Genç çocuk hipnoz olmuş gibiydi.. Karşısında duran beden ile ne yapması gerektiğini ne tepki vermesi gerektiğini bilemiyordu. Beyni pelte kıvamı almış, hiç bir şey diyemez olmuştu. Karşısında ki bedenin gözlerine bakmaya devam ettikçe kırmızının en koyu tonuna büründüğünü görebiliyordu.
'Düşündüğün şeyler teker teker beynime sızıyor çocuğum.. kalbinin atışları kulaklarımı, karşımda titreyen bedenin ise gözlerimi mest ediyor.'
Genç çocuğun karşısında ki beden yavaşça ayağını kaldırmış ve genç çocuğun kasıklarında müstehcen bir gezintiye çıkmıştı.
Genç çocuk bu hareketle karnının kasıldığını hissederken, bedeninin zangır zangır titrediğini ve bir ağzının olduğu varlığını yeni fark edebilmişcesine ağzından küçük bir inilti kaçırmış, dik tuttuğu başını saniyesinde yere etmişti.
"A-ahh.. s-sen..."
'Şşşhh.. Şuan soru sormanın veyahut konuşmanın sırası değil çocuğum. Her şeyin yeri ve zamanı var. Buradan çıkmak istiyorsun değil mi? Sana dediğimi yap.. asıl Tanrı'nı memnun et.'
Jeongguk's pov;
Sikeyim bu nasıl bir histi böyle.. Daha önce bedenim ne böyle bir dokunuşu tatmış ne de kendim böyle bur duyguyu daha önce hissetmiştim.. Sadece ayağının baskısıyla dahi nasıl gelecek duruma gelebilirdim.. Karşımda ki bir şeytan aslında, bunu şuan bu durumda sorgulamak garipti sanırım asıl olan.'Ah, ne kadar yazık. Beni sadece basit bir şeytan olarak mı görüyorsun çocuğum?'
Bu adam zihnimi gerçekten de okuyordu..
"S-sen nesin?"
Kasıklarım da duran ayakkabı dilimi birbirine dolandırmaya devam ederken cümle kurması da bir hayli zor oluyordu.
'Ben senin Tanrı'nım jeongguk. Ben, senin ve yeryüzünde olan... ayrıca gökyüzünde ki şeytanların Tanrısı'yım. Bu ismi aklına iyi kazı çocuğum, gerekirse tüm zihnini sil.. ama bu ismi aklında iyi tut;Kim Taehyung.. tüm şeytanların ve senin Tanrı'n.'
Kim Taehyung..
Zihnime sızan bu isim.. Kafamın her bir köşesine kazınmıştı sanki. Yere düşen başımı yavaşça kaldırmış ve karşımda ki kudretli bedene bakmaya başlamıştım.. Gerçekten öyleydi.. Çok kudretli ve, ve yakışıklı duruyordu. Bu inkar edilemezdi.
'Ah, utandırıyorsun beni çocuğum.'
Kıkırtı sesi..
Gülmüştü.. Gülüşü çok güzeldi. Hiç bir insanın sesine veya her hangi bir şarkının melodisine benzeyemeyecek kadar güzeldi..
"S-sen.. sen gerçekten b-benim Tanrı'm mısın?"
'Bunu sorgulamaya devam mı edeceksin çocuğum? Şuan da senin yanında olup, sana yardım eden kişi benim.. o yaşlı bunak değil.'
"Y-yaşlı bunak?.."
Siktir.. Tanrıdan bahsediyordu.. Benim olan değil, diğer insanların Tanrısından bahsediyordu..
'Çok doğru çocuğum, çok doğru.. Artık kabullendin demek hm?'
Ne kadar bu yaşadığım şeyler imkansız gibi gelse de, ne kadar inkar etmeye çalışsam da artık içten içe bu olmuyordu.. Çünkü deli değildim, göz önünde bir gerçek vardı... Çocukluğum ve şuan ki gençliğim de gerçekten doğru düzgün Tanrı dan bir işaret dahi almamıştım.. sürekli karşımda duran bedenin sesleri ve dokunuşları vardı yanımda.. Ve şimdi ise tam anlamıyla karşımdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{DEVIL'S CHILD - TAEKOOK}
Fanfiction"İnsanlar, gördükleri şeylere hemen inanabilecek kadar aptal ve sersem olabiliyorlar.. Onlar, ufak bir ilizyonla kandırılabilecek kadar acizler.. Bunun en büyük kanıtı; Tanrının önünde eğilen jeon'un, aslında şeytanı için domaldığını kimsenin fark e...