◇4◇

72 10 11
                                    

Hongjoong hyungun söylemesiyle onların yanından ayrılıp kendi odama geçtim. Galiba Mingi ve Jongho playstation oynuyorlardı. Biz bu kadar gergin ve hızlıca kıyafet seçerken onların oyun oynamasına pes diyordum.

Yaptığım iğrenç espiriden sonra odaya girip üzerimi değiştirdim. Bir kaç dakika sonra HongSanSang üçlüsü odaya dalmışlardı. Hongjoong beni ayağa kaldırıp üzerimde küçük düzeltmeler yaparken San bana makyaj yapıyordu ve Yeosang'da saçımı yapıyordu.

"Arkadaşlar... mükemmelsiniz, çok teşekkür ederim ama bu ne? Bu hazırlık neden?"

Üçüde cevap vermeden işlerine devam ettiklerinde kendimi onlara teslim ederken soru sormayı da bırakmıştım. Mingi'nin kapıyı tıklatmasıyla Yeosang dışarı çıkmıştı. Jongho da gelip Hongjoong hyungu çağırdığında San'la baş başa kalmıştık.

"San... ne bu hazırlık?"

"Bilmem"

Tam bir şey söyleyecekken Seonghwa hyung içeri dalmıştı. Önümdeki San'ı kendine çekip öperken sıkıca sarılmıştı. Bakışlarımı kaçırdığımda arkama döndüm. Karşımdaki aynadan öpüşerek odadan çıktıklarını gördüğümde gülerken, kalkıp diğerlerinin yanına gitme kararı aldım.

Salonda ve diğer odalarda kimse yoktu. Dışarı bakma fikriyle kapıya adımladım. Çıktığım gibi ağzıma bir bez tutulması bir olmuştu. Etrafta konuşmalar vardı.

"Mal mısın Mingi niye bayılttın çocuğu"

"Salah salah konuşma beğ! Ne bayıltması Yeos"

"Eterli bezi dayadın çocuğa Mingican"

"Bez boş, beyin psikolojik olarak bezi eterli sanıp bedeni uyku haline geçirecek Hongjoong hyung"

"Kimden çıktı bu fikir?"

"Benden çıktı Seonghwa"

"Aferin akıllı sevgilim"

Hakikaten uykum gelmişti fakat Jongho'nun açıklamasıyla gözlerimi kocaman açıp sinirli sinirli baktım hepsine.

"Bu kadar çabuk uyanmamalıydı" dedi San bana bakan tek kişi olduğu için.

Hepsinin gözü bana döndüğünde Mingi gülerek elini çekip koşarak uzaklaşmaya başlamıştı. Ne kadar onun bu haline gülmek istesem de ciddi olmalıydım.

"Neydi bu şimdi?" (Wy)

"Seni kaçırıyoruz" (Sh)

"Tamam da nereye?" (Wy)

"Neden söyleyelim?" (Ys)

"Arkadaşınızım çünkü?" (Wy)

"Hadi binin arabalara" (Hj)

"Yunho nerde?" (Wy)

"Neden söyleyelim?" (S)

"Binin lan arabalara!"

Mingi'nin bir anda bağırmasıyla öfkeli bakışlarım ona yönelmişti. Ne ara geri yanıma gelmişti bu?

"Yani lütfen arabaya biner misin canım arkadaşım"

Diye cümlesini yinelediğinde memnunca gülümseyip arabaya doğru yürüdüm. Bütün çiftler kendi arabasına bindiğinde ben ortada kalmıştım çünkü Yunho yoktu. San kolumdan tutup kendi arabalarına çektiğinde Yeosang da beni çağırıyordu. Yeosang'ı seçersem Mingi'yi boğacaktım ve onu adamdan sayıp beni hapise atacaklardı. Bu yüzden San'ı seçtim.

***

Araba durduğunda omzumda uyuklayan San'ı dürtükledim. Mayışmış gözleriyle etrafa bakarken Seonghwa inip kapısını açmış ve sevgilisini dışarı çıkarmıştı. Onları izlerken benimde kapım açıldı. Bakışlarım dışarı dönerken "Hoşgeldin güzelim" Diyen Yunho'yu gördüm.

Arabadan indiğimde Yunho kolunu bana doğru uzatmıştı. Koluna girip yürümeye başladığımızda bütün bu hazırlığın Yunho'nun süprizi için olduğunu anlamıştım.

Çiçeklerle bezenmiş yoldan kol kola yürürken önümüzde arkadaşlarımızın oluşturduğu kalabalığın içinde bir masa vardı. Masanın üzeri ve etrafı beyaz tüllerle donatılmıştı. Yerdeki küçük mumlar masanın üstündeki büyük iki mumu izliyormuş gibiydi.

Masanın yanında durup yerlerimize geçtiğimizde kulağıma dolan şarkıyla Yunho'ya döndüm.

Teklif ediyorum, benimle evlenir misin?

Çok düşündüm son kararım, kendimden eminim

Teklif ediyorum, benimle evlenir misin?

Çok düşündüm son kararım, kendimden eminim

"Mingi!"

Yunho'nun dönüp bağırmasıyla bende onlara bakmıştım. Mingi gülerek şarkıyı değiştirdiğinde tekrar Yunho'ya baktım.

İzini kaybettiğim duygulara bir gülüşle kavuşmakmış aşk

Sana anlatılan her masala bile bile aldanmakmış aşk

Ansızın umutsuzluk yelken açıp uzaklaşınca ufuktan anlıyorsun bak

Sonbaharda yapraklar sararırken sende yeşile bürünür aşk

Bir anda eşlik etmesiyle şaşırmıştım sesi bu kadar güzel miydi?

İstersen yak, savur dağıt beni yarala

Al bütün varım yoğum senindir

Ben yazdım seni, diğer yarıma

Önümde diz çöktü, müzik yavaşladı, sözler duyulmuyordu, sadece Yunho'nun sesi vardı.

İstersen yık, acıt kanat beni parçala

Ölsem de kıyan senin elindir

Sen dokun ziyan, olmaz bana

Cebinden bir kutu çıkardı, açıp bana uzattı. Bakışlarım bir Yunho'nun gülen yüzünde bir yüzükte gidip gelirken dolan gözlerimin akmasına engel olmadım.

Biz sarılmışken San ve Yeosang'da birbirlerinin beline sarılmış şarkı söylüyorlardı "Son pişmanlık neye yarar? Her şeyin bir sebebi var. Buraya kadaaaar"

Seonghwa sevgilisine baktıktan sonra gidip -onların yaptığı gibi- Hongjoong'un beline sarıldı. Ve inanır mısınız onlarda şarkı söylemeye başladılar. "Böyle bir aşk görülmemiş dünyadaaa. Ne geçmişte ne de bundan sonra daaa. Arasalar bulamazlar rüyadaa. Göremezler seni yazdım kalbime"

Mingi ve Jongho'ya baktığımda... ağlıyorlardı? Ne? Niye? Ben sorgularken Jongho'nun, Mingi'nin koluna girip "Görüyor musun kuş yuvadan uçuyor"

"Kuş öldü beybisi"

Mingi söylediği şeyden sonra koşmaya başlamıştı. Jongho da peşinden koşarken Yunho sarılmamızı bitirip gözlerimi sildi. Elindeki avcumun içine küçük bir öpücük bıraktıktan sonra elimi çevirip yüzüğü parmağıma taktı.

"Afili cümleler kuramam biliyorsun. Seni her zaman seveceğime ve yanında olacağıma söz veriyorum. Benimle bir ömür paylaşmak ister misin?"

"EVET!"

SON

Baht-ı Dûn [YunWoo]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin