6

244 27 40
                                    

Yüreğim, kuru soğuğun hakim olduğu ıssız bir kış yaşıyorken. Fransa şehri, sonbahar mevsimi ile ait olduğu güzelliği gözler önüne seriyordu insanlara. Eyfel kulesini gören güzel bir manzaraya sahip bankta oturuyor, fotoğraf çeken insanları izliyordum. Dışarıda iç ısıtan soğukluk vardı fakat hiçbiri bana yeterli değildi. Sağ tarafımda duran orta boydaki siyah kutuyu kucağıma yerleştirdim ve kendime gelmek amacıyla derin bir nefes alıp soğuk havayı tüm akciğerlerime çektim ve kutunun kapağını açtım. Direkt olarak gözüme çarpan şeker portakalı serisi bile içimi burkmayı başarmıştı. Tuhaf bir gülümseme geldi içimden ne acı vardı ne mutluluk. Tuhaf hissediyordum isim koyamıyordum bu duygulara herşeyim karma karışıktı hem zihnim hemde duygularım hayatımda öyleydi doğrusu.

Felix hayatımdan çıkalı 6 sene oluyordu. Aslında çıktığı pek söylenemez, o hep kalbimdeydi ve her zaman onu yanımda hissettim bazı anlar çok canım yandı özlemim fazla şiddetlendi ama bunu hep kontrol ettim. Onu göremesem bile hayal edip atölyemde hep çizdim. Sanırım o beni sahiden unutmuştu. Hep içimde bir ümit vardı, belki bir gün rüyasında görür sabah kalkınca baş ucunda beni arar, belki bir şarkı dinler satırında beni bulur, belki şeker portakalını okur portugası olduğum gelir aklına, belki özler beni.. hep bu belkiler ayakta tuttu beni her gün bir önceki günden daha umutlu oldum. Şimdi o umut duygusundan yoksun olduğumu düşünsem de ara sıra bir heyecan geliyor kalbime "ya hatırlarsa?"

Bangchanla iletişimimi kesmedim hep bir telefon uzağımda oldu o. Ara sıra bana fotoğrafını attı saçlarını kahverengi yapmıştı en son. brownilerini de hâlâ yaptığını söyledi chris. Ne güzel, onu unutmamış... bana hep onun iyi olduğunu mutlu olduğunu söyledi ara sıra attığı fotoğraflardanda belli oluyordu zaten bu. Bangchana o sormadıkça fotoğraf atmasını istemiyordum ne kadar deli gibi özlesemde böyle birşey yapmaya cesaret edemiyordum. Sonunda kalbimin nasıl acı çektiğini bilemezdiniz.. özlemim gün geçtikçe daha fazla acıya dönüşüyordu çünkü. İlk sene hep chanla iletişim halinde oldum fakat bir süre sonra ona ulaşamadım hattı kapanmıştı. En son felixi kahverengi saçlarıyla 6 sene önce gördüm.

Benim için zor olucağını zaten biliyordum ki oldu da. Ama insan alışıyormuş.

"Acılarım kaç gün sürecek portuga?"
"40 gün."
"40 gün sonra geçecek mi?"
"Hayır, alışacaksın..."

40 günden fazla sürmüştü, geçmedi ama alıştım portugam.. bunu bana alıştırdın.

Kutunun en üstünde olan şeker portakalını aldım elime. Ve her zaman onun yaptığı alışkanlığı yaptım, kitabın sayfalarını çevirirken büyük bir nefesle çektim sayfa aralarındaki o hoş kokuyu. Kitap kokuları bana hep onu anımsatıyor. Uzun uzun baktım kitabın kapağına ve ilk sayfayı açtım kitaba başlama tarihi ve ismi yazıyordu tebessüm ettim bana bu kitabı ilk armağan edişi gelmişti aklıma Felix konu kitapları olunca biraz hassas olurdu. Kitapları arasında bir bağ olduğu için hediye etmezdi yada ödünç vermezdi kimseye bunun onun için çok zor olduğunu söylerdi her zaman. Ama o ilk kitabını bana hediye etmişti, kitap okuyan biri değildim bana ilk en değerli kitabını vermişti bu artık ikimizin olabilir demişti bana. Onun o minik ama içindeki merhameti dünyalar kadar olan kalbi geldi aklıma gülümsemem büyümüştü şimdiden. Sayfaları yavaş yavaş çevirdim altını çizdiği yerleri okumaya başladım.

"Nen var Zezé?"
"Hiç. Şarkı söylüyordum."
"Şarkı mı söylüyordun?"
"Evet."
"Öyleyse ben sağır olmalıyım."

İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.

Yanına da bir gülen yüz koymuştu sevgilim.. bu gülen yüze gülmeden edemedim. Dürüst olmak gerekirse ne kadar acı çektiğimi söylesemde çoğu zaman bitti diye üzülmekten ziyade yaşandı diye seviniyorum aslında. Aksi takdirde hayatım boyunca hep siyahları görürüm. Bazen o kadar karanlığın içindeyken bile birkaç rengi yakalaması gerekiyor insanın yoksa o karanlık onu çürütebilir. İşte ben buydum, o olmadığından beri karanlığın içinde yaşıyordum ama güneşimin arkasında bıraktığı birkaç parça ışık vardı etrafa saçılmış. Tüm o ışıkları toplayıp kendime bir yol çizmeye çalıştım.

Unutama Beni -Hyunlix-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin