Ateş'e bakarak," hadi abi sen içeri geç." Dedi. İmalı bir şekilde. Ateş kendisine emir verilmesinden hoşlanmadığını belli eder şekilde Alev'e bir bakış attı ve şatoya doğru adımlamaya başladı. Ağaçlar çok güzeldi ama bir gariplik vardı sanki,ağaçlardan yayılan negatif bir enerji hissediyordum. Ağaçların arasında yine o duru güzelliğiyle Asel'i gördüm. Öylece durmuş bir bana bir ağaçlara bakıyordu. Asel gözlerimin içine bakarak 'zehirli kan' dedi. Acaba bu dediğini benden başka birisi duymuş muydu? Sanmıyorum. Alev ve Lina ile birlikte ağaçların oraya doğru yürüyorduk. Cidden ağaçlardan kan kokusu geliyordu. Duraksayıp ağaçlardan birine yaklaştım ve ağacın toprağına elimi sürdüm,toprak kanlıydı. Ne yaptığımı bilmeden topraktan biraz alıp elimdeki toprakla ağacın gövdesine değişik bir şekil çizdim Alev ve Lina bana ne yaptığımı sorgular gibi bakıyordu.Alev daha fazla dayanamayıp yanıma yaklaşarak ne yaptığımı sordu,ona bir cevap vermedim.
"Hanımım hadi gelin gidelim,bu akşam saray da cadı krallığı ile önemli bir toplantı düzenlenecek. Varisimiz henüz sizinle ilgili bir şey demedi ama derse hemen size haber edeceğim."
Lina beni zorla ağacın önünden kaldırıp odama götürdü. Yatağımın üstüne oturdum ve biraz bekledikten sonra Lina'ya gidebileceğini söyledim. Lina benim için endişeleniyordu ama buna gerek yoktu. Sevgili özel hizmetlim odadan çıktıktan sonra yataktan kalkıp oda da turlamaya başladım. Demek bugün Cadı ve büyücü krallığının kral ve kraliçesi buraya gelecekti. Belki onları görme şansım olurdu. Ben düşüncelere dalmış,dünyadan kopmuşken bir anda odamın kapısı sertçe açıldı. Kim olduğuna bakmak için kapı tarafa döndüm ve gelenin Ateş olduğunu görünce şaşkınlığımı saklayamadım.
"Ne yapıyorsun sen? O ağaca ne yaptın hemen cevap ver." Sesi yüksekti ama bağırmıyordu. Bir kaç saniye ona bundan kimin bahsettiğini düşündüm. Tahminimce Alev idi.

"Öncelikle sakin ol,merak etme değerli topraklarınızın değerli ağacına zarar vermedim. Tam tersi o ağacı hayata döndürdüm. Ağaçta negatif bir enerji hissettim ve yanına yaklaşıp yerden kanlı toprak alarak ağacın gövdesine daha önce bir kitapta gördüğüm şekli çizdim."

"Nasıl bir şekildi bu şekil ve hangi kitapta gördün?" Sanki kitabın ismini söylesem bikecekte,kitap okumadığına eminim.

"Şekli nasıl tarif edicem bilmiyorum ama kitabın ismi 'Essterosa' idi sanırım."

"O kitabı nerden buldun ma lumière?"

"Ailem doğum günümde hediye etti,neden sordun ki?" Ateş camın önüne gidip bir süre dışarıyı izledi ve geri bana döndü. "Artık gözetimim altındasın Lena,ben nereye gidersem benimle birlikte geliceksin,bu akşam ki yemek hariç. Bu akşam ki yemek çok önemli ve bunu mahvetmene izin veremem odan da kal ve sakın çıkma." Emredersiniz prens hazretleri. Hayatım ona bağlıydı sanki. Ateş'e göz devirip dolaptan geceliğimi aldım ve banyo ya girdim. Ateş'in gitmesini bekliyordum. Gittiğinden emin olduktan sonra giyinmediğim geceliğimle odadan çıktım. Yemek birazdan başlayacaktı ve herkes bir şeyden sorumluydu. O yüzden kimse beni fark etmezdi sanırım. Elimdeki geceliği yatağın üstüne bırakıp odadan çıktım. Ama tam çıktığım sırada kapının önünde bir muhafız gördüm bu muhafızı Ateş bırakmış olmalıydı. Muhafız,"bir sorun mu var Lena hanım?" diye sordu. Ne cevap vereceğimi şaşırıp aklıma ilk gelen şeyi söyledim.
"Lina'ya ihtiyacım varda onu çağıracaktım." Pek inanmış gibi gelmemişti bana. "Hizmetlinize her ihtiyacınız olduğunda onun yanına gidip çağıramazsınız Lena hanım. Onu ben size çağırırım merak etmeyin." O Lina'yı çağırmaya gittiğinde bende odadan çıkabilirdim. Muhafız yanına başka birini çağırıp Lina'yı çağırmasını söylemişti. Buradan çıkamayacağımı anlayınca odama geri girdim ve camdan kaçmayı düşündüm ama odam şatonun en yüksek kulelerinden birindeydi o yüzden bu düşünceden de vazgeçtim ve yatağıma uzandım.

۝

Bir kaç dakika sonra odamın kapısı açıldı ve Lina içeri girdi.

"Beni çağırmışsınız hanımım" Lina zarifçe reverans yaptı ve yanıma oturdu.
"Benim Cadı ve Büyücü krallığının kral ve kraliçesini görmem gerekiyor ama bu odadan çıkamıyorum."

"Size yardım etmeyi çok isterdim hanımım ama maalesef edemem annem hasta ve babamı yeni kaybettim ayrıca küçük bir erkek kardeşim var onlara ben bakıyorum." İşte bu kötü olmuştu.
"Sorun değil Lina ve geçmiş olsun. Elbisemi çıkarmama yardım ettikten sonra gidebilirsin,şimdiden teşekkürler."

Lina elbisemi çıkarmama yardım ettikten sonra gitmişti bende geceliğimi giyinip yatağıma girmiş tavanı seyrediyordum. Birden duvarın arkasından bir ses geldi. Garipten sesler duyduğumu düşünerek umursamadım ama aynı sesleri tekrar duydum. Sesin geldiği yere doğru ilerledim ve duvarda elimi gezdirdim. Duvarda tuş gibi bir şey vardı. Tuşu ittiğimde duvarın yarısı bir kapı gibi açıldı. İçerisi bir mağara gibiydi ve karanlıktı,burası bir geçitti. Ama nereye açılıyordu ki? Geçidin duvarında bir meşale duruyordu. Tam meşaleyi alacağım sırada gördüğüm kişiyle şok geçirmem bir oldu..

Efsunlu Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin